Demokrasinin Politbüroları

Demokrasinin Politbüroları

Demokrasinin Politbüroları

Demokrasinin Politbüroları

Demokrasinin Politbüroları
17 Mayıs 2010 - 09:14


MESELE

Abdülkadir Teker


Hep beraber bir süreci izliyoruz.
Kimimiz heyecanla kimimiz de ilgi ile “Bu dağ acaba ne doğruracak”  merakı ile televizyonların tüm kanalları akşamdan sabaha kadar çokbilmiş f(ilim) adamı etiketli, komple teori uzmanları ve çok deneyimli Gazeteci – Televizyoncu spikerlerimizin şefliği altında sabahları ediyoruz.
Yaşanan olayın tek bir boyutu önemli.
Partilerimizde niçin Liderler yetişmiyor? Yani buna bağlı olarak devlet adamı yetiştirme ocakları olan siyasi partiler niçin bu konuda asıl işevini yerine getirmiyor?
Seksenine devam eden bir Genel Başkanın ardından ortaya çıkma cesareti daha edilememeyi nasıl izah edebiliriz? Allah gecinden düşürsün,  yolda giderken Genel Başkanlardan birinin kafasına saksı düşse bizler ne yaparız?
13 Mayıs tarihli gazetemizin POLİTBÜRONUN GANDİ OYUNU isimli ama başlıklı yazının altı maalesef bizim siyasi parti atmosferini çok güzel özeltlemektedir. Milletvekilleri olarak Kutsal Delege (!?) den,  onun  onurlu Oyundan bahsedeceksiniz;  iş daha o mecraya  gelmeden gönlünde kafasında bu işi götürebileceğine inanan siyasilere adım dahi atma fırsatı vermediğiniz gibi “Aday değilim.” sözcüğünü telafuz ettireceksiniz.  Hiçbirinin birbirinden farkı olmadığını da yıllar önce yaşamıştık. Cumhurbaşkanlığı Adaylığı için müracaat eden bir milletvekilinin kendi partili arkadaşları tarafından hırpalandığını esefle seyrettik. Seçimden sonra partisinin başarısızlığı dolayısıyla giden Genel Başkan;  Umumi arzu istek ve karşı konulamaz çağrılara karşı tekrar dönerek kaldığı yerden devam ettiğini.
Soğuk savaş bitti.
Politbüro da o kadar direnmesine karşı demokratik müesseseleri kendi içinde tesis etmeye başlamışken;
Bizler yıllarca bir kanat olarak “Koministler Moskovaya”  derken şimdi yine çok daha gür olarak “POLİTBÜRO BİZİM SİYASİ PARTİYE” diye bağırmamız gerekiyor.
Siyasi partilerimizin daha hala nerelerde debelendiğini gördükçe, Demokrasi adına güzellikleri bir başka yıllara ertelediğimizi de düşünerek hüzünleniyoruz.