3 Mart Tüzük Kurultayı, CHP İktidarı’nın Önünü açacak milat olsun

3 Mart Tüzük Kurultayı, CHP İktidarı’nın Önünü açacak milat olsun

3 Mart Tüzük Kurultayı, CHP İktidarı’nın Önünü açacak milat olsun

3 Mart Tüzük Kurultayı, CHP İktidarı’nın Önünü açacak milat olsun

3 Mart Tüzük Kurultayı, CHP İktidarı’nın Önünü açacak milat olsun
27 Ocak 2012 - 09:24


ORTAK AKIL





Özkan Başaran





CHP, 3 Mart 2012’de Kurultay Kararı aldı. Kılıçdaroğlu resti gördü. Tüzük Kurultayı toplanıyor.


Şüphesiz ki; Önümüzdeki aylar gündem, CHP olacak. 


CHP Anayasası değişecek mi? 


Bir partinin tüzüğü, onun Anayasası’dır.


Türkiye Halkı 3 Mart’a kadar CHP’den kendisini güncelleme adına, “DEVRİM” niteliğinde radikal adımlar bekleyecek.


Acaba CHP, kuruluşundan gelen değerleri, partiler üstü kabul ederek, reformist bir yaklaşımla Evrensel Sol’u ve Sosyal Demokrasi’yi rehber alacak mı?


1923 Model TEK’çilikten vazgeçecek mi?  Asker ağzıyla siyaset yapmayı bırakabilecek mi?


Kayıtlı üyelerin Seçme Hakkı, CHP Tüzüğü’nün değişmez maddesi olacak mı?


İnatçı parti tabanının ezberlerini bozan bir “TÜZÜK” ile Türkiye halkının bütün katmanlarını kucaklayan özgürlükçü bir CHP vizyonu çizilecek mi?


“Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik ve Laikçilik” gibi partiler üstü değerleri ana siyaseti olarak benimseyen CHP’nin Türkiye halkındaki karşılığı ancak %20 destek.


%20’ler, CHP tabanını tatmin etmez. CHP’nin iktidar olmasına da zaten yetmez.


CHP’yi Evrensel Sol ve Sosyal Demokrat bir yapıya çevirmenin bulunmaz fırsatı 3 Mart Tüzük Kurultayı’dır.


Aslında Ergenekoncuların yargılanması, küresel egemenlerin CHP’nin Evrensel Sosyal Demokrat bir partiye dönüşmesi için siyasal bir mesaj olarak algılanması gerekir.


Çünkü; Küresel Finans kapital, kendi çıkarlarına ters düşen “ULUSALCI” bir siyasal iktidara asla geçit vermez.


Neden?


“Ulusalcılık” vahşi kapitalizmin can düşmanıdır da, ondan.


Türkiye üzerine senaryo üreten küresel Egemenler, ne “Milliyetçi”, ne de “Ulusalcı” bir siyasetin yükselmesini asla istemezler.


Zaten Dünyanın siyasetine de, artık tek bir güç yön vermiyor.


Şirketler İmparatorluğu, dünya siyasetini biçimlendiriyor. Japonya’da bir şirket hapşırsa, dünya nezle oluyor. Amerika’da bir şirketin huzursuzluğu, dünyanın başını ağrıtabiliyor.


Dünyadan bağımsız hangi ülke ekonomisi ayakta durabilir?


Türkiye Şirketleri de, her geçen gün artan bir hızla küresel oyuncularla bütünleşiyorlar.


Çünkü “Büyük balık, küçük balığı yutar” bu doğa kuralı, Siyaset’te de Ticaret’te de geçerlidir.


AKP, küresel sermayenin işine gelen kitle partisi olarak üretilmiş ve Türkiye’de iktidar yapılmıştır.


Şirketler İmparatorluğu’nun çıkarlarına uygun davrandığı sürece de, AKP İktidarı devam edecektir.


Örtülü Cunta Rejimi’ni Türkiye halkına dayatan Emperyalizm, 2002’de Ortadoğu’ya model olacak bir rejim dizayn etmeye başladı.


Buna “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) diyenler oldu.


Bu projede Ulusalcı ve Ergenekoncu siyasette inat eden CHP’ye yer yoktu. Olması da, Emperyalist çıkarlara tersti. 


Yapılması gereken de, CHP’yi Ulusalcı Siyaset’ten arındırmaktı. Bu uzunca bir süredir ısrarla uygulanıyor. Ama CHP ulusalcı ve Ergenekoncu siyasette ısrar ediyor.


Eğer CHP, Ulusalcı Siyaseti bırakmazsa, Halka CHP’yi zorla bıraktıracaklar. Bu çıplak gerçeği şimdi göremeyenler, bunu CHP’nin her geçen gün eritildiğini görerek anlamak zorunda kalacaklar.


Şimdi bu çıplak gerçeği algılayamayanlar, ne zaman Küresel Egemenler, Ulusalcı Siyaset’te ısrar eden CHP yerine, Evrensel Sol ve Sosyal Demokrat bir partiyi Ana Muhalefet olarak icat edecekler, işte o zaman bu gerçekliği çok acı bir şekilde fark edecekler.


Bu partinin adı da;  ne yazık ki, CHP olmayacak.


Peki, CHP bu noktada acilen ne yapmalıdır?


Kılıçdaroğlu, partideki dinozorlaşmış ulusalcılara karşı büyük riskler almalıdır.


Kılıçdaroğlu bu aşamadan sonra Genel Başkan değil, “LİDER” olmalıdır


Lider olmak misyon yüklenmektir. Lider olmak, her şeye rağmen değişimi gerçekleştirmektir.


CHP’liler kendi içinde özgürleştikçe parti büyüyecektir.  Her reform CHP’yi bir adım ileriye taşıyacaktır. Ancak kuruluş genlerine kodlanan  “Cuntacı Doktrin”, CHP’nin önünün açılmasına büyük engeller çıkaracaktır. 


CHP derinlerinden gelen Katı Ulusalcı ve Laikçi Sarp Dağlar aşabilirse; Kılıçdaroğlu ve “YENİ CHP” ayakta kalacaktır. Eğer aşamaz da, Dinozorlaşan Baykalcıların CHP’si haline gelirse; DYP gibi Tabela Partisi olarak siyasetin çöplüğünde yerini alacaktır.


Dilerim ki; 3 Mart 2012 Tüzük Kurultayı, CHP’nin evrensel Sol’a ve Sosyal Demokrasi’ye eksen kaydırdığı milat olsun. 


Olsun ki; artık, CHP’de iktidar olsun.