Sosyal Demokrasi

Sosyal Demokrasi

Sosyal Demokrasi

Sosyal Demokrasi

Sosyal Demokrasi
16 Kasım 2011 - 10:13


Ortak Akıl











Özkan Başaran





1990 yıllarını hatırlıyorum da,  o günlerin SHP’sinde parti içi demokrasi ne kadar ileriymiş.


O günkü SHP’de kayıtlı üyelerle delegeler çarşaf listeyle seçilir ve kayıtlı üyelerle ön seçimler yapılırdı.


Solcu ve Sosyalist insanlar SHP çatısı altında özgürce siyaset yaparlardı. Emek eksenli söylemler SHP’nin seçim sloganları olmuştu. Sendikalarla ve sivil kitle örgütleriyle oluşan fikirler o günkü SHP’nin beslenme kaynağı idi.


SHP Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü ve yönetimi sağ partilere yön verecek demokrat adımlar atıyorlardı. 


O günlerin SHP’si bugünlerin CHP’sinden her bakımdan çok çok ilerdeymiş. Kadroları da Sol ve Sosyal Demokrasi’den beslendiği için her türlü rengi çatısı altında barındırabiliyormuş.


Ne yazık ki o günlerde yeniden kurulan Baykal’ın CHP’si, o ilerici SHP’yi bitirdi. Baykal döneminde bir kurultayla CHP çatısı altına birleşen SHP siyaseti ulusalcılık anlayışı ile kaynaştı ve asimile oldu. 


O günlerin SHP kurmayları bugünlerde CHP’ye üye bile olamıyorlar. 


Örneğin SHP’li Kültür Bakanı Sayın Fikri Sağlar’ın Parti Meclisi’ndeki bir oylamada CHP Üyeliği çoğunlukla reddedildi.


Nereden nereye.


CHP’nin geldiği acıklı hale bakınız.


CHP Baykal döneminde Ulusalcılığı ana merkezine oturtarak öyle bir sağa kaydı ki; artık kolay kolay iflah olmaz.


“Milliyetçilik” ile “Ulusalcılık” arasında ne farklar var?


Milliyetçilikle siyaset yapan zaten bir parti var.


Atatürk Milliyetçiliği ile CHP’nin sımsıkı sarıldığı ulusalcılığın ne alakası var?


Atatürk Cumhuriyetçiliği ile CHP’nin savunduğu Cumhuriyetçiliğin birbirine benzeyen yanları nelerdir?


Atatürk’ü günümüzün CHP Genel Başkanı gibi algılattırmanın CHP Siyaseti’ne ne faydası olabilir?


Türk toplumunda bu tür yapay siyasetlerin ne kadar karşılığı var?


Seçim Sandıkları ne kadar karşılığı olduğunu defalarca gösterdi. “Ama bu millet oy vermesini bilmiyor” dediniz


Döndünüz; “ Ne yapalım ki bizim beslenme kaynağımız laikçi ve ulusalcı taban” dediniz. 


Değişmekten, dönüşmekten Sol olmaktan Sosyal Demokrat olmaktan neden bu kadar ürküyorsunuz?


Peki bu kısır siyaset nereye kadar gider?


Toplumda karşılığı olmayan olgular her geçen gün eriyemeye ve tükenmeye mahkumdur.


O zaman  şu soruyu sorabilirsiniz; “Bitmeyecek tükenmeyecek siyasi kaynak nedir?”


Bitmeyecek ve tükenmeyecek yegâne siyaset kaynağı; “Evrensel Sol’dur ve Evrensel Sosyal Demokrasi’dir”.