İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’deydi “Tabuları Yıkıyoruz hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”

İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’deydi “Tabuları Yıkıyoruz hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”

İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’deydi “Tabuları Yıkıyoruz hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”

İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’deydi “Tabuları Yıkıyoruz hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”

İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’deydi “Tabuları Yıkıyoruz hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”
28 Ocak 2011 - 09:08

*İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal Kırklareli’de yapılan
“Hukuk ve Demokrasi” konferansında “Herkesin rahatlıkla çıkıp konuşup
istedikleri açıklamayı yaptıkları bir Türkiye Cumhuriyeti’nde “Tabuları
Yıkıyoruz” hikayesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar.” ifadelerini
kullandı.


HABER MERKEZİ
Atatürkçü Düşünce Derneği Kırklareli Şubesi tarafından 26 Ocak 2011 Çarşamba günü Adalet ve Demokrasi Haftası münasebeti ile “Hukuk ve Demokrasi” isimli bir konferans düzenlendi. Saat 13.00’da Paşa Kafe’de düzenlenen konferansa İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal konuşmacı olarak katılırken, Kırklareli Belediye Başkanı Av. Cavit Çağlayan, ADD Kırklareli Şube Başkanı Nuriye Üstündağ, CHP Milletvekili Aday Adayları Turabi Kayan ve Mehmet Siyam Kesimoğlu, İl Genel Meclis Başkanı M. Tuna Soykan ve çok sayıda vatandaş iştirak etti.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan konferansta ilk olarak ADD Kırklareli Şube Başkanı Nuriye Üstündağ bir konuşma yaparak günümüzde yaşanan adaletsizlikler bir yenisinin eklendiğini, geçen hafta Silivri’de yaşanan hukuksuzluğa tanık olarak duruşmaları gözyaşları içinde izlediklerini belirterek; “hukuk herkese lazımdır. Ama zaman zaman değil. Bu bilinçle hepimize görev düşüyor.” şeklinde konuştu.
Daha sonra İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal’ın öz geçmişi okundu.
İstanbul Baro Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal konferansı vermek üzere kürsüye davet edildi. Doç Dr. Ümit Kocasakal konuşmasının başında; “Bizim böyle konferanslara katılmamız özveri değil vazifedir.” şeklinde bir ifade kullandıkta sonra salondan büyük bir alkış aldı. Yaşan bu süreçte her yerin karış karış dolaşılarak halka doğruların anlatılması gerektiğini belirten Doç Dr. Ümit Kocasakal, öğrencilik yıllarında Kırklareli’ne pek çok kez geldiğini, Yemeklerinden yediğini, İğneada’da kamp yaptığını. O nedenle de burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.
* “Halkımız uyuşturulup hipnotize ediliyor”
Ülkenin çok kritik bir noktada olduğunu belirten Doç Dr. Ümit Kocasakal, bunun hukuksal durumunu salondakilere aktaracağını belirterek şunları kaydetti;
“Halka yalan söyleniyor. Bunun doğrularını bizim anlatmamız gerekiyor. “Cumhuriyet gidiyor” diye dertleşiyoruz sonra kendi yaşamımıza dönüyoruz. “Bu halka müstahaktır. Cahil halk bir çuval kömüre oy veriyor” diyerek halkı suçluyoruz. Halka hiç kimse bir şey dememeli, mesela bu salona uyuşturucu bir gaz verseler bizim haberimiz olmadan, bizi uyuştursalar acaba biz mi suçlu sayılırız? Biz suçlu sayılmayız. İşte halkımızda uyuşturularak ipnotize edilerek bu hali almıştır. Bizim vazifemiz bu ipnotizmayı kırmaktır. Bu sıkıntılı noktaya 80 yıllık bir hesaplaşma sonucu gelindi. Her mütedeyyin olanı Atatürk düşmanı ilan ettik. Aslında böyle bir şey yok. Biz bu insanları birilerinin kucağına ittik. Biz artık bu konuları daha serinkanlı düşünmemiz gerekiyor. Kadınlarımız 50 yıl önce seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Yani İsviçre’den önce bu hakka sahip olan kadınlarımız. Bu hakkı Cumhuriyeti kuran kadro onlara verdi. Bu sistemden laikliği çekip aldığınızda sistem çöküyor. Esas halka anlatılması gereken bunlardır. Bıkmadan usanmadan halkımıza bunları anlatmalıyız. Onlar bıkmadan usanmadan çalıştılar, iğne ile kuyu kazdılar. Biz ne yaptık. “Bizim ordumuz var” dedik. İşte bu yanlış oldu. Ben sonuna kadar TSK’nın kurumsal yapısını savunuyorum. Fakat bunun üst kademesini maalesef büyük ağabeyler belirledi. Hâlbuki Türk Silahsız Kuvvetlerinin olaya el koyup Cumhuriyeti kollaması gerekirdi halende gerektiğine inanıyorum.
* “Tabuları Yıkıyoruz” hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar”
Siyasal iktidar 8 yıllık süreçte önce kendi burjuvazisini oluşturdu. İhale kanunlarında 24 defa değişiklik yaparak zenginlikleri kendilerine aktardılar. 4x4 Jipe binen başı marka başörtüsü ile kapalı yüzünde 15 kilo boya olan insanlardan oluşan kendi zenginlerini oluşturdular. Yoksa ben başını inancı gereği örtenlere kurban olayım. Bu süreç içersinde bunu yaptılar. Sonra sıra geldi kendi devletini oluşturmaya, Türkiye Cumhuriyeti yerine kendi parti devletini oluşturdu. Almanya’da Naziler’de aynı şekilde kendi devletlerini oluşturmuşlardı. Naziler daha sonra silahlı kuvvetleri tasfiye etti. Yerine polisi koydu. Burada da aynısı oluyor. Polise ağır silahlar alınıyor. Polis askerlikten muaf tutuluyor. Türkiye’nin bir Milli İstihbarat Teşkilatı vardır. Bunun yanı sıra Kamu Güvenliği Teşkilatı diye bir teşkilat kurdular. Bu teşkilatın kanununda yabancı ülke vatandaşını istihdam edilebileceği ibaresi var. Yani Türkiye’de cirit atan CIA ajanlarını istihdam edip birde onlara kendi paramızdan maaş veriyorlar. Çok sayıda siyasi iktidar valisi var. Herkes rahatlıkla çıkıp konuşuyor. İstedikleri açıklamayı yapıyor. Herkes kendini çok rahat hissederek konuşup “Tabuları Yıkıyoruz” hikâyesi altında Cumhuriyeti yıkıyorlar. Dünyadaki bütün diktatörlükler parti devletleri ile yol alırlar. Şimdi yargıyı ele geçirme çalışmaları başladı. Bir siyasi iktidarın başı “yargı bizim ayağımıza pranga” diyorsa demokrasiye ve hukuk devletine bakışı da bellidir.
* “Asla umutsuzluğa kapılmayacağız”
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde bir başbakanın ağzından yargı ile ilgili böyle bir şey çıkamaz. “Millet” kelimesini en fazla diktatörler kullanır. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözünü Atatürk silah arkadaşları ile söylemiştir. Bu sözü siyasi iktidarda söylüyor ancak sanki “Egemenlik kayıtsız şartsız meclisindir” gibi halka düşündürttüler. Türkiye’de referandum yapılmadı plebisit yapıldı. Yani İktidarın kendi istediği sonucu dayatma yolu ile halka onaylatması yapıldı. Hizbullah davasını Yargı’ya yükleyip Yargı’ya da operasyonlar yapılmaya başlandı. Anayasa mahkemesi tamamen gitti, Yargı’da, Danıştay’da gidiyor. Size karanlık bir tablo çizdim ama asla ve asla umutsuzluğa kapılmayacağız. Her insanın doğuştan gelen meşru bir direnme hakkı vardır. Mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Ülkede sivil bir diktatörlük var. Ama tarihte hiçbir diktatör kalıcı olmamıştır ve olamaz. Türk ulusu bu olayların farkına vardığında gereğini yapacaktır. Önemli olan seçimlerde hile ve hurda olmaması, bu nedenle tüm siyasi partilere büyük bir görev düşmektedir.” Doç Dr. Ümit Kocasakal konferans sonunda kendisine yöneltilen soruları cevapladı. ADD Kırklareli Şube Başkanı Nuriye Üstündağ, Doç Dr. Ümit Kocasakal’a verdiği konferans için teşekkürlerini sunup kendisine bir buket çiçek takdim etti. (cs)