Pehlivan; “Ankara Tabip Odası’na açılan davayı kınıyoruz”

Pehlivan; “Ankara Tabip Odası’na açılan davayı kınıyoruz”

Pehlivan; “Ankara Tabip Odası’na açılan davayı kınıyoruz”

Pehlivan; “Ankara Tabip Odası’na açılan davayı kınıyoruz”

Pehlivan; “Ankara Tabip Odası’na açılan davayı kınıyoruz”
21 Şubat 2014 - 13:50

Kırklareli Tabip Odası tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşma yapan Kırklareli Tabip Odası Genel Sekreteri Oprt. Dr. Taner Pehlivan Gezi Olayları dolayısıyla Ankaera Tabip Odası’na açılan davayı kınadıklarını belirterek şunları kaydetti:



HABER MERKEZİ
Kırklareli Tabip Odası tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşma yapan Kırklareli Tabip Odası Genel Sekreteri Oprt. Dr. Taner Pehlivan Gezi Olayları dolayısıyla Ankaera Tabip Odası’na açılan davayı kınadıklarını belirterek şunları kaydetti:
“Kırklareli Tabip Odası olarak  Sağlık Bakanlığının, Gezi Parkı olayları sürecinde “hukuka aykırı olarak yetkisiz ve kontrolsüz revir adı altında sağlık hizmeti verdikleri ve amaçları dışında faaliyet gösterdikleri” iddiasıyla Ankara Tabip Odası (ATO) yönetimi ve organlarının görevden alınması için dava açtığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Dava dilekçesinde, tabip odalarının görevlerinin 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu'yla belirlendiği ve bu görevlerin içinde sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bulunmadığı belirtilerek, “Ankara'daki olaylara müdahil olmak üzere Bakanlıktan izin almadan ve hiçbir kamu otoritesi altında olmadan sağlık hizmet birimleri açtığı ve işlettiği” gerekçeleriyle, ATO'nun Yönetim Kurulu ile “kanunun kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen" Haysiyet Divanı’nın görevlerinin sona erdirilerek, yerlerine yenilerinin seçilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Gezi Parkı olayları süresince tüm yurda yayılan gösterilerdeTabip odalarımız ve meslektaşlarımız hekimliğin evrensel ilkeleri ve ettikleri Hipokrat andına bağlı kalarak binlerce vatandaşımıza ilk yardımda bulunmuşlar ve tedavi etmişlerdir. Aynı anda travmaya uğramış yüzlerce  insanı hekimlerin ortak tavrı ve tutumuyla acil müdahale ederek  tedavi etmeleri  dünya tıp literatüründe belki de  ilk defa  yerini almıştır.  Sağlık Bakanlığının,   merkezi idarenin, yerel yönetimlerin veya hastane yöneticilerinin aslında kendilerinin yapması gereken  görevi yapan başta Ankara ve İstanbul Tabip Odaları olmak üzere birçok tabip odası ve hekimler hakkında davalar açılmış ve antidemokratik bir biçimde cezalar verilmiştir. Aynı yasakçı zihniyet bugün torba yasadaki gerekçelere dayanarak Ankara Tabip Odası’nın demokratik yollarla seçilmiş kurulları hakkında sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek suçuyla dava açmıştır. Oysaki sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bizim değil Sağlık Bakanlığı’nın  bugüne kadar sağlık alanında yaptığı yıkım değişimlerinin bir sonucu olarak vardıkları son noktadır. Bizler sağlığı hiçbir zaman kar amacı güden bir işletme olarak görmedik ve çalıştırmadık.  Bu davayla torba yasanın çıkarılma gerekçesi de tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu dava tarihe bir tabip odasının veya hekimlerin suçlandığı bir dava olarak değil hekimlik andını eden Hipokrat’ın çocuklarına yani  insana ve insanlığa açılmış bir dava olarak geçecektir. Gezi olaylarında eğerki bizler yaralı vatandaşlarımıza müdahale etmeseydik, hayatını kaybeden  6,  gözlerini kaybeden 11, kafa travması,  genel vücut travması, bibergazı, tazyikli su ve gaz bombaları ile yaralanan  yüzlerce  vatandaşımıza daha birçok kişi eklenecekti.
Sağlık Bakanlığının iddiasına göre bu bir suçsa biz bu suçu hep yapacağız. Hiçbir güç bizleri hangi ortamda olursak olalım yaralılara, hastalara bakmaktan alı koyamayacaktır. Bu davada Ankara Tabip Odası’nın seçilmiş organlarını yargılamak demek aynı zamanda Hipokrat’ı, aynı zamanda Hulusi Behçet’i,  aynı zamanda İbn-i Sina’yı, aynı zamanda Nusret Fişek’i yargılamak demektir. Ankara Tabip Odası aleyhine bu davayı açan Sağlık Bakanlığını kınıyoruz ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu birkez daha haykırıyoruz.” (Savaş Eskici)