Ortak Akıl


Özkan Başaran


3 Mart günü toplanacak CHP Tüzük Kurultayı büyük süprizlere gebe. Yeni CHP tüzüğü partinin kaderini belirleyecek. Umarım Eskimiş CHP’den, kendini yenilemiş birİ CHP doğar.


Türkiye’nin tek kurumsallaşmış partisi CHP, Tüzüğünde örgütüne pranga vuran engelleri kaldırabilecek mi?  Kendi örgütünü askeri  disiplinle kıpırdatmayan bir CHP tüzüğü var. 


Aslında Kendi içinde kendini boğazlayan tüzüğü ile CHP; kendine koyduğu yasaklarla kendi  savaşıyor. 


Özgürlükçü ve Halkçı radikal kararların yeni CHP tüzüğünün değişmez maddeleri olabilecek mi? 


Bu bağlamda ilk yapılacak iş;  delege sistemi kalkmasıdır. Parti içi bütün seçimler, kayıtlı üyelerle olmalı. Hatta CHP sempatizanları da parti içi seçimlere katılmalı.


Çünkü partiler katılımla çoğalırlar. Ama CHP örgüt yöneticileri yeni katılımlara pek  geçit vermiyorlar.


Adı  “HALK” olan bir partiye, halkın parti içi seçimlere katılımına YENİ CHP TÜZÜĞÜ  de mi engel olsun? Baştan aşağı değişmeden yapılan cılız makyajlara “YENİ TÜZÜK” denilemez.


Yeni CHP tüzüğü iktidar kapısını açacak anahtar olmalı.  Peki bu nasıl olacak?


CHP’nin iktidara koşması için, parti binalarını halkın sinesi haline dönüştürmesiyle işe başlanması gerekir diye düşünüyorum.. Parti binaları Halkın evi olmalıdır. Her isteyen yurttaş derdini istediği zaman gelip partide özgürce anlatmalıdır. 


“Bu çok zor, bunu yapamam” diyenler de kalkıp parti yönetimlerine talip olmamalıdır. Particilik gönül işidir. Partiler Etiket alıp, saygı görme ihtiyacını karşılama yerleri değildir. Particilikte İnsanların birbirini sevmesi de gerekmez. Çünkü, Partiler sevgililer kulüpleri de değildirler. Ezilen Halkın çıkarları için kendinden verenlerin, görev alması gereken yerlerdir. Kendine birşeyler alanların değil.


CHP’nin bölge partisi değil de, Türkiye partisi olması için; Doğu ve Güneydoğu’ya  1923 Model siyaseti bırakıp, 2012 Model bir radikal açılımla artık kürt yurttaşları da kucaklaması şarttır.


CHP’yi  Askerin partisi diye algılayan Kürt kökenli yurttaşlarımızın beklentileri, partinin en azından 1990’lardaki SHP çizgisine gelmesidir. 


Bütün etnik kimlikleri kucaklayan yeni bir siyasi anlayışı  CHP’nin yeni tüzüğüne yansıtabilmek için öncelikle; “TÜRKİYE VATANDAŞI” anlayışını,  CHP örgütüne hazmettirmek  gerekir.


Kürt kökenli yurttaşlara “TÜRK’SÜN” dayatması Doğu ve Güneydoğuyu CHP’den koparır.


CHP’nin değişimi ve dönüşümü hiç kolay değil.  Ama imkansız da değil.


AK Parti, tabanını dönüştürebildi. İslamcı ve şeriatçı unsurları bünyesinde eritti. “ANAP” gibi algılanıyor.


AK Parti Merkez partisi oldu. Katılanlar orada yapıştı kaldı. ANAP ve DYP’yi içinde barındırabildi.  % 50 destekle yetinmeyen AK Parti ‘ye şu sıralar, CHP tabanından kaymalar başladı.


Sağ partilerden AK Parti’ye kaymaları anlarsınız. 


Ama CHP’den, AK Parti saflarına katılanlar çoğaldıkça şaşkınlık içinde kalıyorsunuz. Bir de CHP’den gelenlere, AKP’de yetkili konumlarda yer verilince, bir CHP’li olarak ne diyeceğinizi bilemiyorsunuz.


 CHP eksikliği partiyi terk edenlerde değil de öncelikle kendinde arayacak. 


CHP örgütlerindeki yetkililerin, gençleri nasıl olup ta, partiden kaçıracak duruma getirmeleri acilen sorgulanması gerekiyor.


Yoksa, önemsemediğiniz insanları partide nasıl tutacaksınız? 


Partide değer görmeyip istifa eden insanlara, “ Dönek” demekle, “satılık” değip aşağılamakla ancak gidenlere yenilerini eklersiniz.


Gençler; Fikirlerin peşinden giderler. CHP’nin gençliğe verebileceği, ne bir  “MİSYONU”  ne de bir “VİZYONU” var mı?


“Atatürkçülük, laiklik ve Cumhuriyetçilik”  şimdiki genç Jenerasyonun peşinden koşacağı bir siyasi vizyon  olabilir mi?


Bunlar partiler üstü değerlerdir.


 Bir AKP’li gençte “Atatürkçüyüm, laikim ve Cumhuriyetçiyim” diyemez mi? 


Peki o zaman gençler için, CHP’nin farkı nerede?


Dilerim ki gençler farkı, CHP’nin yeni tüzüğünde bulsun.


İktidari özlenen Sol ve Sosyal demokrat, “YENİ CHP”, yeni tüzükle birlikte doğsun...