Peynir’de Marka Şehir olmak

Peynir’de Marka Şehir olmak

Peynir’de Marka Şehir olmak

Peynir’de Marka Şehir olmak

Peynir’de Marka Şehir olmak
03 Nisan 2012 - 09:29





MİSAFİR KALEM











Talat Şafak








Tam olarak bilinmese de Peynir ilk olarak bundan yaklaşık olarak 8 bin yıl önce Mezopotamya’da İndus Vadisi’nde çobanlar tarafından bulunmuştur.  


 Peynir ülkemizde özellikle sabah kahvaltılarında tercih edilen önemli bir gıdadır. Fransa’da ise her yemekten sonra sofraya konur ve tüketilir bu yüzden Fransa şarabın dışında peynirleri ile de meşhurdur. 


Fransız gastronomisinin kurucularından Brillat-Savarin: “Peynirsiz bir yemek tek gözü olmayan bir kadın gibidir” der.  


Ayrıca hiç araştırdınız mı? Fransa'daki peynirlerin adları çoğunlukla köy ve şehirlerin de isimleri! Gerçekten de adı sanı bilinmez nice köy ve kasaba, peynirleri sayesinde dünyada tanınıyor, örneğin Roquefort Kasabası Rokfor Peyniri ile tanınmakta, Kamamber (Camembert) Peyniri Fransa'nın Orne ilindeki Camembert Kasabası’ndan adını almıştır.


Kırklareli özellikle Beyaz Peynir konusunda şanslıdır, çünkü ilimizde kaliteli Beyaz Peynir üretilmektedir.


Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Kırklareli Beyaz Peyniri’nin lezzetiyle hakikaten marka olacak kapasitededir, fakat marka olmak için planlı bir takım çalışmaların yapılması gerekiyor. Şu anda sadece Türk Patent Enstitüsü’ne Kırklareli Peyniri’nin coğrafi işaret olarak C2010/033 tescil başvurusu yapılmış, bu isabetli bir karar, başvuruyu yapanları kutlarım. 


Peki, iyi bu konuda daha neler yapılabilir? 


Artık günümüzde tüketiciler kalite, hijyen, doğallık ve lezzet arıyor. Her şeyden önce lezzet ve kaliteden taviz verilmemesi gerekir. Unutulmamalıdır ki marka aslında müşteri için bir vaattir. Biz Kırklareli olarak buradan alınan bir kalıp peynirin aynı kalite ve lezzette olacağını aslında markalaşarak müşteriye vaat etmiş oluyoruz, müşteride buna güvenerek Kırklareli Peyniri’ni satın alıyor, yani aynı kalite ve aynı lezzette ürün sunmak marka olmak ve marka kalabilmek için vazgeçilmez bir şarttır.


Tek bir şehir ve kültür içersinde kalarak tek o kültür ve çevre için peynir üretirsek korkarım Kırklareli Peyniri’ni Türkiye’de ve Dünya’da tanıtamayız. Peynir konusunda Kırklareli kabuğunu kırmalı. Peynirimizin Türkiye’nin diğer şehirlerinde de satılabilmesi için mutlaka Kırklareli Peyniri Markası altında satış yerleri açılmalıdır. Müşterisinin şimdiden çok olacağını söyleyebilirim.


Bildiğiniz gibi peynir sütten üretiliyor, üretimin aynı kalitede artabilmesi için Süt Besiciliği yaparak geçimini sağlayan köylülerimiz gerek hayvanlarının ıslahı konusunda, gerek hayvancılığı daha profesyonel yapma konusunda desteklenmeli, eğitilmelidir ve mera hayvancılığına devam edilmelidir, çünkü sütün ve peynirin lezzeti mera ile de ilgilidir.


Fabrikalar ya ortaklaşa ya da her fabrika kendisine ait peynir konusunda araştırma yapacak lezzet laboratuarları kurmalıdır, bu birçok Avrupa ülkesinde vardır. Peynirde çeşitlilik bu şekilde artırılabilir, yeni lezzetler keşfedilebilir. Yani ARGE’ye önem verilmelidir.


İlimizde ulusal çapta yarışmalar düzenlemekte veya düzenlenecektir süt ürünleri üreten fabrikalar bunlara mutlaka sponsor olmalı, kendilerini ve peynirimizi tanıtıcı çalışmalar yapmalıdır. Bir yere gitmeden yerinde tanıtım ve aslında bence en ucuz tanıtımda budur.


Peynirle ilgili konferanslar, peynirimizi tanıtıcı şenlik ve karnavallar yapılmalıdır. Belediyemiz, üniversitemiz sivil toplum kuruluşları, ticaret ve sanayi odası buna mutlaka öncülük etmelidirler. 


Trakya Kalınma Ajansı bu tür projeli tanıtım çalışmalarına belli bir oranda hibe şeklinde destekler vermektedir. Bunu da hatırlatıyorum buradan.


 Şehrimizde süt işleme endüstrisi daha da geliştirilebilir hata unutulmaması gerekir ki: marka olmuş peynir daha çoksatar, bu da daha fazla üretim, daha fazla fabrika, daha fazla istihdam, daha fazla gelir ve daha fazla refah demektir. 


Kalın sağlıcakla…