Olmasalar ne kaybederdik

Olmasalar ne kaybederdik

Olmasalar ne kaybederdik

Olmasalar ne kaybederdik

Olmasalar ne kaybederdik
11 Kasım 2011 - 09:14


ORTAK AKIL











Özkan Başaran





Bazılarının varlığı bir işe yaramaz. Yokluğu da hiç hissedilmez. 


Bazılarını kaybeden üzülmez, bulan da sevinmez. 


Dünya değişiyor. Demokrasi vazgeçilmez bir yönetim biçimi olduğunu haykırıyor. “DEMOKRASİ” olmasa olur muydu?


Asla, olmazdı. 


Çünkü Demokrasi olmadan Özgürlükler olmazdı. 


Çünkü hukuk olmazdı.


Hukuk olmasaydı ne olurdu?


Her isteyen istediğini yapardı. Asardı ve keserdi. Hukuk olmadığı için, kimseye hesap da sorulamazdı.


Peki, Özgürlükler olmasa ne olurdu?


Baskıcı rejimlerde olduğu gibi istediğinizi söyleyemezdiniz ve istediğinizi yazamazdınız.


Ülkemizin yaşadığı “CUNTA” Dönemleri’ni hatırlayın. 


Darbelere sarılan siyasi partileri de unutmayın. Cunta Dönemleri’nde halkımızın özgürlükleri kısıtlanırken, işkenceler yapılırken hangi siyasi kesimlerin darbe şakşakçılığı yaptığını bilirsiniz.


Özgürlüklerin kıymetini kaybedince anlamak mı gerekir?


Özgürlükler ekmek kadar su kadar önemlidir.


Peki, “CUMHURİYET” olmasa olur mu? Ne oldu, niye şaşırdınız? Dokunulmazlara mı dokundum yoksa?


Evet,“CUMHURİYET” olmasada olur.


Ama “DEMOKRASİ” olmasa olmaz.


İngiltere’de “CUMHURİYET” yok. Hollanda, Belçika’da da Cumhuriyet yok. Daha birçok ülkeyi de örnek gösterebilirim.


İngiltere’de KRALİYET var. Ama ileri demokrasi o “KRALİYET’İ“sembolik hale getirmiş.


Acaba biz de Cumhuriyetimizi Demokrasiyle taçlandırabilseydik ve sindire sindire hazmetseydik şimdi ülkemiz daha çağdaş ve ileri durumda olmayacak mıydı


Ben bir “DEMOKRASİ” aşığıyım.


O bakımdan da , O gizli ve sinsi Demokrasi düşmanları kahrolsun diyorum. 


Örtülü askeri rejimleri “Cici Demokrasi” diye yutturmaya kalkan ve kendini aydın sınıfına sokan zibidilere de yazıklar olsun. 


Ama bakın sakın unutmayın ki; Demokrasi denilen yönetim biçiminde sorgulanmayan hiçbir kurum, kuruluş ve kişi olamaz.


Hiçbir kurum, kuruluş ve kişiler kendisini dokunulmaz kılıfına sokamaz.


“Saygın kişiler suç işlemez” söylemleriyle  Ergenekon Sanıkları için Silivri kapılarında nöbet tutmak ne kadar demokratlıkla bağdaşabilir?.


Tabular yıkılırken neden kafamızda şüphe uyandıran her şeyi sorgulamayalım?


Neden  toplum olarak kendimizle yüzleşmeyelim? 


İleri Demokrasilerde “DOKUNULMAZ” diye tabulaştırılan hiçbir kavram ve kurum olamaz.


İleri demokrasiyi kabul ediyorsak, geçmişimizle acımasızca yüzleşmeliyiz.


Geçmişimizi iyisiyle kötüsüyle tartışmalıyız.


Bütün kurum ve kuruluşları ve sivil kitle örgütlerinin toplumsal fayda sağlayıp sağlamadığını ısrarla sorgulamalıyız.


Ve şu soruyu toplum olarak kendimize sormalıyız.


Olmasalar ne kaybederdik?