“Trakya yaşam alanımızdır”

“Trakya yaşam alanımızdır”

“Trakya yaşam alanımızdır”

“Trakya yaşam alanımızdır”

“Trakya yaşam alanımızdır”
07 Nisan 2015 - 17:22





* Trakya Platformu Marmara Ereğlisi, Şarköy Kızılcaterzi Köyü, Malkara ve Trakya’nın değişik yerlerinde kurulmak istenen Fosil Yakıtlı Termik Santralleri hakkında bir basın açıklaması yaptı.





HABER MERKEZİ 


Kırklareli TMMOB Binasında saat 12.30’da yapılan basın açıklamasını Trakya Platformu adına Ozan Balcı okudu. Balcı konuşmasına; “Trakya Platformu “Önce İnsan-Doğa” Anlayışı ile bir araya gelen kişi ve kuruluşlar tarafından oluşturulmuştur” diyerek başladı.


Balcı Basın Açıklamasının devamında şunları kaydetti; “Başta Marmara Ereğlisi, Şarköy Kızılcaterzi Köyü, Malkara ve Trakya’nın değişik yerlerinde kurulmak istenen Fosil Yakıtlı Termik Santrallerin doğamıza, Trakya’ya vereceği zararı önlemek için Trakya Platformunun bileşeni kuruluşlar tarafından 2013 yılında Danıştay 6. Dairesi’nde davalar açılmıştır. Trakya’da birçok termik santralin kurulmasını sağlayan Plan Değişikliğine karşı açılana davalara geçtiğimiz günlerde 160 sayfalık bilirkişi raporu sunulmuştur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yaptığımız itirazlarda ve dava dilekçemizde belirttiğimiz hukuka ve doğaya aykırılıkları saygıdeğer bilirkişi heyeti ayrıntılı bilimsel değerlendirmelerle çarpıcı bir şekilde raporlarında tespit etmiştir. Trakya Platformu doğaya ve gelecek nesiller adına taşıdığı sorumluluk gereği, toplumsal ve hukuksal alanda yaşamı savunmaya devam edecektir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 09.05.2013 tarihinde onaylanan Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100 000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı Değişikliği’nin çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olduğu söylenemez. Plan değişikliğine ilişkin bir diğer gerekçe olarak sunulan planlama bölgesinde son dönemlerde ortaya çıkan kömüre dayalı termik santral taleplerinin yoğunlaşması ise dava konusu planın değiştirilmesine yönelik kamusal bir gerekçe olmaktan çok belirli yatırım gruplarının anlık çıkarlarının bir ifadesi olarak görülmelidir. Bölgede bulunan kömür rezervlerinin ülke ekonomisine kazandırılması gereği de bir başka gerekçeyi oluşturmaktadır. Ancak, dava konusu plan değişikliğine konu olan üç termik santral yapılması öngörülen alanlardan biri olan Marmaraereğlisi’nde kömür rezervi yoktur. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yazısında Marmaraereğlisi’nde kömür rezervi olmadığı belirtilip liman varlığından söz edilerek ithal kömüre dayalı termik santral yapımı önerilmektedir. Dava konusu değişiklikle bu maddeye “kömür” ifadesinin eklenmesinin herhangi sıradan bir düzeltme olarak görülmesi olanaklı değildir. Çünkü yürürlükteki en üst ölçekli çevre düzeni planı olan 1/100.000 Ölçekli Revizyon ÇDP nin amacı bölgede ağırlıklı olarak tarımsal faaliyetlerin geliştirilmesi yönündedir. Planın gerek vizyon, gerek hedef ve ilkeler ve gerekse de amaç maddelerinin hiç birinde bölgenin bir enerji üretim bölgesi/alanı haline getirilmesi yönünde bir ifade yer almamakta, tersine plan açıklama raporunda özellikle bu türden çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan sanayilerin bölgede yer alamayacağına dair hükümler yer almaktadır. Sanayi gelişiminin sınırlandırılması bir ana ilke olarak dururken planın belirli maddelerine yerleştirilen ve planın vizyon ve ilkeleri ile taban tabana zıt ve aykırı biçimde tarım toprakları aleyhine ve yer altı su rezervlerine zarar verebilecek şekilde kömür çıkarılmasını öngören ve çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan sanayi/enerji yatırımlarını destekleyen hükümlerin sözü edilen ilkelerle uyumlu olduğunu söylemek olanaklı değildir. Dava konusu planda Marmaraereğlisi’nde öngörülen Kentsel Yerleşme Alanının hem doğal sit, hem de mutlak kuru tarım alanı üzerine yerleştirilmiş olması, Enerji Üretim ve Depolama Alanı’ nın mutlak kuru tarım arazileri üstünde Çorlu yoluna kadar yer alacak şekilde belirlenmesi 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile bağdaşmamaktadır. Marmaraereğlisi’nde kömüre dayalı termik santral bölgede önemli çevre sorunlarına yol açabilir. Planlanan alanda birden çok termik santral inşa edilebileceği de dikkate alındığında, dava konusu edilen plân kararı bölgenin yer altı su rezervlerinin tükenmesi sürecini hızlandıracaktır. Yeraltı su kaynaklarını çok olumsuz etkileyebilecek miktarda su kullanacak termik santral yoğunlaşmasına yol açabilecek dava konusu plan kararının, sürdürebilirlik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı görüşündeyiz. Türk Tabipleri Birliği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneğinin Hazırladığı Türkiye'de Hava Kirliliği ve Sağlık Gerçekler, Veriler ve Öneriler başlıklı bilgi kaynağında yer alan bilgilere göre: Kömür santralleri hava kirliliğine neden olurlar; çevreye büyük miktarlarda partikül madde, kükürt dioksit ve azot oksitler,  cıva gibi ağır metaller, dioksinler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH'lar) gibi kalıcı organik kirleticilerdir (POP'lar) salarlar. Büyük bir kömür santrali, her yıl atmosfere binlerce ton tehlikeli ve ortalama ömürleri en az 40 yıl olan hava kirletici madde yayar. Yeni kömür santralleri inşa etmek, tehlikeli emisyonların ve sağlık üzerindeki etkilerinin yıllarca sürecek olması demektir. Hastalıklarla ilgili yakın tarihli küresel düzeyde bir araştırma, hava kirliliğinin tüm dünyada sağlığa yönelik ilk on risk faktöründen biri olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, hava kirliliği kansere yol açan en önemli çevresel etmenlerden biri olarak da sınıflandırılmıştır.


Eldeki kanıtlara göre Türkiye, Avrupa'da hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin en yüksek oranda olduğu ülkelerden biri olarak görünmektedir. Güncel verilere göre, 2010 yılında Türkiye'de dış ortamda partikül madde (PM) ve ozona maruz kalma nedeniyle 28 924 kişi zamanından önce hayatını kaybetmiştir.Tekirdağ çevre yolunun üzerinde planlanan 178 hektar büyüklüğündeki Konut Dışı Çalışma Alanı, Mutlak Kuru Tarım Arazisi üzerinde yer almaktadır. Bu tür arazilerin yerleşime açılması için öne sürülen imara açma gerekçesi planın temel ilkeleri olan sürdürebilirlik, kırsal kalkınma ve nüfus kaybının önlenmesi kaygılarıyla çelişmektedir. Planda Tekirdağ çevre yolunun kuzeyinde Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı gelişmesi öngörülmesinin ilgili mevzuat, planlama ve şehircilik ilkeleri ile kamu yararı açılarından uygun olmadığı açıktır.Plan değişikliği ile Malkara kentinin hemen batısında Enerji Depolama ve Üretim Alanı gösterimi ile bölgede bulunan mevcut kömür rezervlerinin kullanılması amacıyla bir adet termik santralın yer alması öngörülmektedir. Burası Kadıköy Barajı Uzun Mesafeli Koruma Alanının bir bölümünde kalmaktadır. İnşa edilecek santral Kadıköy barajını besleyen akiferlerde tahribat yaratarak bu önemli içme suyu kaynağına zarar verebilecek, aynı zamanda bu yöredeki peyzajı olumsuz etkileyecektir. Santral büyük miktarda soğutma ve diğer kullanım suyuna gereksinim duyacağı için, yer altı su rezervleri üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Yeraltı su kaynaklarındaki hızlı azalış Ergene Havzası’ nın başta gelen çevre sorunu haline gelmiştir.Bilirkişi kurulu bu nedenlerle Malkara’nın batısında kömür kullanacak bir termik santral inşa edilmesini öngören dava konusu Çevre Düzeni Planı kararının sürdürebilirlik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı görüşündedir. Malkara’ nın batısında kömür kullanacak bir termik santral kurulmasına olanak tanıyan plan kararı alınıp, 2.10.3.3.sayılı Plan Hükmü’nde, yer altı su rezervleri üzerindeki etkilerinin hesaplanmasının alt ölçekle planlara bırakılmasının planlama ilkesine uygun olmadığı görüşündeyiz. Bilirkişi kurulu Malkara’ da kömüre dayalı termik santral kurulmasına olanak sağlamak için Plan Açıklama Raporunun, Planlama alanında yer alamayacak sanayi türlerinin (2.10.31.1,Sayfa 57),k) bendine yapılan eklemenin planlama ilkelerine uygun olmadığı görüşündedir. Plan Açıklama Rapor’unda Trakya Bölgesi’nde kömür çıkarılmasının tarım alanları ve akiferler üzerinde yapacağı tahribatlar belirtilmişken Planda Bölge’de çıkarılacak kömürü kullanacak termik santral önerilmiş olmasının sürdürebilirlik ve planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun değildir. Dava konusu Çevre Düzeni Plan’ında Şarköy-Kızılcaterzi Köyü’nde “E” Enerji Üretim ve Depolama Alanı Gösterimi ile Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali inşa edilmesi öngörülmüştür. ÇED Raporu’nda denizden soğutma suyu temin edileceği belirtilmiştir. Ancak santralin daha sonra kömüre dayalı enerjiye dönmesini önleyen bir plan kararı bulunmamaktadır. Bu durumun yalnızca ÇED Raporu’nda değil, plan kararlarında da yer alması bilimsel ve hukuki gerekliliktir. Tarım konusunda dava konusu planın ana amaçlarından uzaklaşan plan değişiklikleri salt 2009 Revizyon Planı’nın plan kararlarını değil bu kararlara temel oluşturan ulusal düzeyde hazırlanan birçok strateji belgelerindeki ana görüş ve kararlarının da etkisizleşmesine neden olacaktır. Bilirkişi kurulu, 2.11.2.1. Sayılı Plan Hükmünde tarım arazileri için Ergene Havzası Sınırları İçerisinde ve Ergene Havzası Sınırları Dışında ayrımın uygun olmadığı, Ergene Havzası Sınırları Dışındaki arazilere TAB ve TOB Alanları’nda belirlenen İAKS = Emsal’lerin çok yüksek olduğu, bölge bütünü için en çok Ergene Havzası Sınırları İçerisi için belirlenen düzeyde yapılaşma hakkı tanınmasının uygun olacağı görüşündedir. Termik Santral plan değişikliği Danıştay 6. Dairesi’nin Trakya’ya ilişkin daha önce verdiği birçok iptal kararına aykırı olarak yürürlüğe koyulmuştur. Hukuka ve Bölge Planı’na aykırı olduğunu bilerek, Trakya’yı öldürecek termik santrallere onay veren, plan değişikliğini hazırlayan her yetkili hukuken sorumludur.


Kamu görevlileri, Belediye ve İl Genel Meclis Üyeleri Trakya’da sadece doğa korumacı önlem ve işlemlere imza atmalıdırlar. Devletin gücünü elinde bulunduranlar, Anayasa ve Çevre Yasası uyarınca kirletenlere, rant uğruna hareket edenlere değil doğaya ve insanlığa hizmet etmelidir. Platformumuz her tür çevre ve doğa talanını işleyen, göz yuman ve idari olarak önünü açan kişi ve kuruluşların işlem ve kararları ile ilgili adli, idari, cezai her tür girişimde bulunacaktır. Tarım topraklarımızın rant amaçlı yapılaşmasına, çevre kirliliğine, doğal ve kültürel varlıklarımızın tahribatına karşı, her şart ve koşulda, Yaşamımızı savunmaya devam edeceğiz.” (Kadir Sinici)