ÖZGÜRLÜK

ÖZGÜRLÜK

ÖZGÜRLÜK

ÖZGÜRLÜK

ÖZGÜRLÜK
02 Eylül 2009 - 10:06

Gerçek Demokrasi, Dünya ülkelerindeki yönetim biçimlerinin en çok kabul edilenidir. Avrupa Demokrasileri gerçek özgürlüklere bedel ödeyerek ulaşmışlardır.
Ülkemizde ise, gerçek demokrasiye ulaşmak adına yapılan mücadeleler, sert bir şekilde önlenmiştir. Ülkemiz insanı da,öteden beri, birileri bedel ödesin ben de karşıdan seyrederek hak kazanayım diye düşünür.
Bedelsiz ödül yoktur. Her Ödülün bir bedeli vardır. İnsanlar layık olduğu rejimle yönetilirler. Parlamentolar da toplumun aynasıdırlar. Haklar durup dururken de verilmez, haklar ve özgürlükler, mücadele ile kopara kopara alınır.
Özgürlükler kendiliğinden oluşmaz.Özgürlükleri kazanmak için, Meşru Mücadele ile yollarınızı aça aça ilerlersiniz. Böylece, açtığınız özgürlük yolları kadar mücadele ve manevra alanınız genişler.
Birilerinin size özgürlükler bahşetmesi kendi kafasındaki kadar kısıtlı özgürlüklerdir. Kuşların uçuşu kadar özgürlük bahşedenlerin anlayışı, partili arkadaşlarına "onunla neden görüşüyorsun" baskısını uygulayacak kadar dar ve sınırlıdır.
Demek ki, kuşların uçuşu kadar özgürlükler vaat edenlerin demokrasi ve özgürlük anlayışı, kiminle görüşeceğinizi de izin almanızı isteyecek kadar kısıtlıdır. Bu özgürlük anlayışı ancak baskıcı faşist yöneticiler tarafından uygulanır.
İcraat ile, yazmak ve konuşmak çok farklı şeylerdir. Kendini çok yukarılarda gören ve otorite sanan bazılarının yanına dilekçe ile varamazsınız. Bu kibirli beyefendilerin ellerini sıkmak için, mikrop testi yaptırmanız gerekebilir. Bu gururlu ve kendini beğenmiş insanların yanına paçası çamurlular yanaşamaz ve eli nasırlılar ise hiç sokulamaz. Ancak bu soğuk ve halka mesafe koyan yaradılışlarıyla halkın vekili olmayı bile düşünebilirler.
Demokrasi, gerçek özgürlüklerin rejimidir. Öz ile söz aynı olmalıdır. İnsanların kiminle konuşacağına bile izin alındığı yönetimler, demokrasiyi ve özgürlükleri ağzına bile alamaz, hele sosyal demokrasiden hiç bahsedemez.
Hiç şüphe yok ki yasaklanan her şeye daha çok istek ve merak duyulur. Baskı ve dayatmalarla insanları kısıtladıkça, yasakladığınız her şey daha çok talep görür. Bu insanoğlunun doğasında vardır. Asla önlenemez. Israrla baskılarınıza devam ederseniz, İnsanlar "sen benim kiminle konuşacağıma da mı karışacaksın"? Diyerek şiddetli ve öfkeli tepkilerini gösterirler. Yasaklayandan kaçarlar, yasaklanana koşarlar. Çünkü yasaklarla, baskılarla kısıtlanmak istenenlerin, bir özelliği ve güzelliği vardır.
Kuşların uçuşu kadar özgürlük vaat edenler “kafesteki kuşu” mu anlatıyorlar? İnsanları kendilerine görünmez bir bağla emir kulu mu yapmak istiyorlar? Sevgiyle elde edemediklerini zorbalıkla elde edeceklerini mi sanıyorlar? Korkularla baskılarla ve yasakçı zihniyet ile kısıtlamalar getirenlerin varacakları yer, dört duvar arasındaki yalnızlıklarıdır. Ancak hiç merak edilmesin ki; Gerçek özgürlük mücadelesini kazananlar, bu baskıcı zihniyetteki yönetenleri bile dört duvardaki yalnızlığından çıkarıp, torunlarıyla oynayacak özgürlüğü verecek kadar demokrattırlar.