Uçurumun kenarındaki çiçek

Uçurumun kenarındaki çiçek

Uçurumun kenarındaki çiçek

Uçurumun kenarındaki çiçek

Uçurumun kenarındaki çiçek
19 Şubat 2010 - 09:19


MİSAFİR KALEM
Görkem Evci
gorkem.evci@boun.edu.tr



Şiir bir düşünme biçimidir. Şiir okumak ve yazmak... Her ikisi de zorunluluğun ürünleridir. Şiir; insanın var olduğunu anladığı an ortaya çıkmaya mecbur bir eylemdir. Zira o sözün yetmediği, ifadelerin duyguları anlatamadığı zamanlarda ortaya çıkan bir anlatım biçimi olması ile diğer türlerden ayrılır.
Şiir, ilginçtir ki diğer edebî türlerden önce doğmuştur. Çünkü edebiyatın da var olma gayesi gündelik dilin yetmediği yerde insanın haykırışını duyurabilmektir. Bu yüzdendir ki sözün kifayetsiz kaldığı yerde başka bir âlemden gelircesine doğmuş, sözden farklı bir türdür şiir. Bir harekettir.
Peki, şiir nedir desek bir tanım yapabilmemiz mümkün olabilir mi? Sosyal bilimlerde üzerinde herkesin uzlaşabileceği bir tanım yapmak mümkün değilken; şiir gibi, şairinden bağımsız hatta ne zaman, niçin,
hangi coğrafyada yazıldığından ayrı olarak düşünülemeyecek, bununla beraber okuyucunun durumuna göre anlam değiştirebilen bir efsun hakkında nasıl tek bir tanım yapılabilir? Ancak şiir hakkında Ahmet Haşim´in su sözüne kulak vermeden de geçemeyiz: "Şiir, söz ile musiki arasında fakat şiirden ziyade musikiye yakın bir lisandır" Evet, şiir bir musiki türüdür, söz ise şiirden bahsederken geride kalan bir malzemedir sadece. Hatta yine Ahmet Haşim´in deyimi ile "şiirde anlam aramak, eti için bir bülbülü öldürmektir".
Necip Fazıl´a göre ise şiir, hakikati aramak gibi ulvî bir göreve sahiptir. Bu ise şiiri bir düşünme biçimi olarak görmekle mümkündür. Şiir, doğru okunduğunda insanı hakikate götüren bir yol olacaktır. Geçen günlerde duyduğuma göre Necip Fazıl´ın "şiir, uçurumun kenarında yetişen bir çiçektir ve zalim sevgili hep onu ister." diye bir tespiti daha varmış. Harikulade bir tespit! O uçurum ki şirktir, küfürdür. Zira sevgiliye söylenecek en söz ona tanrısallık veren sözlerdir, sevgilinin çıkarılacağı son taht odur. İşte bir adım gerisi kâmil bir şiir, bir adım ötesi ise uçurum...
Şiir, Kur `an´ın dilidir. Ya da Kuran şiirin dilidir. Şiir bize Kuran´ı hatırlatan bir araçtır. Muhteviyat bakımından da bu bilinç ile yazılmış bir şiir gerçek manada hakikate götüren bir araç, şairde bu yoldaki rehber olacaktır. Bu yüzden şairler de peygamberlerin mirasçısı olma gayesi ile hareket etmelidirler.
Bu topraklar, şiir doğuran topraklardır. Daha doğar doğmaz ninnilerle dolup taşar kulaklar... Sonra manilerle, türkülerle... Toprağa vursanız kazma ile yerden fışkıran şiirdir, şiir de hikmettir.
Bu topraktan beslenenler bu toprağın dili ile şiir yazar. "Üşüyorum, kapama gözlerini..." der mesela. Diğeri ise bencil bir toprakta büyür, bununla yoğurur şiirlerini: "Gözlerimi kapasam karanlıkta kalırsın, haberin var mı?"