Torun’dan Çanakkale Şehidi Dedesi’ne mektup

Torun’dan Çanakkale Şehidi Dedesi’ne mektup

Torun’dan Çanakkale Şehidi Dedesi’ne mektup

Torun’dan Çanakkale Şehidi Dedesi’ne mektup

Torun’dan Çanakkale Şehidi Dedesi’ne mektup
19 Mart 2011 - 11:04

Büyük Dedesi Ali Oğlu Yaşar Çanakkale Savaşları’nda Şehit düşen Bağımsız
Tarım Orman Çevre Sendikası (BATOÇ) Genel Teşkilatlandırma Sekreteri
Göksal Çidem, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü dolayısıyla
dedesine hitaben yazdığı mektubu, bakımsızlıktan harabe bir hale ve yok
olma noktasına gelen Kırklareli merkez ilçedeki Seyfioğlu Tabyası’nda
okudu.

HABER MERKEZİ

Okuduğu mektubun gönderme adresinin 11. Alay2. Tabur 6. Bölük – Çanakkale olduğunu belirten Çidem şunları kaydetti:
“Bulunduğumuz yer ecdadımıza karargâh olarak hizmet veren atalarımızın mirası Seyfioğlu Tabyası’dır. Yaklaşık 1 asır önce burayı kullanan Atalarımızın Ruhları şad olsun.  Onların mirası olarak bizlere bıraktıkları yerlerin içler acısı durumunu hep birlikte gördük. Bu da Birinci vazifemizi yerine getirmediğimizin göstergesidir.
Bu mekanlar ne yazık ki gördüğünüz ve görüntülediğiniz gibi terk edilmiş, evsizlere mekan olmuş, amacı dışında kullanıldığı için her türlü tahribat had safhadadır.  Millî, manevî, tarihî, kültürel değerlere sahip olan tabyamızın öncelikle korunması yaşatılması için acilen önlem alınılması gerekmektedir.  Yöremiz ve ülkemiz insanının hizmetine sunulmasıyla Millî bütünlüğün güçlenmesine ve ilin ekonomik gelişmesine katkı sağlayacağını düşündüğümüzden Tarihi mirasımız olan Tabyamızın bir an önce koruma altına alınması için Kültür Bakanlığı ile yazışmalar yaptık.  Yazışmalara verilen cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. 2011 yılı bütçe imkanları ile onarımın yapılmasının imkanı olmadığı bildirildi. Bu topraklar uğruna can veren ve bu mekanlarda barınan atalarımızın mirası,  bütçe imkanları el verene kadar böyle terk edilmiş sahipsiz kimsesiz kalacak. Geçmişimizi unutmamız için adeta çaba sarfediliyor. Ne yazık ki Tabyamızın girişinde ne bir levha, Ne bir tabela bulunmaması üzüntümüzü kat kat arttırmaktadır. Gelecek yıl Balkan Savaşları’nın 100. yılı. İsimsiz, sahipsiz ve kimsesiz tarihi mekanımız İlgisizliğe rağmen 100 yıldır ayakta.
Balkan Harbi’nde savaşan ve Çanakkale Savaşı’nda vatan için toprağa düşen bu karargahın neferlerinden biriside Askerlik Şubesi Babaeski olan 11. Alay 2. Tabur 6. Bölük erlerinden vatan savunması için can veren Büyük Dedem Ali Oğlu Yaşar'dır. Şüheda kayıt belgesinin aslı Kırklareli Şehit ve Gazi Aileleri Derneğimizdedir.  Ayrıca Çanakkale Şehitliği Kırklareli/Babaeski bölümünde Künyesi yazılıdır.
Torunu olduğum için onur ve gurur duyuyorum.  Biz onlarla gurur duyuyoruz da, “Bugünleri, bizleri ve miraslarının bu halini görselerdi, onlar da bizlerle gurur duyarlar mıydı?” diye de düşünmeden edemiyorum.
Geçmişe bir mektup yazmak mümkün olsaydı bugünleri şöyle özetlerdim;
Bu toprakları savunmak, bizlere gelecek bırakmak için can verdiniz. Peki, biz sizin için ne yapıyoruz. Belki birçoğumuz Fatiha’yı bile esirgiyoruz. Oturduğumuz yerden TV’ler karşısında Geçmişi unutmakla meşgul ediliyoruz. Kurduğumuz sanal dünyalarda suni gündemleri tartışıp duruyoruz. Sizlerin emaneti olan vatanı korumak kollamak yüceltmek için sadece slogan atıp duruyoruz.  Bizler slogan atıp dururken, sanal dünyanın suni gündemleri ile uyutulduğumuzu bile fark etmedik.
Nereye baksak her şey yabancı.  Türkçe tabelaya rastlamak bile neredeyse imkansız. Sizlere karşı modern orduları ile gelenler, Bugün taktik ve kimlik değiştirip yerli işbirlikçilerinde katkılarıyla işgale geldiler.  Sosyal ve kültürel çöküşler ve tahribatlar had safhada. Milli ve Manevi değerlerimizin erozyona uğramasına göz yumduk. Şayet bu değerlere sahip olsaydık bu tabya bugün bu halde olmazdı.
Sizler bizim için şehit oldunuz? Arkanızda yakınlarınızı ve yetimlerinizi niçin gözü yaşlı bıraktınız? Ahlak yoksunu dizileri her gece izleyelim diye mi? Sizlerin mirası bu yerler her türlü kötü alışkanlıkların başlangıç yeri olsun diye mi?
 Durum bu iken bizlere hakkınız helal etmeyeceğinizi biliyorum. Sizlere layık olamadık. Sizler öyle mücadeleler verdiniz ki. Günde bir tas üzüm hoşafı ile yedi düvelle savaşıp toprağa düştünüz.  Ancak bu mücadeleniz bugün unutuldu, unutturuldu. Geçmişimizi unuttuğumuz için geleceğimiz ipotek altına alındı.
Uğruna can verdiğiniz yurdumuz işte bu halde. Yüzünüze bakacak yüzümüz yok. Bilinçsizce, öyle hiç ölmeyecekmiş gibi, sizinle hiç karşılaşmayacakmışız gibi, hesap sorulmayacakmış gibi yaşayıp gidiyor günümüzü gün ediyoruz. Üzülerek itiraf etmeliyim ki, Senin çarpıştığın düşmanlarla kol kola olmak için çırpınıp duruyoruz.  
Sizlerin bıraktığı ve bize verdiğiniz güzellikleri biz koruyamadık. Sizlerden kalan ne varsa, sizlerin çarpıştığı yabancılara satarak mirasınızı yemekle meşgulüz.   Hakkınızı ödeyemeyiz. Sizlere minnettarız. Ruhunuz şad olsun.
Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları başta olmak üzere, bütün şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.” (s)