Tedbirini alırsan, hırsızı aç bırakırsın

Tedbirini alırsan, hırsızı aç bırakırsın

Tedbirini alırsan, hırsızı aç bırakırsın

Tedbirini alırsan, hırsızı aç bırakırsın

Tedbirini alırsan, hırsızı aç bırakırsın
17 Aralık 2009 - 09:08


Malkara kent meydanında ve güpe gündüz, öğlenin orta saatlerinde meydana gelen enteresan bir hırsızlık olayı oldu.
Malkara’dan geçerken,  Yeni Emek gazetesine uğramıştım. Murat kardeş, olay ile ilgili haberini yazıyor ve bilgileri takip ediyordu.
Hafızam tazeleniverdi:
Seneler öncesindeydi;
Bizim Lüleburgaz Ahmetbey Köyü kökenli ağabeyimiz Aliosman Akar, İstanbul Beyoğlu Emniyet Müdürü idi. Babaeski’deki bir kuyumcuya giren bayan hırsızlar, bir çuval dolusu altını kaşla göz arasında götürmüşlerdi.
Taktik te basitti!
Kalabalık bir şekilde kuyumcuya girip, her biri aynı anda farklı altınların fiyatlarını sorunca, perdelemeden dolayı arkada kalan bazıları da buldukları altınları cebe atıyorlardı…
Kuyumcu sahibi beni buldu. Olayı anlattı. E,o zamanlar güvenlik kameraları filan da hak getire! Kadın hırsızların muhtemelen İstanbul Hacıhüsrev civarından olabileceğinin, ilçe polisince dile getirildiği belirtilince de, Aliosman Akar’ı aradık.
Aliosman müdürüm; bir yandan eşkalleri ve olayı dinlerken, diğer yandan da seslenmeye başlamıştı:
“Komiser Murat beyi gönderin bana! Murat Bey, Hacıhüsrev’e gidiyorsunuz, Ayşe, Fatma, Aliye, Sebahat …. I alıp, getiriyorsunuz”
Aradan 2 saat kadar geçmişti ki, Aliosman Abi aramıştı:
“Tariflerden yola çıkarak, bahsi geçen kadınları aldık. İfadelerinde itiraf ettiler ve elde kalan altınları da iade aldık. Mağdur kuyumcu arkadaş bize gelip, altınlarını alsın…”
Malkara’nın ortalık yerinde, lokanta içinden çalınan çanta mevzuunu duyunca, aklıma o olay düşüverdi…
Bu olayın bizlere verebileceği çok önemli dersler de var elbette ki!
İnsanın, oturduğu sandalyenin arkasına astığı veya yakınlarına koyduğu çantasını, kaşla göz arasında çaldırması gerçekten de büyük talihsizlik!
Hani, hırsızın hiç mi suçu yok! Muhabbetine gelince; elbetteki var amma, e adı üstünde, bunlar da hırsız. Yani, bunların da geçim kapıları buradan!
Birileri dalgınlık yapacaklar ve ihmalkar olacaklar ki, hırsızlar da güpe gündüz ve kent merkezinde birilerini soyabilsinler!
Bu tür hırsızlar, Malkara gibi, asayişi düzgün ve fazlaca benzer olayların yaşanmadığı yerleri seçerler ki, insanlar tetikte olmasınlar! Boş bulunsunlar ve rehavet içerisinde olabilsinler!
Büyük ihtimalle de, tahmin ettiğimiz gibi, bunların asıl mekanları İstanbul dur.
Babaeski’de yaşanan kuyumcu soygununun ardından yakalanan kadınların ifadelerini duyunca ise, gülsem mi, ağlasam mı durumlarına düşüvermiştim!
Kadınların:”Biz bu meslekte acemiyiz! Bizim gibi acemileri önce trakya’ya gönderirler!Trakya’da adam kandırmak ve hırsızlık yapmak kolaydır. İnsanlar fazlaca rahat, tedbirsiz ve iyi niyetlidirler. Burada başarılı olduk mu, stajımızı da tamamlamış sayılırız. Sonra daha zor yerlere gidebiliriz…” ifadeleri, bende şok ile karışık, mahcubiyet meydana getirmişti.
Polis, bir şekilde bunları bulacaktır. Bugün olmasa bile, eninde sonunda bir yerlerde oltaya takılacaklardır. Çantanın içindekilerin geri geleceğinden bariz endişelerim var.
Bir kez ve üstüne basa basa söylüyorum;
Herkes, malını çaldırmamak üzere dikkatli olacak. Tedbirini alacak. Eşeğini sağlam kazığa bağlayacak, sonra da polisiye tedbirlere güvenecek.
Canın yandıktan sonra, failin bulunmasının ne kadar yararı olacağı meselesi de malum.
Umalım ki, bu küçük ama bir çok tecrübeye sebep olan hırsızlık olayı, gözlerimizi açmamıza ve daha tedbirli olmamıza sebep olmuştur.
Hani bir musibet, bin nasihatten iyidir malum atasözümüz de vardı ya…
Üzüntüsüz günler dileklerimizle…