Mehmet Akif Ersoy “Ortadoğu’nun Gerçekleri”ni Kırklareli’de dile getirdi

Mehmet Akif Ersoy “Ortadoğu’nun Gerçekleri”ni Kırklareli’de dile getirdi

Mehmet Akif Ersoy “Ortadoğu’nun Gerçekleri”ni Kırklareli’de dile getirdi

Mehmet Akif Ersoy “Ortadoğu’nun Gerçekleri”ni Kırklareli’de dile getirdi

Mehmet Akif Ersoy “Ortadoğu’nun Gerçekleri”ni Kırklareli’de dile getirdi
19 Aralık 2014 - 09:21


TRT Ortadoğu Muhabiri Mehmet Akif Ersoy, Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırma Uygulama Merkezi tarafından 18 Aralık 2014 Perşembe günü saat 14.00’da Kırklareli Üniversitesi Rektörlük Kültür Merkezi’nde  “Ortadoğu’dan Notlar” başlıklı bir konferans verdi. 





HABER MERKEZİ


TRT Ortadoğu Muhabiri Mehmet Akif Ersoy, Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırma Uygulama Merkezi tarafından 18 Aralık 2014 Perşembe günü saat 14.00’da Kırklareli Üniversitesi Rektörlük Kültür Merkezi’nde  “Ortadoğu’dan Notlar” başlıklı bir konferans verdi. 


TRT Ortadoğu Muhabiri Ersoy öğrencilere Yurt dışı görevlerinde karşı karşıya kaldığı anılarını anlattı. Savaş Muhabirliğinin kolay bir şey olmadığını ve Yurt dışında savaş bölgelerinde ne gibi zorluklar yaşadığını öğrencilere aktardı. Arap Baharı sürecinde Libya, Mısır, Suriye ve Bahreyn gibi ülkelerde meydana gelen halk hareketlerine değinen Ersoy, bu olaylara Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin pragmatist yaklaştığını ifade etti. Ersoy, “Örneğin Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi için halka her türlü desteği veren Körfez ülkeleri, Bahreyn söz konusu olduğunda rejimden yana bir tutum sergilemişlerdir” diye konuşan Ersoy yaptığı konuşmada şunları kaydetti;


“Yurt dışı görevlerine Etiyopya'da 2009 yılında başladım. Daha sonra Tahran Temsilcisi olarak atandım ama İran vize vermediği için ülkeye giremedim. Arap Baharı başladığında Libya'ya gittim. İç savaşı takip ettim. Oradan Yemen'e geçtim. Yemen'deki dönüşüm sürecini takip ettim. Ardından Irak, Suriye'de sıkıntılar artınca Şam'a gittim. Üç buçuk ay sonra oradaki yayınlar ve sıkıntılar nedeniyle sınır dışı edildim. Döndükten 2 ay sonra da Kahire'ye gittim. Kahire görece daha sakindi. Mursi'nin bir senesini takip ettim ardından da darbe süreci başladı. Arkadaşlarımın benle ilgili genel kanaati gittiğim her yeri karıştırdığım yönünde. Karışması muhtemel yerlerde görev yaptım olayın benle ilgisi yok.


Kimse sizi zorla savaş bölgesine göndermez. Hatta Kahire'de görev yaparken Halep'e gittim. 20 gün kaldım. Suriye'ye özellikle gitmemiz lazım demiştim o zaman. Birkaç kez de güvenlik endişesiyle bu talep amirlerim tarafından reddedildi. Bir kere öyle bölgelere gitmek istemeyeni asla yollamazlar. İkincisi siz talep ettiğinizde bir kez daha düşün derler. Bölgede ciddi dönüşümler oluyor. Çalkantılı bir süreç yaşanıyor. İçinde olmadığınız zaman sadece başkalarının size vermek istediği kadarını alıyorsunuz. Herkesin bir hedefi ve ajandası var. O ajanda doğrultusunda bu işi yapıyor. Yabancı ajanslar ve gazeteciler farkında olarak ya da olmayarak sizi o hikâyenin içerisine sokmaya çalışıyorlar. Ben bunlarla çok karşılaştım.


Mesela Libya'ya gittikten sonra televizyon izlemeyi bıraktım. Televizyonda izlediklerimin hiçbirisinin Libya'da olmadığının, çok başka olduğunu gördüm. Mısır özelinde de öyle. Mısır medyasından ülkeye dair bir şey öğrenmeniz mümkün değil. Ciddi bir karartma var. Ben buralara gitmeseydim, bunlara tanık olmasaydım, oturduğum yerden ajanstan aldığım haberlere itimat edecektim. Ve bu haberleri kendi hikâyelerimizmiş gibi halkımıza aktaracaktım. Halk da size itimat ediyor. Bu sorumluluk büyük. O yüzden içeride kalmayı hiç istemedim. Bakın bu dönemde Anadolu Ajansı ve TRT bölgede ciddi çaba sarf ediyorlar ve bu dönemlerde ses oldular. AA, Mısır'daki geniş muhabir ağıyla hemen hemen her yere ulaştı. Haberdar oldukça üzüldük, o gerçekler bizi yıprattı. Ama neticede bunlar çok önemli şeylerdi” dedi. (Berkay Çamlı)