Karaarslan; “İzzetbegoviç her dönemin insanıydı”

Karaarslan; “İzzetbegoviç her dönemin insanıydı”

Karaarslan; “İzzetbegoviç her dönemin insanıydı”

Karaarslan; “İzzetbegoviç her dönemin insanıydı”

Karaarslan; “İzzetbegoviç her dönemin insanıydı”
28 Ekim 2013 - 10:43

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç Kırklareli’nde anıldı







HABER MERKEZİ


Kırklareli Üniversitesi (KLÜ) Balkan Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından “Vefatının 10. Yıldönümü’nde Bir Düşünce Adamı Olarak Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç” Konferansı düzenlendi.


Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Elemanı Faruk Karaarslan'ın Konuşmacı olarak katıldığı konferans, 25 Ekim 2013 Cuma günü saat 17.30'da Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Konferansa; Kırklareli Valisi Mustafa Yaman, Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, İl Kültür Müdürü Mustafa Çaltı ve vatandaşlar katıldı.   


Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Elemanı Faruk Karaarslan yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:


“Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç, Balkan tarihinin son zamanlarına iz bırakmış büyük bir şahsiyet, unutulmaz bir liderdir. Hayatını ve yaptıklarını bilmek hepimizin görevidir. Onun mücadelesi hepimize ders olacak niteliktedir çünkü. On sene önce Bosna en büyük kaybını yaşadı. 19 Ekim 2003’te özelde Bosna’nın, genelde İslam âleminin Bilge Kral’ı Aliya’yı kaybettik. Yıllarca Sırplarla yapılan savaşta birçok kayıp vermişti Bosna, ancak hiçbirisi Bilge Kral’ın kaybı kadar büyük bir gedik açmadı hem Bosna halkının, hem de dünya çapında yaşayan Müslüman toplumların bağrında. Hem “bilge”ydi, hem “kral”… Şaşalı bir hayat değildi onu kral yapan, bilgeliğini yöneticilik kabiliyetiyle pekiştirebilmiş tam bir “önder” olmasıydı. Halkının gönlünde taht kurmuştu taçsız kral, şanı sınırları aşmış tüm İslam coğrafyasında hem bilgeliği hem de devlet başkanlığı sıfatıyla saygı, sevgi ve teveccühe mazhar olmuştu. 1925 yılında doğdu Aliya. Yaşamının ilk döneminde Krallıkla yönetiliyordu Bosna. Sonrasında Faşizmle yönetilen döneme şahit oldu. 1945 sonrasında ise Komünizm yönetimine tanıklık etti. Son olarak kendi döneminde ise Cumhuriyetle tanıştı. İlk döneminde Genç yaşında önderlere yaraşır çilelerle başladı hayatı. 24 yaşında medrese-i yusufiyye ile tanıştı. “İslamcılık” suçlamasıyla tam 5 sene hüküm giydi. Hz. Yusuf gibi zindanda yeşerdi. Mısır’a sultan olabilmek için kuyu ve zindan imtihanına uğrayan Hz. Yusuf misali, Bosna’ya zindandan bir lider yetişti. İki mahkûmiyet arasında iki üniversite okudu Aliya. Hem hukuk, hem ziraat fakültelerini bitirdi. Bir dava yüklenmek bedel ister, kaldı ki yüklendiğiniz eşi, benzeri, şeriki olmayan tek ilâh, tek Rabb’ın davası ise bu bedel ağır olduğu kadar lezzetlidir. Bunların bilincinde olarak çıkmıştı yola Aliya. Genç yaşta mahkûm edilmek korkutmadı gözünü, ceza aldığı adı birilerine göre “İslamcılık” olan hakikat davasından vazgeçmedi. 1970 yılında yayınlanan “İslam Manifestosu” adlı eseriyle davasının ardında duruşunu tescilletti. Elbette bu kitap ona tekrar soruşturmaların yolunu açıyordu, birde bunun üstüne “Mladi Müslümani”(Genç Müslümanlar) adlı örgütü tekrar diriltme suçlaması eklenince, bilge krala yine mahkûmiyet göründü. 1980 yılında “Doğu ve Batı Arasında İslam” adlı kitabını piyasaya sunarken, 1990 yılında davasındaki sebatını, kararlılığını göstermek istercesine ve düşmanlarıyla dalga geçercesine “İslam Manifestosu”nu tekrar bastırdı. 1990 yılında “Demokratik Hareket Partisi-Stranka Demokratske Akcije” SDA’yı kurdular. Oybirliği ile ilk başkanı seçilen Aliya, ölünceye dek genel başkan olarak kaldı” dedi. (Serkan Koçtürk)