“İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi

“İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi

“İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi

“İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi

“İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi
12 Mayıs 2012 - 09:19


“İslam Dini ilim üzerine yayılmıştır”


* ULEGDER ile RUBA Vakfı tarafından Kırklareli’de yapılan “İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı yoğun ilgi ile karşılandı.


HABER MERKEZİ


Uluslararası Eğitim Gönüllüleri Derneği (ULEGDER) ile Rumeli Anadolu ve Balkanlar İlim ve Eğitim Vakfı (RUBA Vakfı) tarafından Kırklareli’de “İdeal Üniversite ve Bediüzzman” Konferansı verildi.


10 Mayıs 2012 Perşembe günü saat 20.45’te Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda yapılan ‘İdeal Üniversite ve Bediüzzman konferansı’ Özcan Peker tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunmasıyla başladı.


Yapılan sinevizyon gösteriminin ardından Abdülhamid Oruç da “Bediüzzaman’ın Üniversite Projesi”ni anlattı.


“İlim” adına olan ayeti kerimelerden örnekler vererek sözlerine başlayan Oruç, şunları söyledi;


“İslam dini ilim üzerine yayılmış, gelişmiş ve yaşanmış gittikçe daha büyük medreseler her camiinin yanında ilim merkezleri kurulmuş belli bir zaman sonra dünyanın ilk büyük medresesi Mısır’da kurulmuş. 2004 tarihinde 375 bin öğrencisi olmuş. Daha sonrasında dünyada üniversiteler dönemi başlamış ve başka milletlerde, başka toplumlarda kendi kültürlerine göre üniversiteler açmışlar.


Tağ Köyü’ndeki medresede öğretim hayatına küçük yaşta başlayan Said Nursi, tahsil hayatı boyunca, birçok medresede kısa sürelerde bulunarak ders almış ve bu süre zarfında medrese eğitiminin temeli olan sarf ve nahiv kitaplarını “İzhar"a kadar okudu. Sonunda, Doğubayazıt’ta bulunan Şeyh Mehmet Celali’nin medresesinde 3 ay süren bir eğitim gördü. Burada, medrese eğitiminde yer alan kitapların yanında pek çok başka kitabı da okudu. İcazetini alarak Doğubayazıt’tan ayrılan Said Nursi, son derece hareketli geçen tahsil hayatında, çok genç yaştayken klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir birikime sahip oldu.


Doğu’daki ilim merkezlerine tek tek giden Said Nursi, o dönemin medrese alimleri arasında gelenek halinde olan ilmi münazaralara katıldı. Keskin zekası ve güçlü hafızasının yardımıyla bu münazaralardan başarıyla çıktı. Şarktaki alimlerin karşısında rüştünü fiilen ispatlamış olan Said Nursi’nin genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Anlaşılması en zor konuları bile kolaylıkla kavraması, okuduğu ve incelediği kitapları kolaylıkla ezberine alması gibi farklılıkları sebebiyle, zamanın alimleri ona “Bediüzzaman” yani zamanın eşsizi adını koymuşlar.


Bediüzzaman Said Nursi, Miran Aşiret Reisi Mustafa Paşa’yı, yöre halkına yaptığı baskı ve zorbalıktan vazgeçirmek için Cizre’ye gitmiş ve aralarında sert münakaşalar yaşanmış. Mustafa Paşa Said Nursi’yi, ilmine güvendiği alimleriyle münazaraya davet etmesinin ardından Said Nursi, her meselede onlara üstün gelmiş. Bu süre sonunda hem farklı kişiliği, cesaret ve özgüveni, hem de ilmi birikimi açısından daha çok dikkat çekmeye başladı.


Bitlis’e giden Bediüzzaman’ın ilmi vukufiyeti ve farklı kişiliği, Bitlis Valisi Ömer Paşa’nın dikkatini çekmişti. Ömer Paşa Bediüzzaman’a vilayet konağında kalarak çalışmalarını devam ettirebilmesi için bir oda tahsis etti. Doğu ve Batı klasikleriyle beraber fen bilimlerine ait kitapları da içinde bulunduran konağın büyük kütüphanesi, Bediüzzaman’ın fen bilimlerine ait en son bilgilere ulaşması için bir zemin oluşturmuştu. Bitlis Vilayet Konağı’nda geçirdiği 2 yıl süresince, din ilimlerine olduğu kadar fen ilimlerine de vakıf oldu.


Said Nursi 2 yıllık Bitlis hayatından sonra, üst seviyede şahısların daveti üzerine gittiği Van’da 10 yıl kadar kaldı.


Bu süre içinde Tahsin Paşa yerine atanan İşkodralı Tahir Paşa’yla, aralarında samimi bir dostluk gelişti. Böylece, konağın ayrılan bölümünde çalışmalarına devam etti. Çeşitli gazete ve dergilerin de bulunabildiği konağın zengin kütüphanesi, çeşitli konularda derinleşmesi için iyi bir imkan sağlamıştı. Bediüzzaman, bir yandan Coğrafya, Tarih, Matematik, Kimya, Astronomi ve Felsefe ile ilgilenirken, diğer yandan içinde yaşadığı toplum yapısını çok yakından inceleme ve tanıma fırsatına sahip oldu. Osmanlı toplumunun içinde bulunduğu sıkıntıların aşılmasında eğitime çok önemli bir rol düştüğünün farkındaydı ve medreselerde din ilimleriyle birlikte müspet ilimlerin de okutulması gerektiğini düşünüyordu. Hatta bu yolda, zihninde, eğitim esasları ve yönetim şekliyle bir ‘üniversite projesi’ teşekkül etmişti. Bundan sonraki hayatının en büyük iki gayesinden birini oluşturan idealindeki bu üniversiteye, ‘Medresetüzzehra’ adını verdi.” 


Daha sonrasında Bediüzzaman Said Nursi talebelerinden olduğu ifade edilen Hamdi Saglamer, Bediüzzaman Said Nursi’den çeşitli hatıraları anlattı. (ue)