“TÜRKİYELİYİZ”

“TÜRKİYELİYİZ”

“TÜRKİYELİYİZ”

“TÜRKİYELİYİZ”

“TÜRKİYELİYİZ”
27 Nisan 2012 - 09:39






Zaman
koşarken ve hayat akarken herkes kendine göre dünyasında yaşarken sessizce
nelerin olup bittiğini bilemeyiz.


Dermansız
derdiyle boğuşanların çığlığını yakınlarından başka pek duyan olmaz.
Kayıplarının acısıyla yananların üzüntüsünü bilemeyiz.


Açlığını
söyleyemeyenlerin, borcunu saklayanların, mutsuzluğunu gizleyenlerin ve
öfkesini bastıranların sabrını ölçemeyiz.


Güler
yüzlerin arkasında ağlayan gönülleri anlayamayız. Hasret çekenlerin ızdırabını
hissedemeyiz. Yıkılan gururlara merhem olamayız. Evladını kaybeden Gözü yaşlı
anaların ve bağrı yanık babaların yerine kendimizi koyamayız.


Herkes
kendi sıkıntısıyla cebelleşirken akıp geçen ömürde “Unutma” diye bir duygu
olmasaymış, insanoğlu ne yaparmış acaba?


Çıkarlara
göre sosyal beraberliklerin oluştuğu bir toplum olduk. “Umursamazlık” hastalığı
hepimizi sardı. “İlgisizlik” dostlukları yıktı.


“Yardımlaşma”
eskilerde kaldı. “Dertleşme” ihtiyacımızı gidermiyoruz.


Sosyal
patlamalar, ayrılıklar ve sudan sebeplerle tartışmalar insanları birbirine
düşürdü. Birbirinin kuyusunu kazmak moda oldu. Dedikodu toplumsal alışkanlık
haline geldi. Ailecek gidiş gelişler yok oldu.


Öyle
bir toplum haline geldik ki, manevi değerlerimiz çöktü. Örf, adet ve
geleneklerimizi hatırlamaz olduk. Yemek kültürümüz yabancılaştı. Kendimize özgü
bir toplum değiliz artık. Millet olma duygularımız örseleniyor. Ulusal
kişiliğimizi tarif etmek artık marifet oldu.


Biz
kimiz? Biz neyiz? Nereden geldik? Ecdadımız kimler? Günümüze gelene kadar hangi
milletlerle melezleştik?


Cumhuriyet
öncesi Tarihimiz bize doğru mu öğretildi?


Yoksa
yalan, yanlış bilgilerle mi yanıltıldık?


Cumhuriyet
Tarihimiz taraflı bir mantıkla mı bizlere öğretildi?


Doğru
olmayan tarih bilgileriyle büsbütün aldatıldık mı?


Kurtuluş
Savaşı’nda yedi düvelle savaş yaptık mı?


İşgal
güçlerinden Fransızlar, İtalyanlar kendiliğinden mi çekip gittiler? Sadece
Yunanlılarla mı savaştık?


Doğrusu
nedir? 


Kurucu
Cumhuriyet’in Devrim kanunlarına göre mi abartılı bir tarih bilgisiyle
yanıltıldık?


Pozitif
bilim şüphecidir... Pozitif bilim sorgulayıcıdır...


Pozitif
Bilim; gerçek dışı hiçbirşeyi uzun süre saklayamaz.


Makalenin
başında sosyal dokumuzun bozulduğundan örnekler vermeye çalıştım.


Manevi
değerlerimizin örselendiğini vurguladım.


Birçok
etnik topluluktan milletleştirilmeye çalışılmış bir halkız biz.


Cumhuriyet
devrimi ne yazık ki; etnik toplulukları birbirine yapıştıracak politikalar
uygulayamamış.


Osmanlı;
yüzyıllarca birçok milleti bir arada tutarak Cihan İmparatorluğu olmuş da, Genç
Cumhuriyet kendi sınırları içindeki farklı ırkları ve farklı kültürleri bile
kaynaştırıp  ortak bir dil ile neden
“TÜRKİYELİYİZ” dedirtememiş?