“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor”

“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor”

“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor”

“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor”

“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor”
01 Ekim 2009 - 11:04

“Bazı mülteciler, kamptan kurtulmak için ortaya asılsız iddialar atıyor” Kırklareli Emniyet Müdürlüğü; 18 Eylül tarihinde Gaziosmanpaşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi’ndeki yangın sırasında, direnen mültecilere müdahale eden polislerin, orantısız güç kullandıkları ve olaylar sırasında hamile bir kadını döverek çocuğunu düşürmesine sebep oldukları iddialarına, bir basın açıklaması yayımlayarak cevap verdi. Yapılan basın açıklamasında, kampta yaşayan yabancı uyruklu kaçakların bu iddiaları, kamp ortamından kurtulmak, ülkemizde özgürce hareket ederek çalışmak amacıyla ortaya attıkları değerlendirmesine varıldı. Bahse konu olan hamile bayanın da hiç bir şekilde ne kendinde, ne de karnındaki bebekte hiç bir sağlık problemi olmadığını, resmi raporlarla belgeleyen Kırklareli Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamasında şu cümlere yer verildi: "Barınma merkezimiz hiçbir şekilde insanların soyutlandığı, hapishane benzeri hürriyetin kısıtlandığı bir yer değildir" “26-28 Eylül tarihleri arasında yazılı ulusal basın ve internet ortamında Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi ile ilgili olarak “Mülteci Kampında Polis Dayağı Iddiası, Polis Hamile Mülteciyi Dövdü” gibi olumsuz iddialar titizlikle incelenmiş olup, sonuç ve mevcut durum aşağıda belirtildiği şekildedir. Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezimiz, Mülteci Merkezi olarak belirtilmiş ise de; esasen burası ilk kuruluş aşamasında Bulgaristan’dan göç eden soydaşlarımızın misafir edilebileceği bir göçmen kampı olarak hazırlanmıştır. Daha sonraları Yugoslavya’nın dağılması sürecinde meydana gelen iç karışıklık sırasında, ülkemize sığınan Bosnalı ve Kosava’lıları misafir etmek için kullanılmıştır. Buradan anlaşıldığı üzere, iddia edildiği gibi barınma merkezimiz hiçbir şekilde insanların soyutlanması, dışlanması amacıyla veya hapishane benzeri hürriyetin kısıtlandığı bir yer değildir. Bir misafirhane mimarisinde inşa edilmiştir. Merkezimizde barındırılan yabancılar 35 metrekarelik ranza sistemli yatakhanelerde her bir kişiye bir yatak düşecek şekilde dörder kişi olarak barındırılmaktadırlar. Yabancıların barındırıldıkları oda kapıları, sürekli olarak açık bulunmakta, blok giriş kapısı ise akşamları kapatılmaktadır. Kampta ikamet eden misafirler sabah saat 09:00’dan, akşam saat 21:00’e kadar, kampın bahçesinde rahatlıkla gezebilmekte, kantinden alış veriş yapmak suretiyle ihtiyaçlarını karşılamakta ve sportif faaliyetlerde bulunmaktadırlar. (Voleybol, basketbol ve futbol gibi) "Yapılan kontrollerde firar amacıyla yapılan hazırlıklara rastlanmış, izleme kamerasının kırıldığı tespit edilmiştir" 18 Eylül günü saat 15:10 sıralarında Gazi Osman Paşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezinin B Blokta bulunan koğuşundan yoğun dumanların çıktığı görülmesi üzerine, 110 nolu ‘Alo Yangın’ telefonu ile Itfaiye Müdürlüğü’nden ekip ve 112 nolu Acil telefonu ile Ambulans  talep edildikten sonra, görevli polis memurları tarafından burada ikamet etmekte olan misafirleri can güvenliklerinin korunması için tahliye edilmiş, tahliyeleri sonrasında mevcut olan yangın söndürme tüpleri ile yangına ilk müdahale yapılmıştır. Yangın söndürüldükten sonra B blokta yapılan incelemede, 2 adet yatak ve ranzanın yanarak kullanılamaz hale geldiği tespit edilmiştir. Aynı gün saat 15:30 sıralarında ise tekrar D blokta yoğun dumanların çıktığının görülmesi üzerine, tekrar yapılan söndürme faaliyetleri neticesinde burada da 2 adet yatak ve ranzanın yakılmak suretiyle yangın çıkarılmak istendiği anlaşılmıştır. Il merkezinden olaya takviye olarak gelen ekiplerimiz kontrolünde, merkezimizde yangına hassas maddelerin bulunması ve bu kargaşa esnasında firarların olabileceği ihtimaline karşı sayım yapılmak istenmiştir. Yapılan bu kontroller esnasında A blok içerisindeki boş koğuşlarda demir çubuklar ve firar amacıyla battaniyelerin kesilip örülerek hazırlanan halat iplere rastlanmıştır. Ayrıca C blok koridorunda takılı bulunan izleme kamerasının kırıldığı görülmüştür. Saat 21:00’de kontrollerin ve sayımın yapılmasından sonra koğuşlarına girmeleri için talimat verilmesine rağmen, C ve D bloklar arasında bir grup kadın ve erkek koğuşlarına girmeyip, görevli personele karşı, alınan önlemlerle ilgili tepki göstermişlerdir. Grup mütercim vasıtasıyla sükunete davet edilmişse de, hareketleri ve konuşmaları ile çevresindekileri mukavemet etmeleri için tahrik eden Iran uyruklu Mansour Dıvdaru, Pejman Khorami, Mahmoud Shami ve Muhammed Ebu Seba Kazimini isimli şahıslar biber gazı sıkılmak suretiyle zor kullanılarak kontrol altına alınmışlardır. Bahse konu iddialarda sözü edildiği üzere; bu müdahale sırasında bu topluluğun dışında bulunan ve hamile olan Suriye uyruklu Leyla Sceh isimli bayan, sıkılan biber gazından etkilenmiş olup, olay esnasında hazır bulundurulan ambulansta ilk tıbbi müdahalesi yapılmıştır. Tıbbi müdahalesi yapıldıktan sonra görevli doktorun hastaneye sevk edilmesine gerek olmadığını beyan etmesi üzerine, ikamet ettiği koğuşuna götürülmüştür. "Olay günü en yüksek hava sıcaklığı 21, en düşük ise 19 derecedir" Olayların bastırılmasından sonra koğuşlarda yapılan kontroller esnasında misafirlerimizin içeri alınmayarak, soğukta bekletildikleri iddiası ise, tamamen asılsız olup; yangın olayının başladığı 15:00 ile koğuşların kontrol işlemlerinin bittiği 21:00 saatleri arasında, en yüksek hava sıcaklığı 21.8 C, en düşük hava sıcaklığı ise 19.2 C olarak ölçüldüğü Kırklareli Meteoroloji Istasyon Müdürlüğü’nün 28.09.2009 gün ve 280 sayılı yazılarından anlaşılmaktadır. "Yapılan tedavi ve testlerde hamile bayanın hem kendinde, hem de bebeğinde sağlık sorununa rastlanmamıştır" Yine iddialar arasında bulunan “Hamile Bayanın Polis tarafından dövüldüğü ve çocuğunun öldüğü” ise tamamen gerçek dışı olup, olay günü yapılan tıbbi tedavisinin ardından, 23. 09. 2009 günü Kırklareli Devlet Hastanesi’nde 548792 protokol no ile yapılan tedavi ve testlerde “Gebelik Muayenesinde; 4 aylık gebeliği vardır. CKS ( + ) Gebeliği canlıdır” tanısı konulmuş olup, ayrıca iddiaların gündeme geldiği 28. 09. 2009 günü Kırklareli Devlet Hastanesi’nin 11989 defter kayıtlı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı’nın vermiş olduğu raporda “Canlı Gebelik (+),  Normaldir” tanısı konulmuştur. Iddia edildiği üzere gebeliğinde herhangi bir sorunu bulunmadığı gibi, sağlığı da yerindedir. Kaldı ki; merkezimizde bulunan revirimizde Devlet Hastanesi’nden her gün gelen doktorlarca rahatsızlığını beyan eden tüm yabancı misafirlerimizin ilk muayeneleri yapılmakta, ilaçları ilimizde bulunan eczanelerden temin edilerek görevlilerce verilmektedir. Tedavisi merkezimizde kurulu revirde yapılamayan misafirlerimizin sevki ilimiz Devlet Hastanesi’ne yapılmaktadır. Tedavi süreci gerektiğinde Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Istanbul’daki hastanelere götürülerek tedavilerinin yaptırılması sağlanmaktadır. Merkezimizde misafirlerin ikamet ettiği bloklar, ortak kullanım alanları (banyo, tuvalet,vs.) ve çevre temizlikleri; temizlik şirketine ait 3 personel ve Il Emniyet Müdürlüğü’müzden 2 Teknisyen Yardımcısı tarafından yaptırılmaktadır. "Kötü muamele ve şiddet uygulandığına ilişkin olarak tarafımıza intikal eden her türlü bilgi, ihbar kabul edilip titizlikle incelenip, araştırılmaktadır" Kampta görevli personel tarafından, kampta barındırılan yabancılara karşı şiddet uygulandığı iddiası tümüyle gerçek dışıdır. Kampta barınanlara zorunlu misafir muamelesi yapılmakta, istek ve ihtiyaçları imkanlar ölçüsünde karşılanmaktadır. Her gün hizmet veren kamp doktoruna bugüne kadar şiddet uygulaması iddiası ile başvuran, rapor isteyen olmamıştır. Kötü muamele ve şiddet uygulandığına ilişkin olarak tarafımıza intikal eden her türlü bilgi, ihbar kabul edilip titizlikle incelenip, araştırılmaktadır. Sıralı Amirlerce kamp sakinlerinin özel alanları hariç olmak üzere her tarafı günün 24 saati kameralarla izlenmektedir. Kamptaki misafirlere yardım etmek isteyen sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine izin verilmektedir. Il Insan Hakları Kurulu’da, zaman zaman merkezimizde denetim yapmaktadır. Bazı kamp sakinlerinin; kamp ortamından kurtulmak, ülkemizde özgürce dolaşmak ve çalışmak amacıyla kamptaki mevcut hali kötülemeye, karalamaya çalıştıkları, ülke içi ve dışında bulunan benzeri kamplardan hiç eksiği bulunmayan kampımızdaki görevlileri suçlamaya, barınma şartlarını çarpıtarak kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir. Kamuoyunun konu hakkında doğru olarak bilgilendirilebilmesi için saygı ile duyurulur.”