Endişe pompalayarak ayakta duranlar

Endişe pompalayarak ayakta duranlar

Endişe pompalayarak ayakta duranlar

Endişe pompalayarak ayakta duranlar

Endişe pompalayarak ayakta duranlar
26 Şubat 2010 - 09:13


 


Son günlerde ülkemiz önemli bir süreç geçiriyor. Değişime direnenler çırpınıyor.
Yılların müzminleşmiş tabuları yıkıldıkça eski alışkanlıklarıyla siyaset yürüten anlayışın çöküşü hızlanıyor.
Vesayet rejiminin ayrıcalıklarıyla ayakta duranlar, bu avantajlarının ellerinden gideceği korkusuyla endişe üretip, medya yoluyla pompalıyorlar.
Çare üretmeden ve sadece karalamayla yıllarını geçiren siyasi zihniyet iktidar da istemediği için hiç olmazsa bulunduğu konumu korusun diye sürekli korku ve endişe pompalayan siyasetini bütün örgütleriyle topluma dalga yayıyor.
Ömrünü insanlara tepeden bakarak geçirenlerin oluşturduğu bu müzmin siyasetin yöneticileri, siyaset üretmeden işin kolayını endişe ve korku üreterek bulmuşlar.
Yıllardır hep aynı endişeleri pompalıyorlar, ancak şimdiye kadar halkı korkuttukları hiçbir endişenin de gerçekleştiğini de pek görmedik.
Bu endişe pompalayan siyasetin yöneticileri, tepeden aşağı bütün kendi belirledikleri örgütleriyle ezberlenmiş korkutmalarla, sığındıkları kurumların arkasından çıkıp halka inebiliyorlar mı?
Halkımızın sıcak nefesini hissediyorlar mı?
Nasırlı elleri sıkıyorlar mı?
Paçası çamurlularla muhatap oluyorlar mı?
Eeeee bunlar seçkin insanlar. Garibanlarla muhatap olurlarsa prestijleri sarsılır.
Hem halka hem mesafe koyacaksınız, hem de size oy vermediği zaman aşağılayacaksınız, sonra da aynı halka giderek biz halkçıyız bize oy verin diyeceksiniz.
Bu değişmez tavırlarıyla ve bu takıntılı siyasetleriyle bu genel yöneticiler devam ederlerse önümüzdeki seçimlerde de kaybedecekler. Hiç şüpheniz olmasın.
Endişe pompalayarak sadece size benzeyenleri kenetlersiniz. Bu ülkede sizin dışınızda % 80 vatandaşlar da yaşıyor, bunu unutmayın sakın.
Kendinizi bu ülkenin sahibi sananlar ve rejimin bekçisi görenlerin, değişmeye dönüşmeye hiç niyetleri yok.
Partilerinin genel yönetimini ele geçiren bu zihniyet, sosyal demokrat insanları örgütlerden silerek kendine benzeyenleri yanına alıyor. Farklı sesleri ihraç ediyor. Partinin yanlış tutumlarını dillendirenlerin üyelikleri siliniyor.
Zalimle uğraşan mazlumlar hep dışlanıyor.
Bu eski lider ve ekibi ile onun uzantıları çekilip gitmeden hiçbir şey değişmeyecek ve asla seçim kazanamayacak.
Kaybediyorlar ders çıkarmıyorlar suçu kendilerinde aramak yerine oy vermeyen halkımızı aşağılayarak suçluyorlar.
Bu kafa değişmedi, hiç değişmeyecek.
Değişim sözünden nefret edenler, demokrasiyi kendilerini iktidardan uzaklaştıran sistem olarak görenler, halkı da oy vermesini bilmeyen cahil bir kitle görenler ve son günlerde “yeter ki bunlar gitsin de darbeye de razıyız” diye yakaranlara parti diyebilir misiniz? Demokrat diyebilir misiniz? Peki, sosyal demokrat diyebilir misiniz? Hayır denilemez. Solcu ise hiç denilemez.
Öte yandan bir de darbe olacak endişeleriyle siyaset yapanlara ne demeli?
Darbe planlarıyla sabahtan akşama kadar geçen günlerimiz toplumu gererek, endişelendirenler, yedi yıldır iktidardaki başarısızlıklarını örtmek adına gündem değiştirmekle meşgul oluyorlar. Diğerleri de onların dümen girerek suyunda ülkenin gerçek sıkıntılarını gözden kaçırıyorlar.
Neticede her iki siyaset te endişe üzerinden korku üzerinden siyaset yaparak halkımızın gerçek sıkıntılarını gözlerden kaçırıyorlar.
Filler tepişir, otlar ezilirmiş.
Sonuçta kaybeden ezilen halkımız oluyor.