“Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkıyor”

“Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkıyor”

“Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkıyor”

“Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkıyor”

 “Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkıyor”
03 Ocak 2011 - 19:00

* 02-08 Ocak 2011 tarihleri arasında kutlanacak olan “Verem Savaşı
Eğitim ve Propaganda Haftası” dolayısıyla Kırklareli İl Sağlık Müdürü
Dr. M. Mustafa Saymaz açıklamada bulundu.


HABER MERKEZİ
Kırklareli İl Sağlık Müdürü Dr. M. Mustafa Saymaz 02-08 Ocak 2011 tarihleri arasında kutlanacak olan “Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası”nın amacının Verem Hastalığı ile ilgili olarak toplumun bilgilendirilmesi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası" 1947 yılında kutlanmaya başlamıştır. Bu haftanın amacı verem ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa bütün kesimlerin dikkatinin çekilmesidir. Bu amaçla; sempozyumlar ve konferanslar düzenlenir, okullarda kompozisyon ve resim yarışmaları yapılır, vatandaşa hastalıkla ilgili eğitim verilir, afiş ve broşürler dağıtılır, yazılı ve görsel basına bilgi verilir.
* Dünyada Verem Hastalığı’nın durumu
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri verem mikrobu ile enfektedir. Bu insanların %10'u yaşamlarının bir döneminde vereme yakalanacaklardır. Her yıl yaklaşık 9 milyon kişi verem hastalığına yakalanmaktadır.
Verem Hastası sayılarının nüfusa oranı, sanayileşmiş ülkelerde yüz binde 20 ve altında iken, Asya ülkelerinde yüz binde 100'den, Afrika'da sahra güneyi ülkelerde ise yüz binde 300'den fazladır. Ülkemizde ise 2009 yılı verilerine göre yüz binde 29'dur. Veremden her yıl yaklaşık 1,7 milyon insan ölmektedir. Bunların çoğu Asya, Afrika ve Latin Amerika' dadır.Dünyada bir tek etkene bağlı, tedavisinin olmasına rağmen en çok ölüme yol açan hastalıktır.
* Türkiye'de Verem Hastalığı’nın durumu
Türkiye'de yılda yaklaşık 17 bin yeni Verem Hastası ortaya çıkmaktadır. 2008 Yılında Verem Savaşı Dispanserlerine (VSÜ) kayıtlı 18.452 verem hastası bulunmaktadır. Bu hastaların %62'si erkek, %38'i kadındır. Hastaların yaklaşık %70'inde akciğer tüberkülozu varken, %30'unda akciğer dışındaki organlar (Lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmuştur. 2008 yılı verem hastalarının %43'ü 15-34 yaş grubundadır.
* Verem Hastalığı’nın etkeni
Veremin etkeni "Mycobacterium tuberculosis" basilidir. Uzun sürede çoğalır, kültürde 2-6 haftada üreyen ve oksijenli ortamda yaşayan bir basildir. Özel boyama yöntemi ile boyanır. Asit ile boyayı vermediğinden aside dirençli basil (ARB) denilir.
* Verem’in bulaşması
Verem basilinin kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır.
Basil hava yolu ile bulaşır. Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Balgam tetkikinde ARB pozitif bulunan ve kavitesi olan hastalar daha fazla basil saçarlar. Basil kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve havalanması bulaşmada önemlidir. En çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda yok olur.
* Verem Enfeksiyonu ve Hastalığı
Verem Enfeksiyonu; basilin vücuda girmesinden sonra 8-10 haftada tüberkülin cilt testinin (TCT) pozitifleşmesi ile kendini gösterir. Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Vücut direnci düşünce basil çoğalarak hastalanmaya yol açabilir. Verem enfeksiyonu olan insanların yaklaşık %10'unda yaşamlarının bir döneminde verem hastalığı gelişebilir.
Hastalığın gelişmesine yol açan vücut direncini düşüren hastalıklar ve etkenler vardır. AİDS hastalığı bu bakımdan vücut direncini en çok kıran hastalıktır. Bunun dışında şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi kronik hastalıklar da vücut direncini düşürür. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düştüğünden hastalanma fazla olur.
Verem Hastalığı; klinik bulguların ortaya çıktığı bir durumdur. Verem hastalığı, en çok akciğerleri tutar. Hastalığın tuttuğu diğer organlar, akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler, beyin zarlarıdır. Vücudun bütün organlarında hastalık yapabilir.
* Verem Hastalığı’nın belirtileri
Genel Yakınmalar: Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi.
Akciğer Yakınmaları: Öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığıdır.
Gırtlak veremi ses kısıklığı yapabilir.
Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait semptomlar olabilir.
İki- üç haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenmek gerekir.
* Verem Tanısı
Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Basilin mikroskopta gösterilmesi ya da kültürde üretilmesi gereklidir. Hastanın semptomları ve röntgen bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Semptomlar yavaş gelişir. Akciğer veremi akciğer röntgen filminde bazı belirgin değişikliklere yol açar. Bu değişiklikler doktorun veremden şüphelenmesine yol açar. Verem tanısında kullanılan deri testi (PPD) vücutta mikrobun olduğunu gösterir. Enfeksiyon veya hastalık olabilir. Bu konudaki değerlendirmeyi ilgili doktor yapar.
* Bildirim ve Kayıt
Tüberküloz, bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Tanı konduktan sonra bir hafta içinde İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilir. Tanı konulan verem hastaları gizlilik kuralları içinde dispanserde kaydedilir.
* Veremin Tedavisi
Veremin teşhis ve tedavisi ücretsizdir. Veremin tedavisi standarttır. Bu standart tedavi, hastanede ya da dispanserde aynı şekilde düzenlenir. Tedavide kullanılan bütün ilaçlar verem savaşı dispanserlerinden ücretsiz verilir. Tedavide verilen ilaçların düzenli içilmesi çok önem taşır. Çünkü hastaların bir kısmı tedaviyi terk etmekte ve toplumda basil saçmayı sürdürmektedirler. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir. Tedavinin VSD ya da hastanede başlanması gerekir. Aylık takiplerinin de VSD’ de yapılması uygundur. Tedaviyi sonlandırana kadar özenle sürdürmek gerekir.
* Dirençli Verem
Tedavide ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez. Tam tersine tedavisi güç bir duruma gelir. Bu duruma dirençli tüberküloz denir. Bazı ilaçlara direnç gelişmesi özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz denilen (İzoniyazid ve Rifampisin'e direnç gelişen) hastalık bu bakımdan sıkıntılı bir durum arz eder. Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde yapılmaktadır.
* Koruyucu Tedavi
Verem hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıları VSD’ de ücretsiz muayene edilir.
Temaslı muayenesi ile hasta olanlar belirlenir ve tedavi edilir.Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir. Koruyucu ilaç tedavisi 6 ay süreyle verilir. Bu tedavinin hastalanmayı %90'a varan oranda önlediği bilinmektedir.
* BCG (Bacille Calmette Guerin) Verem Aşısı
BCG aşısı özellikle çocuklarda kanla yayılan ve öldüren verem hastalıklarım önlemede çok etkilidir.
Ülkemizde BCG aşısı doğumdan sonra 2. ayım bitiren bebeklere Verem Savaş Dispanserleri, Sağlık Ocakları ve Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Aşı zamanı geçirilirse, 6 yaşa kadar yapılabilir, ancak bu durumda önce tüberkülin testi (TCT) yapılması gerekir.
* Türkiye'de Verem Savaşı
Ülkemizde verem savaşı Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği strateji ile yürütülmektedir. Bu strateji Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisidir (DGTS). DSÖ’ nün hedefi; DGTS programları ile yayma pozitif (+) hastaların %70'inin bulunması ve bu hastaların %85'inin başarı ile tedavi edilmesidir. Türkiye'de 2008 yılında %81 yayma pozitif vaka bulma ve %91 tedavi başarısı ile bu hedeflere ulaşılmıştır. DGT ile standart kısa süreli tedavi rejimi uygulamasında en yüksek düzeyde tedavi tamamlama ve en düşük düzeyde tedavi terk oranlarına ulaşılmıştır.” (s)