CHP Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Kırklareli’de Türkiye gündemini değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Kırklareli’de Türkiye gündemini değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Kırklareli’de Türkiye gündemini değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Kırklareli’de Türkiye gündemini değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Günaydın, Kırklareli’de Türkiye gündemini değerlendirdi
22 Eylül 2012 - 12:32

* CHP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gökhan Günaydın; “Türkiye 2002 yılında 24 milyar hektar alanda tarım yapıyordu, 10 yıl sonra bu alan 21,5 milyar hektara düşmüştür. Yani 2 milyar hektar alanda çiftçi ziraat yapmaktan vazgeçmiştir. Türkiye tarihinde ilk kez saman ithalatı gibi bir durumla karşı karşıya kalmışlardır” dedi.







HABER MERKEZİ


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gökhan Günaydın, Kırklareli Belediyesi ve Kırklareli Kent Konseyi tarafından düzenlenen “4. Uluslar arası Kırklareli Yayla Bolluk Bereket Hasat ve Bağ Bozumu Şenliği’ne kapsamında “Trakya’da Ergene Gerçeği” konulu söyleşiye katılmak üzere 21 Eylül 2012 Cuma günü Kırklareli’ye geldi. 


Günaydın Kırklareli’ye gelişinde ilk önce saat 11.00’de CHP Kırklareli İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. CHP Kırklareli Milletvekili Av. Turgut Dibek, Kırklareli Belediye Başkanı Av. Cavit Çağlayan, CHP Kırklareli İl Başkan Vekili Recep Zengin, CHP Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Şahabettin Vardar ve partililerce karşılanan Günaydın, Türkiye’nin gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin dış ilişkilerinin iyi olmadığını belirten Günaydın;


“2002 yılından bu yana 10 yıldır iktidar partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi var karşımızda. Kısa bir muhasebe yamakta yarar var. AKP Mart 2003’te Amerika’nın Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu’su üzerinden Irak’ın işgaline yönelik teskere hazırlamıştı. Ve o teskere CHP’lilerin ve onlara eşlik eden az sayıda iktidar partisi milletvekilinin katkısı ile reddedilmişti. Bu gün Irak’ta kimyasal silah olmadığını biliyoruz. Amerika’nın amacının Irak’a demokrasi götürmek olmadığını da biliyoruz. Irak’ta akan 1 milyon masum insanın kanında emperyalizmin kirli oyunlarının parmağı olduğunu biliyoruz. Şerefle söyleyebiliyoruz ki bugün Türkiye bu oyuna alet olmamıştır. Aradan 10 yıl zaman geçti o AKP iktidarının döneminin başındaydı. Artık gururla söyleyebiliriz ki sonunda atmaya çalıştığı bir maceracı adım daha var.


* “Sıfır terör ile verdik, 10 yılda ülkemizin geldiği noktayı görün”


Suriye’yi daha birkaç yıl evvel ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı düzenleyecek kadar ilişkilerimizin iyi olduğunu iddia ettiği Suriye’yi emperyalizm güçlerinin emrine tahsis etmek için öteden beri ileri karakol görevini tahsis etmeye çalışıyor. Bugün Suriye ile savaşa girmesi an meselesi olan Türkiye’den bahsediyoruz. Sınırdaki çatışmalar nedeniyle ülkemizde ilçelerde öğretime ara verilmesi gibi gerçekler ile karşı karşıyayız. Cumhuriyet Tarihi’nde olmamış bir şeydir. Irak diyor ki bölgede bir tek dostu kalmamıştır Türkiye’nin. Bunu açıklayan Irak’ın Başbakanı’dır. İran’ın Dış İşleri Komisyonu Sözcüleri diyorlar ki; “Türkiye hiç bir zaman batı çıkarlarının sözcüsü olmamıştı.” Suriyeli yetkililer; “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı konuştuğu zaman Amerika’nın Büyükelçisi konuşuyormuş gibi hissediyoruz” diyorlar. Bütün bunlar Türkiye’nin dış politikasının ne hale geldiği sonucu ve örneğidir. Eğer bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 10’larca çocuğumuz bayraklara sarılmış cansız bedenleri memleketlerine gönderiliyorsa bu Türkiye’nin izlediği dış politikanın da aynı zamanda bir sonucudur. 


Türkiye’yi yaşanamaz hale getiren iktidar AKP iktidarıdır. Şemdinli’de Beytüşşebap’ta, Hakkari’de ve o bölgenin tamamında artık güvenlik güçleri anlık kontrol yapabilmektedirler. Eşkıya lojmana girip kaymakam kaçırmakta, savcı şehit etmektedir. Bu tablo 2002’de sıfır terör ile devir aldığı Türkiye’nin izlediği politikalar ile Türkiye’yi getirdiği noktayı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ve artık 10’larca şehidin kanının aktığı bu memlekette iktidarın bu tablonun üzerinde yaşamını iktidarlığını devam ettirmesi mümkün görülmemektedir.


* “Türkiye’de ‘En Başarlı olduğumuz alan’ dedikleri Ekonomi’de 1 yılda 104 milyon dolar dış ticaret açığı meydana geldi”


AKP Türkiye’de en başarılı çalışmalarının olduğu alanın ekonomi olduğunu söylüyor. Türkiye geçtiğimiz yıl 136 milyon dolar ihracat yaptı. Bunu farklı kanallarla vatandaşlara ilan ettiler. Ama Türkiye geçen yıl 240 milyon dolar ithalat yaptı. Yani Türkiye geçen yılı 104 milyon dolar dış ticaret açığı ile kapadı. Bir yılda 52 hafta olduğunu düşündüğümüzde bir hafta AKP iktidarı 2 milyon dolar dış ticaret açığı verebilmektedir. Sanayi taşeronlaşmıştır, katma değeri yüksek ve bizde kalan üretimden daha çok dışardan aldığı ham maddeyi basit teknikler ile işleyerek kirletilmeyi göze alarak ucuz işçiliği ve kayıt dışı istihdamı adeta zorlayarak Avrupa’ya taşeron olma yolunda bir sanayi yapısı olmuşlardır.


* “90 yılda ilk kez mi kuraklık yaşandı da saman ithal ettik”


Trakya Türkiye’nin en önemli tarım bölgesidir. Türkiye tarihinde ilk kez saman ithalatı gibi bir durumla karşı karşıya kalmışlardır. Tarım Bakanı Eker, bunu kuraklıktan kaynaklandığını açıklıyor. Türkiye 90 yıllık süreçte ilk kez bu yıl mı kuraklık yaşıyor. Türkiye çok daha kuraklığın yaşandığı yıllar yaşamıştır. Türkiye 2002 yılında 24 milyar hektar alanda tarım yapıyordu, 10 yıl sonra bu alan 21,5 milyar hektara düşmüştür. Yani 2 milyar hektar alanda çiftçi ziraat yapmaktan vazgeçmiştir. Dolayısıyla buğday ve arpa ekilmeyince saman ithal edilme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bundan 10 yıl evet buğday 30 kuruştu mazot 1 liraydı. Bu gün bu topraklarda buğday 60 kuruş mazot 4 liradır.


* “Türkiye’yi bu karanlık tünelden çıkartmanın tek yolu CHP’nin Kuvai Milliye ruhunu taşıyan kadrolarıdır”


Hal böyleyken Kredi Kartı borçları evliliklerin bitmesine, insanları intihara sürükleyen boyutlara ulaşmıştır. Önümüzde 3 yıllık bir seçim dönemi var. Yerel Seçim, Cumhurbaşkanlığı Seçim süreci ve Genel Seçimler yaşanacak. Türkiye’yi bu karanlık tünelden çıkartmanın tek yolu cumhuriyeti kuran iradenin Türkiye Cumhuriyeti’ni; Laik, Demokratik, Sosyal ve Hukuk Devleti temelinde kardeşliğin ve barışın egemen olduğu bir ortamda yeniden üreten, ürettiğini halkla paylaşan, özgür ve bağımsız bireylerden oluşan bir ülke haline getirmesidir. Bunu yapacak kadro Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadrolarıdır. Kuvai Milliye ruhunu taşıyan bu kadroların bunu yapacağına şüphesiz inanç içerisindeyim. Bu geçirdiğimiz 10 yılı Türkiye’nin en talihsiz dönemi olarak tarihe gömeceğiz. 


* “4+4+4 diye tanımlanan eğitim yasayı,  Türkiye'nin yararına bir proje değildir”


4+4+4 diye tanımlanan eğitim yasası,  Türkiye’nin yararına bir proje değildir. iç tüzük ihlal edilerek 4+4+4 eğitim yasası çıkarıldı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak konuyla ilgili 2 kez Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldı. 4+4+4 diye tanımlanan eğitim yasayı, eğitimin tekniğini parçalamış, 60 aylık çocuklardan başlayarak bir beyin yıkama faaliyetini ortaya koymuş, özellikle kız çocuklarımızın okullaşmasında en önemli zorlukları yenilemiş ve ucuz işçiliğinde kanalını açmıştır. Türkiye'nin yararına bir proje değildir 4+4+4. Kavga dövüş, baskı Cumhuriyet Halk Parti üyeleri alınmadan, 15 dakikada oylanarak çıkarılmıştır. İçerik olarak Anayasa Mahkemesine başvurduk. Anayasa Mahkemesi 2 başvurumuzu da reddetmiştir. Bu yasa hem şeklen hem de içerik olarak Anayasaya haykırıdır. İnsan haklarının evren durumuna haykırı koşul içermektedir.


* “Afyonkarahisar’da ki patlamada 1 aylık asker mühimmatı istifliyor”


Hiç bir asker meraktan el bombasının pimini çekecek kadar cahil değildir. Tıpki Uludere, Suriye semaların yakın bir noktada düşen yada düşürülen uçağımızda olduğu gibi bize diyorlar ki şuna inanın. 7 mühimmat deposuna sığabilecek mühimmat, cephane malzemesi açığa istif ediliyor. 2 depoluk bir alana sığdırmaya çalışıyorlar. Gündüzleri torbaya girdiği için geceleri far ışıklarının altından bunları yapıyorlar. Yeni askerler dışarıda usta askerler dedikleri 1 aylık askerlerde içeride mühimmatı istifliyor. Başbakan diyor ki; “askerlerden bir tanesi meraktan bombanın pimini çekti.” Buna inana varsa inansın. Bir asker elinde bulunan bombanın pimini çekerse başına geleceği de bilir. Üstelikte bir cephanelikte. Kimse el bombasının pimini meraktan koparmaz” şeklinde konuştu. (Ufuk Ertop)