Ziller çaldı, 53 bin 546 öğrenci karnelerini aldı

Ziller çaldı, 53 bin 546 öğrenci karnelerini aldı

Ziller çaldı, 53 bin 546 öğrenci karnelerini aldı

Ziller çaldı, 53 bin 546 öğrenci karnelerini aldı

Ziller çaldı, 53 bin 546 öğrenci karnelerini aldı
19 Haziran 2010 - 09:35

* Kırklareli’de 2009/2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Mustafa Dalcalı İlköğretim Okulu’nda düzenlenen törenle sona erdi. Dün son defa çalan zil ile 53 bin 546 öğrenci ile 2 bin 682 öğretmen yaz tatiline girdi.



HABER MERKEZİ
2009/2010 Eğitim ve Öğretim Yılı’nın sona ermesi ile birlikte Kırklareli il genelinde Okul Öncesi Eğitim Kurumları, İlköğretim Okulları ile Ortaöğretim Kurumları’nda eğitim ve öğretim gören toplam 53 bin 546 öğrenci Karne Sevincini yaşadı.
Kırklareli Mustafa Dalcalı İlköğretim Okulu’nda 18 Haziran 2010 Perşembe günü saat 10.00’da 2009/2010 Eğitim ve Öğretim Yılı’nın sona ermesi dolayısıyla düzenlenen törene; Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu, Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İl Milli Eğitim Müdür Vekili Yasin Özdil, Müdür  Yardımcısı Ruhi Kaynar, Şube Müdürleri Halil yücel, Beyhan Tufan, Okul Müdürleri, öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.
* “Sizlere; en iyiyi, en doğruyu ve en güzelini vermeye çalıştık”
Halk Oyunları Ekibi’nin gösterisi ile başlayan program, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam etti. Okul Müdürü Bünyamin Çetin yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
“Yoğun bir çalışmanın sonunda karne heyecanını kutlamanın engin mutluluğunu ve 2009-2010 Eğitim Öğretim yılı sene sonu kapanış şenliğimizi kutlamanın kıvancını yaşıyor, sizleri en içten duygularla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.
Geleceğimizin Teminatı Olan Sevgili Çocuklar;
Biz öğretmenler, sizlerin gelişimine etki eden faktörlerin, en etkilisiyiz. Bunun bilincinde olarak, birlikte geçirdiğimiz süre içinde, sizlere; en iyiyi, en doğruyu ve en güzelini vermeye çalıştık. Sizinle yorulup, yine sizin tatlı bakışlarınızla dinlendik.
Her insanın bir değer olduğu inancı içinde, yeteneklerinizi ortaya çıkarıp, geliştirmeye gayret ettik. Çünkü bireylerin gizli kalan yetenekleri toplum için ziyan ve israftır. Esas olan, bireyin kabiliyetine göre yön verip, üretkenliğini sağlamaktır. Bu inançla, eğer hayatınıza bir pencere açıp, temelinize birkaç damla su, ufkunuza bir tutam ışık olduysak, ne mutlu bize.
Sizlere birkaç nasihatim olacak; Tüm yaşam sürecinin içinde sürekli okuyun, kendinizi çağın gerisinde bırakmayın. İlmin en doğru yol olduğu bilinci içinde olun. Kendiniz ve başkalarıyla yarışın. Kendi mutluluğunuzla yetinmeyip, toplumun mutluluğu için de çalışın.
Birbirinizi sevin ve paylaşmayı bilin. Başkalarının fikirlerine saygılı olun. Vatanınızı ve milletinizi sevip, yükselmesi için çalışın. Annenize, babanıza ve büyüklerinize karşı, saygılı olun. Sizleri, bu duygularla birer çiçek tohumu olarak ülkemin ve dünyanın tüm semalarına serpiyorum. Düştüğünüz her yerde sevgiyi, saygıyı, kardeşliği ve barışı yeşertiniz. Sizleri güzel ve yararlı işlerde görmek, emeğimizin semeresi olacaktır. Bu aziz millet, bu güzel vatan topraklarında, siz gençlerin omzunda, ebediyete kadar yaşayacak ve payidar olacaktır.
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım;
Öğretmenler, her asırda tazeliğini ve geçerliliğini koruyacak olan ilmi, milli, medeni ve insani değerlerin, doğruların ölçüsü ve savunucusudurlar. Daha doğrusu öğretmenler, kültürel ölçülerimizi koruyarak maddi ve manevi bakımdan bize rehber olacak şahsiyetleri yetiştirerek övüncümüz olmak zorundadırlar. Bu bakış açısıyla bize, milli şuur ve benlik kazandıran yüce Atatürk'ü engin sevgilerle ve saygıyla anıyoruz. Yaktığı millî irade meşalesini sonsuza dek söndürmeyeceğiz.
Değerli Anneler ve Babalar,
Çocuklarımızın üzerine nasıl titrediğinizi, bir baba olarak yakından biliyorum. İstiyorsunuz ki, onlar basarsın mutlu olsunlar. İyi bir karne, bebekken attıkları adım kadar sizi sevindiriyor. Onların başarılarını, arkadaşlarınızla gurur duyarak paylaşıyorsunuz. Bir eğitim öğretim yılı boyunca, gösterdiğiniz ilginin ya da ihmalin sonucunu, somut olarak çocuklarınızda görüyorsunuz. Kazanılan değerler için sevinmek ne kadar hakkınızsa, başarısızlık için de o kadar sorumluluğunuz var demektir. Tabi ki gün, kendimizi değerlendirme günüdür. Ancak çocuklarımızı azarlama ve onların heveslerini kırma günü değildir. Lütfen çocuklarınıza empati ile yaklaşın ve onları daha iyisini yapmaları için cesaretlendirin Yüce Atatürk'ün sesine kulak veriniz. Büyük emanetin, sonsuza kadar, güvenle taşınması için gözümüzün nuru yavrularımıza, gençlerimize sahip olunuz.”
* “Hedeflerimize biraz daha yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz”
2009/2010 Eğitim ve Öğretim Yılı’nda Okul Birincisi olan Şule Kul’da yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
Bugün, sekiz yılın ardından, mezun oluyor ve eğitim serüvenimizin ilk adımını tamamlıyoruz. Yarınlara emin adımlarla yürürken geçmişimize hoş hatıralar bırakıyoruz. Hayallerimize, umutlarımıza, hedeflerimize biraz daha yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Değerli öğretmenlerim;
Elde ettiğim başarının mimarları sizlersiniz. Ben de mimar olmak, güzel, sağlam, modern evler, okullar, hastaneler tasarlamak istiyorum. Bu hayalimi gerçekleştirirken, sizlerin sayesinde, sağlam temeller üzerinde yükseleceğime inanıyorum. Eğitim hayatımın ilk tohumlarını bu okulda sizler attınız. Sadece okumayı, yazmayı öğretmediniz. Çalışmayı, paylaşmayı, başarıya inanmayı, iyiyi, güzeli de öğrettiniz. Saygıyı ve sevgiyi öğrettiniz. Beni, bu başarıya ulaştıran Turgut öğretmenime, Yasemin öğretmenime, tüm öğretmenlerime ve okul idarecilerine teşekkür ederim.
Anneciğim ve babacığım;
Hayatımın her aşamasında bana destek oldunuz ve bundan sonra da olacağınızı biliyorum. Beni yetiştiren ve karşılıksız olarak seven sizlerin hakkını ödeyemem. Sizin kızınız olmaktan gurur duyuyorum. Kızınız olarak yüzünüzü kara çıkarmadım. Bundan sonra da yeni başarılarla, emeğinizin karşılıksız kalmadığını göreceksiniz. Yüzünüzü güldürebildiysem ne mutlu bana. Sizleri çok seviyorum ve ellerinizden öpüyorum.
Sevgili Arkadaşlarım;
Sekiz yılı beraber tamamladık. Acısıyla tatlısıyla günler geçirdik. Bu okulda, beraber büyüdük, beraber öğrendik, beraber şekillendik. Kişiliklerimizi bu okulda, bu sıralarda kazandık. Birbirimize hayatımız boyunca unutamayacağımız güzel anılar bıraktık. Belki de ömür boyu sürecek dostlukların ilk adımlarını, en sağlam temellerini attık. Tüm kalbimle bütün arkadaşlarıma mutlu ve başarılı bir gelecek diliyorum.
Başarılarımda emeği geçen aileme, öğretmenlerime tekrar teşekkür ediyor, beni dinlediğiniz için sizlere saygılarımı sunuyorum.
* “Kitap okumama özgürlüğünüzü kullanın”
Vali Cengiz Aydoğdu, yaptığı konuşmasında öğrencilere iyi tatiller dileyerek;
“Sevgili çocuklar, bugün okul bitiyor ve çok sevinçlisiniz. Okul bitince hep seviniriz, tatile giriyoruz diye. Ama gün gelir çok üzülürüz okul bittiği için. O zaman bizi korkutan daha büyük okul başlıyor. Hayat okulu. O zaman anlarız ki okul yılları bize verilen bir sermaye. Sözlerimi iyi dinleyin ve unutmayın. Yedi yaşında okula başlıyorsunuz ve eğitiminize devam ediyorsunuz. Eğitiminizde geçen bu süreç, sizin hayatta başarılı olmanız için verilen sermaye. Bunu nasıl kullanırsanız hayatı da öyle bitirirsiniz.
Sevgili veliler, çocuk konuşmaya başlayınca öğrenmesi de daha o zaman başlar. Çünkü konuşmayı öğrenmekte, bir öğrenme eğilimidir. Çocuğumuz anne, baba dediğinde asıl okul başlamıştır. Bunun farkında olalım. Asıl öğretmen sizler ve bizlerin, anne baba olarak. Okuldaki öğretmen bizlerin yetiştiği çocuğa yön verir. Fakat asıl yönlendiricilik, çocuğun konuşmaya başladı anda ailede verilen eğitimdir.
Sevgili çocuklarımıza iyi tatiller diliyorum. Tatilde iyi dinlensinler. Tatilde kitap okuyun demiyorum. Kitap okumama özgürlüğünü kullansınlar ama okula dinç gelsinler. Öğrenme heyecanı ile gelsinler” dedi.
Yapınla konuşmaların ardından Okul Birincisi Şule Kul, Okul İkincisi Esma Nur Sezen ile Okul Üçüncüsü Elif Aykan’a Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu tarafından plaket verildi. Daha sonra okul birincisi Şule Kul kütüğe plaket çaktı. 8/b Sınıfı öğrencisi Ayşe Serenay Çavlan “Okula Veda” isimli şiiri okudu.
Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu’nun 1. sınıf öğrencilerine karnelerini dağıtması ile program sona erdi. (s)