İnsanlara teşekkür etmeyen (6)

İnsanlara teşekkür etmeyen (6)

İnsanlara teşekkür etmeyen (6)

İnsanlara teşekkür etmeyen (6)

İnsanlara teşekkür etmeyen (6)
09 Temmuz 2011 - 09:22


GÜL BAHÇESİ


Bayram Bıyıklı 





Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: 


(Kanaat eden, en çok şükredenlerden sayılır.) [İbni Mace]





(Kıyamette “Şükredenler gelsin!” diye seslenilir. Onlar bir bayrak altında Cennete girer. Bunlar, darlık ve genişlikte, her hâlükârda Allah-ü Teâlâ’ya şükredenlerdir.) [İ.Gazali]





(Bir nimet için, Elhamdülillah diyen, daha iyisine kavuşur.) [T.Gafilin]





(Yiyip içtikten sonra Elhamdülillah diyen Cennete girer.) [Hakim]





(Bir nimet için Elhamdülillah diyen, nimetin şükrünü eda etmiş olur.) [Beyheki]





(İnsanlara teşekkür etmeyen kimse, Allah’ü Teâlâ’ya şükretmez. Aza şükretmeyen de, çoğa şükretmez. Allah-ü Teâlâ’nın nimetini söylemek şükürdür, hiç bahsetmemek ise nankörlüktür.) [Beyheki]





(Nimete şükür, o nimetin gitmesine karşı emandır.) [Deylemi]





(Nimete kavuşunca şükreden, belaya uğrayınca sabreden, haksızlık yapınca af dileyen, zulme uğrayınca bağışlayan, emniyet ve hidayettedir.) [Taberani]





(İyiliği anmak şükür, iyiliği gizlemek nankörlüktür.) [Ebu Davud]





(Bir kimse, kavuştuğu nimeti her hatırlayışta, Allah'a şükrederse, Allah-ü Teâlâ da, onun her şükrüne karşı yeniden sevap verir. Kim de başına gelen musibeti her hatırlayışta, "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" derse, Allah-ü Teâlâ da her seferinde onun sevabını artırır.) [Tirmizi]





Mümin kabirde doğru cevap verince, hemen o anda kabrin sağ tarafından ay yüzlü bir kişi çıka gelir. (Ben senin, dünyada, sabrından ve şükründen yaratıldım. Kıyamete kadar, sana yoldaş olurum) der. Ne mutlu sabredip şükredenlere...


Hâline şükret, haset etme


Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmek kazanınca, Allah-ü Teâlâ’ya şükreder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyarlarına daha birkaç milyar ekleyemediği için üzüntü içindedir. Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez. Yani onun boyunu posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen fenalıklara sevinir.





İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan, Allah-ü Teâlâ’nın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olur. İyi kalpli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allah-ü Teâlâ’nın himayesinde demektir.