ALLAH RIZASI İÇİN

ALLAH RIZASI İÇİN

ALLAH RIZASI İÇİN

ALLAH RIZASI İÇİN

ALLAH RIZASI İÇİN
16 Nisan 2011 - 17:29



Bir gün Hızır aleyhisselam  Benî İsrail pazarından geçerken bir fakirin gözü ona ilişti ve şöyle dedi: “Bana sadaka ver, Allah sana bereket versin.”
Hızır aleyhisselam dedi ki:
“Ben Allah`a iman etmişim ama sana verecek bir şeyim yoktur” dedi.
 Fakir:
Allah rızası için bana yardımda bulun! Ben senin yüzünde hayır görüyorum ve senden hayır umuyorum!” dedi.
 Hızır aleyhisselam:
“Sen büyük bir şeyi vasıta kılarak benden istekte bulundun. Ama benim, sana ihsanda bulunacak bir şeyim yoktur. Ancak beni tutup bir köle olarak satabilirsin” dedi.
 Fakir:
“Bu doğru bir iş değildir. Seni bir köle olarak nasıl satabilirim?”
 Hızır aleyhisselam:
“Sen bana Allah rızası için yemin verdin ve yardım istedin. Ben seni ümitsiz edemem. Beni pazara götürerek köle diye sat ve ihtiyaçlarını gider!”
 Fakir adam, Hızır aleyhisselamı pazara götürerek dört yüz dirheme sattı. Hızır aleyhisselam bir müddet efendisinin yanında kaldı. Birgün efendisinin yolculuğa gitmesi gereken bir işi çıktı. Yolculuğa gitmek istediğinde Hızır aleyhisselama:
“Ben seni emin ve dürüst biri olarak biliyorum; sefere gitmek istiyorum; aileme iyi bak ve ben dönene kadar bir miktar kerpiç yap.”
 Hızır aleyhisselamın efendisi sefere gitti. Hızır aleyhisselam tek başına binlerce kerpiç yaptı, bununla da kalmadı, güzel bir bina yaptı. Bunları bir kişinin yapması mümkün değildi. Efendisi seferden döndüğünde çok şaşırdı ve şöyle dedi:
“Allah rızası için, söyle bakalım sen kimsin ve işin nedir?”
 Hızır aleyhisselam şöyle dedi:
“Allah`a yemin verdiğinden dolayı ne olduğunu sana söylemek zorundayım: Bir fakir benden sadaka istedi ve benim de dünya malından ona verecek bir şeyim yoktu. Beni Allah`a yemin verdi. İşte bu yemin için beni bir köle adıyla satıp ihtiyacını gidermesini önerdim. O da beni sana sattı.” sonra dedi ki:
 “Kimden, Allah rızası için bir şey istenilirse, istekte bulunan kimse, ona yardım edebilecek güçte olup da reddederse, kıyamet günü yüzünde et, deri ve kan olmadığı ve sadece yürürken ses çıkaran bir iskelet olduğu halde haşrolacaktır.”