Tv de zap yapıyordum. Bizim taraflara da yayın yapan kanallardan birinde, konuşurken kendini kaybeden, söylemlerinde bariz abukluklar bulunan birinin, avaz avaz bağırdığını görüp, bir bakayım dedim.
Meğerse adamcağız MEDYUM muş!
Ağzından köpükler saçarak anlattığı mevzu da, birilerinin ona taş attığı, aslında kendisinin zaman zaman masayı bile havalandırabilecek ve uçacak güce sahip olmasına rağmen, bunu sırf mütevazilikten dolayı yapmadığını filan anlatıyordu!
Sonra, canlı bir telefon bağlantısı oldu.
Bizim medyum , elindeki iskambil kağıtlarına bakarak ve yüksek telden böbürlenerek, telefondaki kadına soruyor:
“Ayşe (!) iyi akşamlar. Ne iş yapıyorsun? Çalışıyor musun? Evde tüketici misin?!”
Ayşe(!) cevaplıyor:
“47 yaşındayım ve halen lisede öğretmenim”
“Kocanı seviyor musun?” diyor medyum efendi!
Ayşe (!) cevaplıyor:
“Evet hocam!”
“Kocanda seni seviyor mu peki?”
Ayşe cevaplıyor:
“En azından sevdiğini söylüyor hocam!”
Medyum, yine kameraya bile bakmadan sürdürüyor konuşmasını:
”Seviyooor! Seviyooor!”
Bu şekilde sürüp gidiyor konuşma…
İnsanın aklı almıyor!
Birisi çıkıp, elinde birkaç iskambil kağıdı ile Ayşe’ye kimdir, nedir, ne değildir diye soruyor. Kafasına göre de , Ayşe’nin geleceğini yorumluyor! Pek te kendinden emin!
Söyledikleri neler?
“Kocan seni seviyor. Kocanın sözünden çıkma. İşinle ilgili tablo yeni yılda da iyi olacak gibi görünüyor….”
Kehanet bunun neresinde peki?!
Ayşe de, 47 yaşında, eğitimli, kariyer sahibi, çoluk çocuk sahibi bir AYDIN kadın!
Zevzeğin birisi çıkıp, AYDIN Ayşe hanımı “Ayşe”  olarak hitaplandırıp, kocası ile arasının nasıl olduğunu soruyor!
Bu mudur yani?!
Bunu görünce, sinirlerim zıpladı! Daha fazla yorum yapmadan, sadece durumun hangi merkeze geldiğinin altını çizebilmek üzere, sizlere aktarmak istedim.
Ayşe’lerin, Fatma’ların ve bilmem kimlerin telefona sarılıp, geleceklerini öğrenmek üzere hatları kilitlememeleri için de, tv kanalının ismi ile proğramın ve proğramcısının adını vermiyorum!
Allah sonumuzu hayır etsin!