Dr. Cerit; “Şizofreni önemli bir beyinsel rahatsızlıktır”

Dr. Cerit; “Şizofreni önemli bir beyinsel rahatsızlıktır”

Dr. Cerit; “Şizofreni önemli bir beyinsel rahatsızlıktır”

Dr. Cerit; “Şizofreni önemli bir beyinsel rahatsızlıktır”

Dr. Cerit; “Şizofreni önemli bir beyinsel rahatsızlıktır”
15 Ekim 2014 - 07:21

Kırklareli İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Çiğdem Cerit “Ruh Sağlığı Haftası” dolayısıyla yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:




HABER MERKEZİ


Kırklareli İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Çiğdem Cerit “Ruh Sağlığı Haftası” dolayısıyla yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:


“Şizofreni; kişinin düşüncesini, duygularını, ifade şeklini, hareketlerini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin diğerleriyle ilişkilerini bozan önemli bir beyinsel rahatsızlıktır. Yaygın inanışın aksine şizofreni bölünmüş kişilik değildir. Şizofreni kişinin neyin gerçek neyin hayali olduğunu anlayamadığı zihinsel bir  hastalık, psikozdur.


Şizofreni hastaları çoğunlukla toplumda, işte, okulda ve ilişkilerde problem yaşarlar. Şizofreni hayat boyu süren bir hastalıktır, doğru tedaviyle kontrol altına alınabilir.  Şizofreni belirtileri nüksetme (relaps) ve duraksama (remisyon) olarak bilinen döngüler esnasında kötüleşebilir ve azalabilir.


Şizofreni etiyolojisi birkaç risk faktörünün bulunmasına rağmen henüz tam olarak belirlenmemiştir. Yapılan aile çalışmaları, ikiz çalışmaları ve evlat edinme çalışmalar genetik unsurun şizofreni üzerindeki etkisini kuvvetlendirmiştir. Aynı zamanda bu çalışmalar ile çevre faktörlerinin de önemli olduğu doğrulanmıştır. Bununla birlikte günlük yaşamdaki stres faktörlerinin de şizofreniyi tetiklediği yönünde görüşler bulunmaktadır.


Şizofreni genellikle genç yaşta başlar. En çok görüldüğü yaş aralığı 15-40 yaş aralığıdır. Hastalık başlamadan önce kişiler daha çok şizoid ve şizotipal kişilik özellikleri gösterirler. Hastalık sinsi ve yavaş başladığı için akut olarak da başlayabilir. Bazı bireyler aşırı mistik konulara eğilim duyar, bazılarında ise metafizik ve obsesyonlar, somatik şikayetler, depressif durumlar şeklinde başlayabilir. Bu bakımdan hastalığın başlangıcının farklılığından dolayı tanı için belirli bir süre gereklidir.


Hastalığın prognozun da iyi bir denge kurmak önemlidir. Tedavinin ardından eve dönen hastaya ailesinin aşırı ilgi göstermesi veya hiç ilgilenmemesi negatif semptomların artmasını tetikleyebilir. Bu süreçte aile görüşmeleri prognozdaki çevresel risk faktörlerinin azaltılması açısından önemli olabilir.


Ülkemizde hizmet vermekte olan ve gittikçe yaygınlaşan Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri ‘Topluma Dayalı Hizmet Modeli’ çerçevesinde şizofreni hastalarının tedavisinde önemli adımlar atmaktadır. Şizofreni Dernekleri de yine bu bağlamda etkili çalışmalar yürütmektedir. Toplumda damgalama ve dışlanmanın önüne geçilmesi için, hayatın her alanında şizofreni bireylere şanslar verilmeli ve yaşamın bir parçası haline getirilmelidir.” (Savaş Eskici)