Önemsememek ve aşağılamak

Önemsememek ve aşağılamak

Önemsememek ve aşağılamak

Önemsememek ve aşağılamak

Önemsememek ve aşağılamak
14 Ocak 2010 - 09:10



Eleştirilere tahammül edememe anlayışıyla siyaset yapmak; bencil bir kişiliğin dışa vurumudur.
Bu bencil kişiler hiç aynaya bakamazlar, “Ben nerede hata yaptım” demezler.
Önyargı hastalıklarını da sürekli siyasete alet ederler.
Peşin hükümlü suçlamaya alışık bir mizaç, yargısız infaz yapmayı politika sanabilir.
Oysa kendinde de hata arama bir erdemdir. Eleştiriler siyasetçiyi pişirir ve olgunlaştırır.
Bir yerde bir sıkıntı varsa, kırgınlar ordusu varsa, orada rahatsız olanların feryadına kulak vermelisiniz.
Kucaklayıcı olmalısınız. İtici olmamalısınız. Siyaset toplum için yapılır. Bir kişiyi bile kırmamalısınız. Lider kişiler eleştirilir. “En iyi keçe çok dövülerek” yapılır.
Örgütünüzde rahatsızlık had safhaya ulaştıysa, örgütünüzün bir bölümünü yok sayarak yaptığınız seçimden, yaralanarak çıkıyorsanız bunu hiçbir şekilde savunamazsınız.
Kendinizde bir değişim dönüşüm yapma durumundasınız.
Yaptığınız bir seçimde önemli miktarda, kabul görmüyorsanız,
Kendinizi ve ekibinize dönüp “biz nerede hata yaptık” demelisiniz.
Sürekli suçu karşıda aramak, kendi hatalarınızı görmenizi engeller.
Arkanıza aldığınız kurumun gücüyle çıktığınız bir yarışta, rakibiniz olmadığı halde çoğunluğun rızasını bile bulamıyorsanız; “İstenmeyen Adam” olduğunuzu size karşı insanlar daha nasıl belirtecekler?
Artık parti ve Belediye gücüne kimse güvenmesin diyenler, kendilerinin de kurumları arkasına alarak yarışa çıktıklarını nasıl da unuturlar?
Kadınlara örgütünün bazı yerlerinde yer vermeyen bir anlayış, çağdaşlıktan ve eşitlikten nasıl bahseder?
Kadınları önemsemeyenler, seçim gelip çattığı zaman onlardan nasıl çalışma isteyecekler?
Genel Başkanı’nı eleştirdiği sözleri ve yazıları inkâr edenler nasıl dürüstlükten söz eder?
Yarın biri çıkar da eleştirdiğiniz yazıları bulur, hem gazetelerde yayınlayıp ve hem de genel merkeze gönderirse ne duruma düşersiniz?
Haksızca gelinen tepeden inme görevlerde disipline gönderdiğiniz insanlar aklanınca “Benim suçum yoktu” diyerek kimi kandırabilirsiniz?
“Şu anda gündemimde Milletvekilliği yok” demek “İstemem, yan cebime koy” demek değil midir?
Türkçe’yi iyi konuşamamakla suçladığınız insanları önemsememek anlayışı halkı aşağılayan bir ruh halinin göstergesi değil midir?
Siyaset edebiyat dersi değildir, insanlar siyasette dil bilgisi sınavına da girmiyorlar.
Siyasette en iyi Türkçe en cahil insanın bile anlayacağı üslup ve dili kullanıp yazabilme sanatıdır.
Kendinizi öğretmen, halkı da öğrenci görme mantığı ile siyaset mi yapılır?
Mesele süslü kelimelerle kendinizi “Çokbilmiş”, “ Aydın”, “Birikimli” olarak algılatma meselesi değildir.
Mesele kullandığınız dilin “simitçi Mehmet Aga’nın” bile anlamasını sağlama meselesidir.
Ömrünü insanları küçük görmek ve aşağılamakla geçirenlerin bulacakları kusurlarla yapacakları siyaset, partilerinin tabanında “İstenmeyen adam” olarak ün yapmaktır.
Halkı önemsemeyenlerin ve aşağılayanların önemsedikleri tek şey; partilerini kendi duygularını tatmin etme yeri olarak görme ve yetkilerini de, kinlerini doyuracak intikam alma kozu olarak kullanmaktır.