“Vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir”

“Vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir”

“Vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir”

“Vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir”

“Vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir”
11 Ekim 2010 - 10:29

Kırklareli İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Saymaz soğuk algınlığını ve
nezle olmayı önlemek amacı ile temiz hava nezle virüslerini temizlenmesi
için kapalı ortamlarda camların sık sık açılıp havalandırılması
gerektiğini, nezle olunduğunda da odalara kapanıp üst üste giyinme
alışkanlığının artık bırakılması, açık havada bulunulması gerektiğini
ifade etti.

HABER MERKEZİ

* Soğuk algınlığından korunmanın yolları nelerdir?
Saymaz; “Soğuk algınlığı virüsü, kapalı ve kalabalık yerlerde hızla yayılır. Açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak bu riski azaltacaktır. Virüsler, kapalı ortamlarda bulunduğu için havasız ortamlardan mutlaka korunun. Soğuk algınlığı üşütmekle geçmez. Bu yüzden havalar soğuk olsa bile gün içinde sık sık çalıştığınız ya da yaşadığınız yerin camlarını açıp havalandırın. Virüsler hastadan her yere bulaşabileceği için hijyen önemlidir. Sık sık ellerinizi sabunlu suyla yıkamak, iyi bir korunma yolu.
* Sadece vitamin yetmez
Soğuk algınlığına yakalanmamak için ya da yakalandıktan sonraki tedavi sürecinde vitaminlerin, özellikle de C vitamininin etkisi büyüktür ama vitaminler soğuk algınlığıyla savaşmak için yeterli değildir. 2006 yılında, 11 bin 350 kişinin katılımıyla yapılan 30 klinik araştırmada, C vitamininin soğuk algınlığı riskini azaltmadığı ortaya çıkarıldı.
* Tedavi için antibiyotik kullanımı uygun mudur?
Antibiyotiklerin soğuk algınlığı tedavisinde yeri yoktur. Antibiyotikler, bakterilerin neden olduğu hastalıklarda kullanılır. Soğuk algınlığına ise virüsler neden olur. Gereksiz antibiyotik kullanımı maalesef tedaviye karşı dirençli bakterilerin gelişmesine neden olduğundan, sadece gerekli olduklarında kullanılmaları doğru olur.
* Yılda ortalama 7 defa soğuk algınlığına yakalanıyoruz
Soğuk algınlığı, insanların en sık yakalandığı hastalıklardan biri. Ortalama olarak bir insan 70 yaşına kadar 200 kez soğuk algınlığına yakalanıyor ve hayatının toplam 3 yılını bu hastalığın belirtilerini yaşayarak geçiriyor. 12 yaşından büyük çocuklar ve yetişkinler, yılda ortalama 7 defa soğuk algınlığına yakalanır.
Yetişkinlerde ve çocuklarda en sık görülen hastalıktır. Toplu taşıma araçları ve kapalı ortamlar, bu virüsün yayılmasına yol açıyor.
Hastalık insan vücuduna 1-3 günde yerleşir. İlk belirti boğazda kaşıntı ve ağrıdır. Soğuk algınlığında aksırma, burun akıntısı ve boğaz ağrısı gibi belirtiler tipiktir.
* Soğuk algınlığı virüsü çok çeşitlidir ve sürekli özelliklerini değiştirir
Soğuk algınlığının bir ilacı yoktur. Çünkü soğuk algınlığı virüsü çok çeşitlidir ve sürekli özelliklerini değiştirir. Bu nedenle, soğuk algınlığını önleyecek bir aşı henüz geliştirilememiştir. Ancak, günümüzde hastalığın vücutta yayılmasını ve ilerlemesini engelleyen bir ürün geliştirilmiştir. Soğuk algınlığını başlarken bitiren bu nazal sprey, ilaç etkin maddesi içermez. Spreyin bileşimindeki mikro-jel, virüslerin vücutta ilk yerleştiği yer olan burun boşluğuna uygulanmakta ve ilk aşamada soğuk algınlığına neden olan virüsleri kaplamaktadır. Ardından pH'ı düşürerek virüsleri etkisiz hale getirmekte ve vücudun savunma mekanizmasına harekete geçmesi için zaman kazandırarak virüsün atılmasını sağlamaktadır. Tüm Türkiye'de eczanelerde satılan bu nazal sprey, soğuk algınlığının gelişimini önler, süresini kısaltır ve şiddetini azaltır.
* Soğuk algınlığı, nezle ve grip arasındaki fark nedir?
Grip ve soğuk algınlığı virüsleri farklı virüslerdir. Grip; yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreden akut bir virüs hastalığıdır. Ülkeler ve kıtalararası yaygınlaşma özelliğine sahip olan bir hastalık olarak ciddi akciğer hastalıklarına yol açabilir. Bu bağlamda, soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklıdır. Grip ve soğuk algınlığı bulaşma şekilleri ve belirtileri yönünden ise benzerlik gösterir. Ancak gripte baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş daha ön plandadır.
Tedavi edilmeyen soğuk algınlıkları kulak ve sinüs enfeksiyonlarına yol açabilir. Yüksek ateş, şişmiş boğaz, sinüs ağrısı ve balgamlı öksürük ortaya çıkabilir. Bu durumda bir doktora danışmak ve antibiyotik tedavisine başlamak şarttır.
* Kış mevsiminde gripten nasıl korunmalı?
Grip virüsünün vücuda girmesi ile başlayan bu bulgular genellikle 5-7 günde iyileşme ile sonuçlansa da, bazen kulak (otit) veya akciğer enfeksiyonları (zatürre) gibi bazı ciddi enfeksiyonlara yol açabilirler. Bu nedenle korunma çok önemlidir.
Korunmak için;
Dengeli beslenmeli; vücudun ihtiyacı olan protein, yağ, şeker ve vitamin yeterli olarak alınmazsa, vücut direnci düşer ve solunum organları mukoza hücreleri de bu durumdan etkilenir. Özellikle besleyici değeri düşük, yağdan zengin hamburger gibi yiyeceklerin aşırı tüketilmesi grip hastalığına davetiyedir.
Yeterli miktarda su içilmeli; Solunum mukoza hücrelerinin nemli olması, virüs taşıyan damlacıkların etkisine karşı direnci sağlar. Bu nedenle özellikle su içme ihtiyacının azaldığı kış mevsimi de dahil olmak üzere, her dönemde günde 8-10 bardak su içilmelidir.


Düzenli spor yapılmalı: Yetişkin biri için haftada 3 gün, günde 1 saat olmak üzere spor yapılması gereklidir. Spor vücut direncinin arttırılması için çok önemlidir.
Stresten uzak yaşamalı: Stres, vücut direncini azaltarak hastalıklara davetiye çıkaran en önemli etkenlerdendir.
Sigara içmemeli: Sigara da aynı stres gibi vücut direncini azaltır. Ayrıca virüs yüklü damlacıklar, sigara içilen ortamlarda, dumana yapıştıkları için hastalık yapıcı özellikleri artar.
Tokalaşmayın: Grip olan bir kişi ile tokalaşmak, salgın zamanlarında iş yerlerinde bir çok kişi tarafından kullanılan cihazları kullanmak ta bulaş yollarındandır. Çünkü virüs bu gibi yerlerde 2-3 saat canlı kalabilir. Bu nedenle temizlik önemlidir.
Kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durun: Toplu taşıtlar, sinema, tiyatro gibi kalabalık yerlerde grip olan bir kişinin aksırması ile virüsler büyük bir hızla (160 km/saat) hareket ederek 3-4 metre uzağa yayılabilir.
Düzenli uyuyun: Bir gece uykusuz kalındığında, virüslere karşı savaşan vücut hücreleri yarı yarıya azalmaktadır.
Çıplak ayak dolaşmayın: Özellikle kış aylarında, zemin ısısı düşük olacağından, refleks olarak solunum mukoza hücrelerini de besleyen vücut damarlarında daralma olacak ve sonuç olarak kan dolaşımı yavaşlayacaktır. Mukoza hücrelerindeki nemlilik oranının azalması ile birlikte savunma gücü de azalacak ve virüslerin girişi kolaylaşacaktır.
Sıcak ortamlardan kaçının: Özellikle kış mevsiminde daha çok kapalı ve sıcak ortamların tercih edilmesi de solunum mukoza hücre zarlarının kurumasına neden olarak virüslerin vücuda girişini kolaylaştırır” dedi. (ue)