KTSO’nun kahvaltılı Toplantısı’na Mardin’den gelecekler damgasını vurdu

KTSO’nun kahvaltılı Toplantısı’na Mardin’den gelecekler damgasını vurdu

KTSO’nun kahvaltılı Toplantısı’na Mardin’den gelecekler damgasını vurdu

KTSO’nun kahvaltılı Toplantısı’na Mardin’den gelecekler damgasını vurdu

KTSO’nun kahvaltılı Toplantısı’na Mardin’den gelecekler damgasını vurdu
03 Kasım 2009 - 09:48

* KTSO tarafından Pazar günü düzenlenen kahvaltılı toplantıda Kırklareli Ticaret Borsası Başkanı Turhan Altıntel tarafından gündeme getirilen Kırklareli’ne Mardinlilerin getirilmesi konusuna AK Parti Kırklareli İl Başkanı Yurdaer Ulus ve AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam açıklama getirdi.


HABER MERKEZİ
Kırklareli Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ertuğrul Ziya Çetintaş tarafından 01 Kasım 2009 Pazar günü Kırklareli’nin sorunlarının görüşülerek fikir alışverişinde bulunulması için; AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, AK Parti İl Başkanı Yurdaer Ulus, Başkan Yardımcısı Erhan Buzol, Yürütme Kurulu Üyeleri, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Hamit Orakçı, Kırklareli Borsası Başkanı Turhan Altıntel, Kırklareli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ali Fuat Şeker, Kırklareli Lokantacılar Esnaf Odası Başkanı Cengiz Kurtişoğlu, Kırklareli Ziraat Odası Başkanı Necmi Koyuncu,  Kırklareli Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koopratifi Başkan Vekili Rahmi Sağlık, Kırklareli Terziler Odası Başkanı Ahmet Çağlar, Kırklareli Kahveciler Esnaf Odası Başkanı Şaban Doğan, İşadamları katılımı ile kahvaltılı toplantı düzenlendi.
Düzenlenen toplantıya  katılan AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve AK Parti Kırklareli İl Başkanı Yurdaer Ulus, Kırklareli Ticaret Borsası Başkanı Turhan Altıntel tarafından  kendilerine yöneltilen Mardinlilerin ilimize getirtilmesi konusu ile ilgili soruyu cevapladılar.
Konuyla ilgili olarak AK Parti Kırklareli İl Başkanı Yurdaer Ulus, Kırklareli Vali Cengiz Aydoğdu’nun gerekli açıklamaları yapacağını belirterek şunları kaydetti:
“Bu konuyla ilgili nasip olursa Sayın Valimiz bir açıklama yapacak. Resmi ağızdan yapılacak o açıklamayı beklememizde fayda var. Çünkü son rakamlar Sayın Valimizde bulunuyor. Yani kaç kişi gelecek, nasıl olacak, nasıl bitecek diye ancak kendisiyle yaptığımız istişarelerle Sayın Vekilimiz Ahmet Gökhan Sarıçam ile yaptığımız görüşmelerde bunların sayısının seksen civarında olduğunu öğrendim. Bunların hepside kadın ve çocuklardan oluşuyor, içlerinde hiç erkek yok. Ancak bu bilgileri netleştiren konuşmayı Sayın Valimiz yapacak.
Misafirlerimizin, burada kalacakları süre içinde en iyi bir şekilde ağırlanabilmesi için emniyetlerinden emin olunduktan sonra buraya getirileceklerdir. Misafirlere her zaman her yerimiz açıktır. Misafirimiz başımızın tacıdır. Ancak herkesin kendi vatanını ve yaşadığı yeri özleyeceğini tahmin ediyoruz. Bu süre içerisinde misafirperverlikle ilgili biz gereğini yapalım. Bu süreci tamamladıktan sonra meseleyi sıkıntısız halledeceğimizi düşünüyorum.”
Ayrı konuyla ilgili olarak değerlendirmede bulunan AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam Türk Devleti olarak vatandaşlarına sahip çıkmanın asli görevleri olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Mardin’in Bilge Köyü’nde bir köy halkının diğer bir köy halkı ile aralarındaki sorunu, değişik yerlere çekenler ve yorumlayanların olması doğaldır. Bununla beraber neticede önümüzde olan bir vaka, ciddi bir katliam olayı bulunmaktadır. Bu katliama sebep olanlar, bu katliamı yapanlar şuanda bildiğiniz üzere tutuklandılar. Yargı süreci devam ediyor, suçları sabit gibi gözüküyor yine yargının işine müdahil olmayalım, neticede bunlar tutuklu. Bildiğiniz gibi bir kan davası kültürü var o bölgede, bu kan davası kültürünün yansımalarından bu katliamı yapanların şuanda aileleri sahipsiz kaldı. Çünkü aile reisleri bu işin içine girmişler ve tutuklanmışlar. Bunların eşleri ve çocukları yanılmıyorsam en son duyduğumda seksen kişilik kadın ve çocuklardan bir grup oluşuyor.  İçlerinde erkek bulunmuyor. Bunları devletimiz tabii ki koruma altına aldı. Fakat o bölgede ve yakın bölgelerde korumak zor olduğu için bunları daha batıdaki illerden birinde koruyalım şeklinde özellikle Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın bünyesinde bir fikir gelişti.
İçişleri Bakanlığımızın da istişareleri neticesinde, bunların Kırklareli’nde bir yerde ikamet edilmesi noktasında bir karara varıldı. Bununla ilgili yapılan araştırmalarda, onları buraya yönelten sebeplerin başında bu bölgede, o bölge insanlarının yaşamaması nerdeyse hiç denecek kadar az yaşaması ve bölgenin genel huzur ortamı içinde, bunlara olacak herhangi bir girişimin veya saldırının çok rahatlıkla önlenici olarak fark edilip gerekli tedbirlerin alınabilmesinin, daha mümkün olduğundan hareket edilerek bu karar alındı.
Tabi bu karar alanlar bir Bakan veya üst seviyedeki insanlardan ziyade teknik olarak böyle bir olay yaşandığında bu konuda nasıl en sağlıklı koruma yapılabilir konusunda tecrübesi olan, bilgisi olan, deneyimi olan uzman kişiler bu kararı aldılar ve bunlar Edirne, Kırklareli, Tekirdağ içinde değişik yerlerde araştırmalar yapıldı. Kırklareli içinde yapılan araştırmalarda Alpulu ile Kofçaz’da değerlendirildi. Neticede bunların kent dışında tutulmasında güvenlik açısından problemli görüldü ve bunların devlet korumasında ve iaşeleri ve bakımları da devlet tarından yapılmak üzere Kırklareli merkezde bir bölgede konuşlandırılması noktasında bir karar alındı. Bu karar çerçevesinde de hazırlıklara başlandı. Şuanda Valiliğimiz bu hazırlıkları yürütüyor. Bu konuyla ilgili her türlü tedbir alınıyor.
Bunlar bir defa öncelikle şunu söylemek istiyorum. Burada devletin misafirhanesinde misafir olarak kalacaklar. Sosyal hayatın içinde olmayacaklar. Bunlarla ilgili önleyici bir takım tedbirler güvenlik güçleri tarafından alınıyor. Bunlarda zaten herhangi bir dışarıdan bunlara saldırı veya müdahale olduğunda engelleyici tarzdaki tedbirler. Bunlarda en yüksek güvenlik yani olay olduktan sonra ne yapalımı veya nasıl bunları yakalayımı değil bu olayın olmaması için daha çok dış güvenlik çapındaki tedbirler oluyor. Yani bu tedbirler daha Kırklareli’ne giriş çıkışta gelen kişilere zarar verme niyetinde olacak insanların tespitinden başlamak durumunda. Tabi böyle bir konu bir defa siyasetin dışında devletin normal vatandaşını korumasıyla ilgili yaptığı rutin devlet işlerinden biri olarak gelişiyor. Bunu devlet yapar, bugüne kadarda değişik olaylarla ilgili yapmış. Buna alternatif çözüm yollarının o insanları başka yerlerde isyan etmeden acaba  nasıl korunabilir veya o insanlar arasındaki bu husumetin ortadan kaldırılıp, onlarında kendi topraklarında yıllarca, yüzyıllarca yaşadığı yerlerden, akrabalarından, eşlerinden, dostlarından koparılmadan nasıl hayatlarını böyle bir olaydan sonra devam ettirebilecekleri noktasında da değişik sosyolojik kültürel bir takım çalışmalar yapılıyor. Ama hepiniz izliyorsunuz çok şükür bizim bölgemizde olmayan ama özellikle doğu ve güney doğuda yoğun olarak yaşanan bu kan davası ve intikam alma tarzındaki yaklaşımlar artık oranın yerleşik bir kültür parçası haline gelmiş. Bunları bir anda yok etmek mümkün değil. Onun için böyle bir tedbir düşünülmüş, bu tedbir çerçevesinde bunların burada ikameti devlet tarafından dediğim gibi koruma ve kollama amaçlı düzenlemelerdir. Yani bunlar buraya iskân falan edilmiyorlar. Öncelikle onun altını çizmek isterim. Bildiğiniz gibi iskân edilmeleri durumunda onlara kendi bıraktıkları topraklar oranında toprak verilmesi işledikleri kadar iş verilmesi gibi iskana zorlayan kurumların bir yükümlülüğü oluşur. Böyle bir şey söz konusu değil. Bu geçici olarak iki tarafın arası bulunana kadar, iki tarafın içindeki duygular hafifletilip, husumet ortadan kaldırılıp, birbirlerine zarar vermeleri giderilene kadar, buradaki bir misafir etme sürecidir. Bu üç ayda sürebilir, altı ayda sürebilir, bir senede sürebilir. Ama dediğim gibi öncelikle benim Sayın Başbakanla ve ilgili Bakanımızla yaptığım görüşmelerde defalarca ifade ettiğimiz onlarında zaten bu konu üzerinde yoğunlukla çalıştığı konuşup bu insanların arasındaki husumetin kaldırılıp insanların kendi bölgesinde geçmiş olayın devamı şeklinde birbirlerine zarar verme duygusu taşımadan yaşayabilmelerinin oluşturulması. Esas önemli olan bu, bunu yapamadıktan sonra almışsınız Kırklareli’ne getirmişsiniz, Konya’ya götürmüşsünüz, İzmir’e götürmüşsünüz, İstanbul’a götürmüşsünüz nereye götürürseniz götürün neticede burada bu olayın hiçbir yerinde bulunmayan bir anlamda masum seksen tane kadın ve çocuk var. Zaten bu işin fiili olan bu yanlış davranışın içinde bulunan insanlar devlet tarafından gerekli işlemler yapılmış haklarında takibat yapılıyor tutuklanmış cezalarını görecekler. Ama biz arkada kalan masunlarında bu işten etkilenmemesi noktasında kültürel milli dini değerlerimize uygun davranmak zorundayız, masumları korumak zorundayız, yani bu noktada da biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ta Türk Milleti olarak ta gerekli hassasiyeti göstermek zorundayız.” (s)