“Ucubeyi bırak Şap’a bak!”

“Ucubeyi bırak Şap’a bak!”

“Ucubeyi bırak Şap’a bak!”

“Ucubeyi bırak Şap’a bak!”

“Ucubeyi bırak Şap’a bak!”
21 Ocak 2011 - 09:57

Saadet Partisi (SP) Kırklareli İl Başkanı Murat Hızır, Hastalıklardan Ari Bölge olan Trakya Bölgesi’nde son zamanlarda Şap Hastalığı’nın tekrardan görülmeye başladığını belirterek şunları kaydetti:


HABER MERKEZİ

“Gündemimizde işsizlik, yoksulluk, borçlar, tarım, hayvancılık ve ormancılık olması gerekirken, bir Ucube tartışmasıdır gidiyor. Sayın Başbakan’ın başlattığı bu tartışmaya Sayın Ana Muhalefet lideri de kapılıyor.
İktidarın icraatları Maalesef ortada, ama muhalefetin de yapıcı önerilerini özlemle bekliyoruz.
Beyler; Trakya yöresi Hayvancılık açısından hastalıktan ari bölgeydi. Şimdi, ŞAP tehlikesiyle yüz yüzeyiz.
Hoş; son birkaç yıldır Türkiye de Hayvan kalmadı diye ARİ olmuştu ya! Bir zamanlar bir Milli Eğitim Bakanı okullar olmasa Milli Eğitimi ne güzel idare ederim demiş. Aynı şey; hayvan yok ki hastalık olsun.
Ancak; bu sene hayvancılık için yapılan yatırımlar ciddi boyutlara ulaştı. Pek çok büyük işletmenin yanında küçük aile tipi işletmeler oluştu. Şimdi bu işletmeler toptan tehdit altında!
Yaptığımız araştırmalara göre bu hastalık Bulgaristan üzerinden Ülkemize girmiş durumda. Bulgar devleti AB fonlarından faydalanarak bu hastalığı atlatmaya çalışıyor. Peki, Türk çiftçisinin, hayvancısının arkasından kim ağlayacak? Bulgaristan hastalığın ilerlemesini önlemek için, sınırın 145 Km’lik bölümünü tel örgüyle çevirip, gerek yaban gerek diğer hayvan türlerinin geçişini engellemek için AB’den yardım istemiş durumda.
Yetkililerin canla başla çalıştıklarını, karantina bölgeleri oluşturduklarını gözlemliyorum. 1 ay boyunca hayvanların dışarı çıkışları bazı bölgelerde yasaklanmış durumda. Bunun için kapalı besi yapılması gerekiyor. Buda maliyetlerin artması demek. Oluşacak bu zararda yetiştiriciye zor günler yaşatır. Hastalığın yayılmasını önlemek için kapalı besi şarttır. Ancak yetiştiricimizin artan maliyet karşısında desteklenmesi de şarttır. Fakat çok süratli ve duyarlı davranılması gerek. Çünkü bu yatırımların hepsi öz sermayeyle değil, Borçla yapıldı. Eğer risk atlatılamaz, tehlike savuşturulamazsa korkarım ki aile tipi işletmeleri de büyük yatırımcıları da acı bir son bekliyor.
Önlem işte bu gün alınmalı. Zaten canlı hayvan, et, süt sıkıntısı çekerken, bir de yeni yatırımların borçları sektörü geri dönülmez bir çöküşe sürükler. Bundan yalnız yetiştiriciler değil, mandıracılar, kasaplar, ürün satış reyonları ve en önemlisi Halk sağlığı etkilenir.
Dışarıdan ithal etmekle olmaz, yerli hayvancılığın geliştirilip desteklenmesi gerekir. Efendim devlet her şeye destek veremez diyebilirsiniz. Devlet böyle önemli konularda desteğini esirgerse, bu günkü gibi ithale paramız gider. Başka ülkenin hayvan yetiştiricisi zenginleşir, benim yetiştiricim fakirleşir.
Ne olurdu yurt dışına canlı hayvan ve et ithalatına giden para destek olarak yurt içinde kalsaydı?  
Türkiye ithalat cenneti oldu. Sıcak para geçici refah sağlıyor. Bu ne demek hayal içinde yaşıyoruz demek. Yarın
Yunanistan gibi İzlanda gibi olmayacağımız ne malum 10 sene evvel onlarda aynı bu yolu takip ederek sıcak parayla geçici refah temin etmişler, yatırım yapmayıp hazır yemeye alışmışlardı.
Onların arkasında AB abileri var bir şekilde birbirlerini kolluyorlar. Bakınız Bulgaristan’a bile hemen Şap hastalığını durdurmak zararları karşılamak için hemen fonlardan kaynak ayırdılar. Bizim arkamızda kim var?” (s)