CHP İzmir Milletvekili Bilgün Ayman Güler’in Ulusalcı çıkışı partiyi karıştırdı.  Adıyaman Vekili istifa etti. Daha sonra da Mardin Ömerli Belediye Başkanı da CHP’den ayrıldı.


Almanya’daki Alevi dernekleri CHP’nin Sosyalist Enternasyonel’den çıkarılması için mektup yazdılar.


Böylece Parti içindeki Ulusalcı-Yenilikçi ayrımı gün yüzüne çıkmak için zemin buldu. 


Ülkemiz insanı yenilendi. Değişen seçmen yapısında Ulusalcı Politikalar karşılık bulmamaya başladı.


Alttan gelen genç kuşağı Ulusalcı Anlayış kesmiyor.


Bu durumda CHP’de bir yol ayırımına girmek zorundaydı. 


Ya eskisi gibi katı Ulusalcı olacak, ya da Sol’a ve Sosyal Demokrasi’ye çark edecek.


Şu sıralar onun kavgası veriliyor.


CHP Türkiye’nin en büyük sivil kitle örgütüdür.


Kolay beri değişip dönüşemez. 


CHP Genel Merkez Yönetimi’ne baktığınızda, Sosyal Demokratlar çoğunlukta. Ulusalcılar da azınlıkta.


Kılıçdaroğlu kurmaylarını Sol’a ve Sosyal Demokrasi’ye eğilimli isimlerden seçmiş.


Bu ne demektir?


CHP’nin Sol’a Sosyal Demokrasi’ye doğru yönelmek için önceden atılmış adımlar demektir. Bunun farkına varamayanlar, her geçen gün durumu daha da iyi anlayacaklar.


Ulusalcı-Yenilikçi çatlağı her geçen gün derinleşecektir. Şimdilik ört-bas edilmek istenecektir. Parti içindeki kaynamalar halının altına süpürülmek istenecektir. Ama örtmeye çalıştıkça çatlak daha da büyüyerek başka gün başka bir ulusalcı çıkışla yeniden hortlayacaktır.


Sonuç olarak bu kaynamadan bir lider doğacaktır. Ulusalcılar, bir lider üretecekler ve onun etrafında toplanacaklar. Yenilikçiler de bir lider üreterek onun etrafında toplanacaklardır.


Kılıçdaroğlu Yenilikçi CHP’lilerin lideri olacaktır.


Burada dikkat edelim. Genel Başkan olmak başka, Lider olmak başka.


Yenilikçilere bir de Genç CHP’liler katılacaklar. Böylece yenilikçiler Ulusalcıların karşısında biraz daha güçleneceklerdir.


Bu arada hangisi CHP’de kalır. Yenilikçiler mi, CHP’ye egemen olur da CHP Sol ve Sosyal Demokrasi’ye evrilir?


Yoksa Ulusalcılar mı partiyi ele geçirirler?


Yenilikçi-Ulusalcı savaşını Yenilikçiler kazanırlar.


Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı.


İnsanoğlu doğası gereği yeniye doğru yönelir.


CHP’de de öyle olacak. Yenilikçiler kazanacak. 


1990’larda Refah Partisi’nde Gelenekçi-Yenilikçi Savaşı’nı kim kazanmıştı? Yenilikçiler kazanmıştı. O yenilikçiler Erbakan gibi birini siyaset sahnesinden silmişlerdi. Ve AKP diye bir parti doğmuştu. 10 yıldır da iktidarda.


1990’larda gerici diye bakılan Refah Partisi’nin yaptığı yenileşmeyi kendini Çağdaş gören CHP yapamayacak mı?


CHP’de yenileşecek. Değişecek ve dönüşecek. Ulusalcılar da CHP’nin yenileşmesini engelleyemeyecek. 


CHP’de yenilikçiler kazanınca, Sol kazanacak. Sosyal Demokrasi kazanacak. Ezilen Türkiye Halkı kazanacak. 


Örgütler de ona göre saflarını belirlemeliler. En azından artık Yenilikçiler “Değişime ben de varım” demeliler. Çünkü ilk cesaret edenler kazanacaklar. Herkes “ben de varım” dediği zaman bunun hiçbir anlamım yok. Kısacası bugünlerde “Yenilikçiyim” demenin riskini alanlar, ilerde partide yıldızlaşacaktır.


Bölgemize bakalım. Kimler nerede yer alırlar?


Hangi Belediye Başkanları Ulusalcılarla hareket eder? 


Hangileri Yenilikçilerle hareket eder?


“Güçlü neredeyse onula beraber hareket ederler” diyeceksiniz. 


Ama şimdilerde bunu kestirmek o kadar kolay değil. 


Ben size bir tüyo vereyim. 


Genel Merkeze yakın kaynaklardan aldığım duyumlara göre, CHP rotayı Sol’a ve Sosyal Demokrasi’ye çevirdi bile. Ve bunun dönüşü de yok. Herkes ona göre saflarını belirlesin...