YA ÖLSEYDİ

YA ÖLSEYDİ

YA ÖLSEYDİ

YA ÖLSEYDİ

YA ÖLSEYDİ
19 Ekim 2011 - 09:06

Kırklareli’ de evinin çatısından tepe üstü düşmesi sonucu yaralanan hasta, tomografi için gönderildiği Lüleburgaz Devlet Hastanesinde, Beyin Cerrahı mağduriyeti yaşadı. Yaşananlar, sağlık alanında yaşanan tezat ve ihmalleri ortaya koyması bakımından önemliydi.HABER MERKEZİKırklareli iline bağlı Kayalı Köyü’nde oturan Cemal Gökkaya isimli vatandaş geçtiğimiz Perşembe günü sabahı 8,30 sıralarında baca onarmak maksadıyla çıktığı evinin çatısından baş üzeri düşerek yaralandı. Yaşanan bu kaza sonrası Kırklareli Devlet Hastanesi aciline kaldırılan hastaya, ilk müdahale ortopedi servisi tarafından yapılarak kolları ve elleri alçıya alındı.  Ancak Kırklareli Devlet Hastanesi’ndeki Tomografi cihazının yaklaşık 5 gündür arızalı olmasından dolayı hasta Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne beyin temografisi çekilmek üzere sevk edildi. Hastaneler arasında git-gel trafiğiLüleburgaz Devlet Hastanesi’ne ambulansla getirilen hasta ilk önce B Blok 2 Numaralı Devlet Hastanesi acil servisine yönlendirildi.  Hastanın kaydı saat 11.40 sıralarında yapılarak Beyin Cerrahı Dr. Kaan Üngören’e haber verildi. Dr. Üngören, acil serviste görevli doktora, hastaya öğlen yemeğinden sonra bakacağını söyledi. Bu görüşmenin sonrasında Tomografi çekimi için A Blok 1 No’lu Devlet Hastanesine gidildi.  Saat 12.20 de temografiden çıkan hasta, Beyin cerrahı Dr. Kaan Üngören’i beklemeye başladı.  Olayın bundan sonraki kısmında yaşananları Hasta yakını Hacer Gökkaya şu şekilde anlattı:İnsan hayatına verilen önem, gözlerimizi yaşarttı!“Kayınpederim tomografiden çıktıktan sonra yaralanma olayını aile dostumuz olan başhekim Dr. Yusuf Erbilen’le paylaştık. Hastanın durumdan endişelendiğimizi belirttik. Kendileri sağ olsunlar hastamızla ilgilenerek durumu hakkında malumat edindiler. Başka bir doktor yakınımızla da karşılaşınca ikisi seferber olup en kısa sürede nasıl müdahale edebileceklerini görüştüler, sonuçlara baktılar,  ancak beyin cerrahının hastamızı görmesi gerektiğini belirttiler. Bizde elimiz kolumuz bağlı beyin cerrahını beklemeye başladık. Tabi bu arada saat 13.00 olmuştu. Hastamız sedyede beyin cerrahisi polikliniği önünde biz de onun yanında beklemeye başladık. Kayın pederim sürekli başının ağrıdığını söylüyordu. Arada kusma olayları da yaşanınca bizim endişemiz iyice artmaya başladı. Saat 13.27’de Dr. Kaan Üngören polikliniğe geldi. Eşim içeriye girdi ardından poliklinikten yüksek sesler gelmeye başladığını duyunca bende içeriye girdim. Kimsenin böyle bir yetkisi yok!Doktor Kaan Üngören eşimi azarlayarak konuşuyordu.  Dr. Üngören: “Ne bu kardeşim hastaneyi ayağa kaldırıyorsunuz. Bir sizin mi hastanız var? Bir öğlen aramız var. Ben yemekten sonra geleceğimi söyledim acildeki doktora niye beni bir sürü kişiye aratıyorsunuz? Başhekime şikayet ediyorsunuz. Dr. Ramazan bey bile beni aradı” diyerek söylendi. Bizde olayın öyle olmadığını kendilerinin bizle ilgilendiğini ve şikayet diye bir hususun söz konusu olmadığını söyledik. Biz kendimizi savununca doktor bey iyice sinirlendi. Zaten hastaneye sinirli gelmişti. Benim odadan çıkmamı istedi sonra eşime odadan çıkın dedi. Hastamızın yüzüne dahi bakmadı. Elindeki tomografi sonuçlarına üstünkörü bakıp hiçbir şeyi yok hastanızı alın götürün dedi. Sonra bizim müşahede altına almayacak mısınız şeklindeki ısrarımıza sinirlenip eşimin üzerine yürüdü ve çıkın dışarı diye bağırdı. Görüntü kayıtları da elimde mevcut. Hasta Hakları yönetmeliğini okumamışlar mı?Hasta Hakları ve Sorumluluklarında İnsani değerlere saygı gösterilmesi, saygınlık görme ve rahatlık maddesinde “Saygı, itina ve ihtimam gösterilerek, güler yüzlü, nazik, şefkatli bir ortamda, her türlü hijyenik şartlar sağlanmış gürültülü ve rahatsız edici bütün etkenler giderilmiş bir sağlık hizmeti almaya hakkı vardır.” Şeklindeki mevcut olan hakkımız ihlal edilmiştir. Hem de bir doktor tarafından!Doktorun tavrından dolayı Kırklareli’ye geriye gönderildik!Ki bunun devamında ise tam bir sefalet durumu yaşadık. Hastamızın yüzüne dahi bakılmadan Kırklareli’ye gönderildik. Burada sonuçları inceleyen beyin cerrahı doktorlar müşahedenin devam etmesi ve tekrar tomografi çekilmesi gerektiği için bizi tekrar Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne gönderdiler. Ve tedavimiz Lüleburgaz’da Dr. Kaan Üngören’in müşahedesinde devam etti. Kırklareli’deki uzman doktorların müşahede gerektiği gerekçesi ile tekrar Lüleburgaz’a gönderdiği hastamız yollarda sefil oldu.Kutuplaşmalar mı var?!Hastamız iki arada koşuşturmaca yaşanırken kaybedilseydi, bunun yasal ve vicdani sorumluluğu kime ait olacaktı?! Hekimin keyfi bir tutumu muydu? Yok sa; sırf bizi tanıdıkları için yardımcı olmaya çalışan yönetici ve hekimlere karşı duyulan bir kutuplaşma veya kişisel tutumun bize yansıması mıydı?  Sağlık Bakanımız her gün hasta hakları diye televizyonlardan haykırırken bize bu durumu yaşatan hekimin insanlık adına vicdanı hiç sızlamadı mı? Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet edin” sözü aklıma geldi ama maalesef içim acıdı yaşadıklarımızı tekrar düşününce. Ben bundan sonrasını Sağlık İl Müdürlüğüne, Kırklareli Valililiğine ve Sağlık Bakanlığımıza havale ediyorum.”