Istranca’da 200 çeşit mermer deseni

Istranca’da 200 çeşit mermer deseni

Istranca’da 200 çeşit mermer deseni

Istranca’da 200 çeşit mermer deseni

 Istranca’da 200 çeşit mermer deseni
12 Ocak 2011 - 09:57

Kırklareli’nin tanınmış simalarından olan Üstündağ Mermer’in sahibi
Teoman Üstündağ Kırklareli’de faaliyetini sürdürmekte olan mermercilerin
sıkıntılarını anlattı.


HABER MERKEZİ

Kırklareli’deki mermer sektörü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Teoman Üstündağ şunları kaydetti;
“Yerli sanayici enflasyon nedeni ile sermaye birikimi yapamadı”
Mermer sektörü büyük bir hızla gelişecek. Kırklareli’de bol miktarda hammadde olarak kullanılabilecek, dünya piyasasında tanınmamış Kırklareli’ne özel yerli taşlarımız bulunuyor. Istranca ormanlarında 200 çeşit desen verebilecek mermer taşımız bulunuyor. Yine 200’e yakın desen verebilecek granit taşımız mevcuttur. Ama yerli sanayicimizi kalkındıramıyoruz. Yerli sanayici bugüne kadar enflasyon nedeni ile yeşerecek bir zemin bulamadı. Bu sermaye gerektiren bir iş, yerli sanayici enflasyon nedeni ile bu sermaye birikimini yapamadı. Biz mermerciler yeni yeni sermaye yapmaya başladık. 10 yıldır işlerimiz her yıl katlayarak artıyor. Eski yıllarda aldığımız yaraları bu artışlar ile kapatabildik. Eski yıllarda bir enflasyon yüzünden vergimizi, SSK primimizi ödeyemedik. Ama hiçbir müşterimizin işini yarım bırakmadık. Zaten önemli olanda bu, yani dışardan gelenler kapatıp bulunduğu yeri terk etti. Bizim böyle bir şansımız olmadı, hep direndik, yerel iktidarlardan bugüne kadar hiç destek görmedik. Hep köstek görüp hep engellendik.
“Bana göre Kırklareli; “Batı’daki Doğu””
Kırklareli’de de mermercilik sektörü gelişecek, mevcut hammaddemiz ışığında nasıl bir Muğla’da, Afyon’da, Bilecik’te mermercilik sektörü geliştiyse gelecek 30 yılda Kırklareli’de de mermercilik sektör gelişecek. Bununla birlikte çok sayıda mermer ve taş fabrikası Kırklareli’ne kurulacak.
Geçmişte Süleyman Demirel’in iktidar yıllarında Ege Bölgesindeki taş sektörü büyük teşvik ve destekler aldı. Ortada haksız bir durum var. Onlar dev gibi büyürken bizim bölgemize bu tür yatırımların, kredilerin ve teşviklerin hiç biri gelmedi. Doğu ile batı arasında bir uçurum var diyorlar. Bana göre Kırklareli; “Batı’daki Doğu” İlimiz Yörükbayır Köyü’ne 12 yıl önce yol yapıldı. Doğudaki insan bağırıyor halen; “Bana yol, yapılmadı, o yapılmadı, bu yapılmadı.” Diye, biz aynı sıkıntıyı bölgemizde de yaşadık. Ama bizim insanımız doğudakiler gibi bağırmadı. Bu bir kader değildir. Bizim yerel siyasetçilerimizin beceriksizliğinden kaynaklanan bir durumdur.
“Ben kültürlü ve aydın bir insanım, Kırklareli’ni de çok seviyorum”
Bu çarpık sanayileşmeyi çarpık kentleşmeyi biz yapmadık, biz teşvik etmedik. Bunu bugüne kadar gelen iktidarlar, yerel ve genel parlamentolar, ona, buna göz yumarak işi bu hale getirdiler. Bu dükkanı ben buraya kurduğumda şehrin dışındaydım. Babam ile bu konuda tartıştık. Babam bana; “bulamadın mı başka yer?” demişti. Şimdi kaldım şehrin orta yerinde, ben kültürlü ve aydın bir insanım, Kırklareli’ni de çok seviyorum. Artık görüntü ve ses kirliliği yaptığımızın bilincindeyim. Etrafım çok sayıda konutla doldu. Şehirden 5 km dışarıda sektörümüzün büyümesine zemin hazırlayacak, mermercileri bir araya toplanmasını, onların talepleri karşısında metre kare bazında bir arazi tahsis edilmesini, buna ödenek kolaylığı getirilmesini üretici bir vatandaş olarak talep ediyorum.
“Piyasa fiyatlarında bana organize sanayide yer versinler, bizde gidelim oraya”
Beni organize sanayiye yönlendirilmesi demek, benim sermayemin yok edilmesi demektir. Şuanda fiyatlar orda çok yüksek, piyasa fiyatlarında bana organize sanayide yer versinler, bizde gidelim oraya, bizim anadan, babadan kalan milyarlarımız yok. Kırklareli’de beni herkes tanıyor, ben emeğimle para kazandım. Benim boyutumdaki insanların hepsi emeği ile çalışan adamlar, hepsinin sermayeleri ve yapıları belli, organize büyük patronlar için, bugüne kadar büyük teşvikler almış, büyük krediler kullanmış insanlar ile aynı yere konmamız söz konusu bile edilemez.
“Derelerimize kirletilmiş malzemeyi akıtırken nerdeydiler.”
Tabiî ki çevre, doğal su kaynakları ve doğamız korunmalı, bunun bir orta dengesi bulunmalı, bu konuda bilimsel bir şekilde hareket edilmeli, siyasi hareket edilmemeli, “mermerciler artık burada yapılaşacak, mermer fabrikaları burada olacak. İşte, ağır sanayiciler burada olarak.” denmeli, çevre, havza, tarım, toprak diyen insanlar, Asilbeyli köyünün etrafında kurulan boya fabrikalarının yer altı sularımıza kirletilmiş malzemeyi, derelerimize kirletilmiş malzemeyi akıtırken nerdeydiler. O adamlar yerin 200 metre altına kirlettiği suyu bastı. Suyu yeraltından temiz aldı ve kirletilmiş olarak tekrar suyu yeraltına bastı. Değirmencik Köyü’nden aşağı ilaçlı pis, kimyasal suyunu derelere boşalttı. Onlara hiç bir şey diyen olmadı, şimdi ise mermercilere; “sen çevreyi kirletiyorsun” deniyor. Kim kaplayacak basamakları, kim yapacak mutfak tezgahlarını, mezar taşlarını kim yapacak. Birileri bunlar yapmak zorunda, bunları da ithal edelim o zaman, çok kolay, ithalata başladık zaten, Hindistan’dan getiriyoruz. Kendi malımız varken ithalat yapıyoruz. Aferin bize, para kazanmak her şey değildir, üretim yapmak, istihdam oluşturmak, önemli olan bunlardır. (cs)