Eğitim-İş'den Bakan Avcı'ya mektup

Eğitim-İş'den Bakan Avcı'ya mektup

Eğitim-İş'den Bakan Avcı'ya mektup

Eğitim-İş'den Bakan Avcı'ya mektup

Eğitim-İş'den Bakan Avcı'ya mektup
22 Şubat 2013 - 09:39

Eğitim-iş Kırklareli Şube Başkanı Hayri Girgin, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya mektup yazdıklarını belirterek yönetici atamaları ve eğitim özrü atamaları sorunlarının çözülmesini talep ettiklerini bildirdi.




HABER MERKEZİ





Girgin; “Genel Başkanımız Veli Demir imzalı gönderilen mektubumuzu aynen sizlerle paylaşıyoruz diyerek Sayın Bakan'dan bu iki güncel sorunu fırsata dönüştürmesini ve bu sorunları acilen kamu çalışanlarının beklentilerine uygun biçimde çözüme kavuşturmasını bekliyoruz” dedi.


* İşte Bakan Avcı'ya gönderilen O Mektup


“Öncelikle size yeni görevinizde başarılar diliyorum. Eğitim siyasetine mesafeli yaklaştığımız bir siyasi yapının temsilcisi olmanız, halkımızın geleceğinin şekillendiği Milli Eğitim Bakanlığı’nın toplumumuz ve onun güzide bir parçası olan kamu emekçileri yararına yönetilmesi yönündeki samimi beklentilerimizi ertelememizi gerektirmemektedir. 


Bakanlığı dayatma ve kutuplaştırma yöntemiyle yönetmeye yeltenmek suretiyle her adımlarında on binlerce mağdur yaratarak onların ahını alanların, koltuklarını son derece mutsuz ve huzursuz olarak devrettikleri gerçeği  tecrübeyle sabittir. Bir önceki Bakan Ömer Dinçer’in sergilediği yönetim biçiminin sonuçları bunun en güzel örneğini oluşturmaktadır. Ömer Dinçer’in görevden alınmasıyla işkolunda yaşanan büyük coşkudan habersiz olmanızın olası olmadığını düşünüyoruz.  Bu nedenle, bir önceki bakanın düştüğü hataları tekrarlamamanızı umut ediyoruz.


Ülkemizin en kalabalık ve en bilinçli meslek grubu olan öğretmenlerle, diğer eğitim çalışanları yeni dönemde sizin sorumluluğunuz altında olacak. Eğitim çalışanlarının huzuru ve mutluluğu eğitimin niteliğini doğrudan etkileyen önemli bir unsurdur. Aileleriyle birlikte dört-beş milyon kişiye ulaşan devasa büyüklükteki çalışan kitlesinin tamamını aynı anda memnun etmenizi elbette beklemiyoruz. Eğitim çalışanlarının şahsınızdan tek beklentisi “yönetimde adalettir”.  Çevrenizi saran fırsatçı dar gruplara boyun eğmeyip ülkenin tamamının bakanı olduğunuzu bir an için unutmamanız halinde, başarılı bir bakanlık dönemi geçireceğinizi göreceksiniz. Adil bir yönetim için anahtar kavram ise “diyalog” tur. Eğitim emekçilerinin yönetiminizden beklentilerini en sağlıklı biçimde işkolunda örgütlü sendikalar aracılığıyla tespit edebilirsiniz. İşkolunda örgütlü sendika temsilcilerinden oluşan bir komisyon oluşturmanızı ve bu komisyon aracılığıyla asgari müşterekleri samimi bir arayışla tespit etmenizi öneriyoruz. Bu sayede, işkolunda yaşanan sancılar büyük ölçüde hafifleyecektir. Uzun yıllardır eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarıyla uğraşan sendikalar, sürekli değiştiği için ciddi nitelik ve deneyim sorunu yaşayan bakanlık bürokrasisinin yarattığı tıkanıklığı gidereceklerdir. 


Eğitim işkolu son derece yoğun bir sorun gündemine sahip olsa da görevi devralmanızın ardından işkolunda yoğunlaşan iki sıcak beklentiyi adil biçimde çözmenizi beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Bunlardan ilki, Ocak ve Şubat ayları içerisinde tamamlanması gereken yönetici atama sürecinin hukuka aykırı olarak askıda tutulması sorunudur. Bildiğiniz üzere, Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin “Atama ve Yer Değiştirme Dönemleri” başlıklı 23.maddesinin (a) bendinde yönetmeliğin 18 inci, 19 uncu ve 20 nci maddeleri kapsamında seçme sınavı sonucuna göre müdürlük, müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına yapılacak atamaların ilgili yılın Ocak-Şubat aylarında yapılacağı hüküm altına alınmıştır.  Hükümde açıkça ifade edildiği üzere, sınava dayalı yönetici atamalarının Ocak-Şubat aylarında yapılması zorunludur.  Hal böyle iken valilikler, atama döneminin bitmesine çok az süre kalmasına rağmen yönetmeliğin amir hükmünün gereğini kasıtlı biçimde yerine getirmemektedirler. Bu olumsuz tablonun altında yatan gerçeğin, bakanlığınız bürokrasisinin yeni yönetmeliğin beklenmesi yönündeki “gayri resmi telkinleri” olduğunu herkes bilmektedir. Yönetici adayları bakanlığınızdan yardım, torpil, iltimas dilenmiyorlar. Hak sahipleri yürürlükteki hukuk düzeninden doğan haklarının adil biçimde kendilerine sunulmasını bekliyorlar. Hak sahiplerinin atanma hakları 6(altı) haftadan bu yana askıda tutulmaktadır. Bu süre içinde yönetmelik hükmünü uygulamayanların hukuki sorumlulukları, atama döneminin sonuna doğru kasten uygulanmayan yönetmelik hükmünün değiştirilmesi ile ortadan kalkmaz. Bu atama dönemi ile ilgili takvim, yönetmeliğin bağlayıcı kuralları gereği başlamış, sona ermek üzeredir. Dolayısıyla içinde bulunulan atama döneminde, atama takvimi süreci başladıktan sonra getirilecek bir hukuki düzenleme uygulanamaz. Sonuç olarak, yönetici adaylarını mağdur ederek işkolundaki çalışma huzuru ve barışını tahrip eden keyfi yaklaşıma derhal son verilerek “Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 23. Maddesinin (a) bendi”nin gereği yapılmalıdır.  Aksi durumda, yönetmelik hükmünü bilerek ve isteyerek uygulamayan sorumlular(şahsınız ve il valileri) hakkında sendikamız kapsamlı hukuki girişim yapmak zorunda kalacak, siz ise  on binlerce yönetici adayının husumetiyle yüz yüze kalacaksınız.


İşkolunun gündeminde olan ikinci sorun ise eğitim özrü mağdurlarının durumudur. Sendikamız, 2012 Yılı Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzu’nun eğitim özrünü dışlayan hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla Danıştay'a dava açmıştı. Danıştay 2. Dairesi, 2012/8650 E Sayılı Dosya üzerinden yaptığı incelemede yürütmeyi durdurma istemimizi karara bağlayarak, eğitim özrünü dışlayan kılavuz hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur. Hep ifade ettiğimiz gibi yüksek lisans ve doktora eğitimi kariyer ilkesini yaşama geçiren akademik basamaklardır. Danıştay, kamu görevlilerinin yüksek lisans ve doktora yapma girişimlerinin idare tarafından “Suistimal girişimi” olarak değerlendirilmesinin sakat bir bakış açısı olduğunu ortaya koymuştur.  2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 28/1 hükmü aynen; “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idare gecikmeksizin işlem tesis etmeye eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez” şeklindedir. Hüküm uyarınca sözkonusu yargı kararının, kararın Bakanlığınıza tebliğini takiben 30 gün içinde uygulanması kanuni zorunluluktur.  Sendikamızın açtığı dava sonrasında verilen Danıştay kararı şahsınız için müthiş bir fırsat yaratmıştır.  Bu fırsatın değerlendirilmesini umut ediyoruz. Bakanlık yeni dönemde, öğretmeni tercih etmediği bölgelerde zorla tutmak yerine, bu bölgeleri ekonomik ve mesleki teşvik yoluyla tercih edilebilir duruma getirmelidir. Aksi halde bu yara hiçbir şekilde kapanmayacaktır.


4+4+4 Eğitim Sistemi’nden kaynaklanan norm fazlalığı kaosu, il emri uygulamasının kaldırılmasından kaynaklanan sorunlar gibi acil çözüm gerektiren diğer hususlara ilgili ayrıntılı raporumuzu en kısa zamanda tarafınıza ulaştıracağız. Bu arada Bakanlığınızın yeni dönemde işkolu ile barışmak için yukarıda özetlenen iki güncel sorunu fırsata dönüştürmesini ve bu sorunları acilen kamu çalışanlarının beklentilerine uygun biçimde çözüme kavuşturmasını bekliyoruz.


Başarı dileklerimizle…” (Savaş Eskici)