Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi

Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi

Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi

Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi

Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi
01 Temmuz 2010 - 09:14


 


İnsanda iki beyin vardır. Düşünen beyin, hisseden beyin…
 İnsanın beyninin kuru gerçekleri kaydeden bölümü hipokampustur. Duygusal çeşniyi kaydeden bellekte amigdal isimli hücreler topluluğudur.
Korku, öfke, heyecan, depresyon, sevinç, kıskançlık, şüphecilik beyinde genel olarak amigdal bölgesinin yönetimindedir. Yüz ifademizi de, yine bu bölge belirler.
 Beynin amigdal bölgesi çıkarıldığında “duygusal körlük” oluşur.
Duyguları hissedebilmek ve görebilmek bizim insanlarla diyalogumuz konusunda da önem taşır.
“Duygusal körlük” olduğunda ne olur? Sorusuna cevap verelim; insan çok iyi konuşabildiği halde, yakınlarına karşı sevgi, nefret, acıma hissetmez. Beyne bir uyarı geldiğinde bilgileri beyin kabuğuna gönderirken, bazı bilgileri doğrudan amigdala gönderir. Bu geçmişte yaşadığı bazı duygusal şartlanmalarla ilgilidir. Ve korkularla ilgilidir.
Çocukluk dönemlerinde korkutularak yetiştirilmiş insanların, beyinlerinde refleksler oluşmaktadır. Sormadan, düşünmeden duygusal şartlanma meydana gelir.
Gerçekten de korku; insanları diktatörlüğe götürmeye başlar. Hatta çocukluğunu korkularla geçirmiş bir kişi bunun etkisinden kurtulamayıp, büyüdüğünde karşısına çıkan suçluları en şiddetli cezalarla cezalandırır. Karıncaya tüfekle ateş etme garabetini gösterir. Her şeyi potansiyel tehdit olarak algılar. Denetimleri aşırı arttırır ve özgürlükleri kısıtlar.
 Fakat kişi isterse beyindeki duygusal şartlanmalarını eğitebilir. Çünkü her insan o alt yapıya sahiptir.
 Sorma, düşünme, itaat et yerine; düşün, hesap sor, uygula, zihinsel şartlanmaları çağımıza daha uygun olanlarıdır.
 
 
 


GENÇ KALEM
 
 
Duygusal hayatın ve korkuların eğitilmesi



Esra Kılıç 
esrakilickirklareli@gmail.com


İnsanda iki beyin vardır. Düşünen beyin, hisseden beyin…
 İnsanın beyninin kuru gerçekleri kaydeden bölümü hipokampustur. Duygusal çeşniyi kaydeden bellekte amigdal isimli hücreler topluluğudur.
Korku, öfke, heyecan, depresyon, sevinç, kıskançlık, şüphecilik beyinde genel olarak amigdal bölgesinin yönetimindedir. Yüz ifademizi de, yine bu bölge belirler.
 Beynin amigdal bölgesi çıkarıldığında “duygusal körlük” oluşur.
Duyguları hissedebilmek ve görebilmek bizim insanlarla diyalogumuz konusunda da önem taşır.
“Duygusal körlük” olduğunda ne olur? Sorusuna cevap verelim; insan çok iyi konuşabildiği halde, yakınlarına karşı sevgi, nefret, acıma hissetmez. Beyne bir uyarı geldiğinde bilgileri beyin kabuğuna gönderirken, bazı bilgileri doğrudan amigdala gönderir. Bu geçmişte yaşadığı bazı duygusal şartlanmalarla ilgilidir. Ve korkularla ilgilidir.
Çocukluk dönemlerinde korkutularak yetiştirilmiş insanların, beyinlerinde refleksler oluşmaktadır. Sormadan, düşünmeden duygusal şartlanma meydana gelir.
Gerçekten de korku; insanları diktatörlüğe götürmeye başlar. Hatta çocukluğunu korkularla geçirmiş bir kişi bunun etkisinden kurtulamayıp, büyüdüğünde karşısına çıkan suçluları en şiddetli cezalarla cezalandırır. Karıncaya tüfekle ateş etme garabetini gösterir. Her şeyi potansiyel tehdit olarak algılar. Denetimleri aşırı arttırır ve özgürlükleri kısıtlar.
 Fakat kişi isterse beyindeki duygusal şartlanmalarını eğitebilir. Çünkü her insan o alt yapıya sahiptir.
 Sorma, düşünme, itaat et yerine; düşün, hesap sor, uygula, zihinsel şartlanmaları çağımıza daha uygun olanlarıdır.