Tarım’da sorunlara çözüm aranıyor

Tarım’da sorunlara çözüm aranıyor

Tarım’da sorunlara çözüm aranıyor

Tarım’da sorunlara çözüm aranıyor

Tarım’da sorunlara çözüm aranıyor
17 Mayıs 2015 - 12:20

* “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü” sebebiyle “Tarım-Toprak-Su” konulu konferans düzenlenerek Tarım’daki sorunlar tartışıldı.







HABER MERKEZİ


“14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü” dolayısıyla Kırklareli Ziraat Odası Başkanlığı, Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilciliği ve Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) tarafından organize edilen “Tarım-Toprak-Su” konulu bir konferans düzenlendi. 


Konferans saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Konferansın açılış konuşmasını Kırklareli Ziraat Odaları Başkanı Ekrem Şaylan yaptı. Ekrem Şaylan’ın açılış konuşmasının ardından Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak söz alarak şunları söyledi;


“Ben yıllardır mesleğimin gereği olarak hep tarımın bir yanında bulundum. Onlarla ilgili sorunları biliyor, tanıyor fakat çözemiyoruz. Tarım belki Türkiye’nin en değerli alanı. Bu alanda mülkiyet yapısı, toprağın dağılımı, dönüşümü bizi bir yerden çıkarmıyor, hep aynı yerde kalıyoruz. Türkiye layık olduğu, Türkiye’de tarımda çalışanlar layık olduğu geliri elde edemiyorlar. Şu anda bu toplantıların amacı da bu işin içerisinde olanların milli gelirden pay almaları, paylarını arttırmaları, bunun için ne yapılabilir, nasıl yapılabilir bunun peşinde herkes.


* “Türkiye’de tarım üretimi kapasitesi çok değişmedi”


Bu ülke kurulduğunda Türkiye’nin yüzde 80 i köylü. Ben de bir köy çocuğuyum aynı zamanda. Çok çalışırdık ama karnımızı ancak doyururduk. O günden beri belki çok şey değişti ama Türkiye’de tarım üretimi kapasitesi çok değişmedi. Mesela benim çocukluğumda okuduğum coğrafya kitaplarında 20 ton buğday vardı, şuan onun altında. Ege’den Marmara’ya kadar olan kısmında tarımsal alanlar ve bu alanlar diğer kısımları besliyor. Ben Orhangazi Kaymakam’ı iken Ziraat Odası Başkanıyla karşılaştığımda işlerin nasıl gittiğini sordum. Bana çalışacak adam bulamadığını söylemişti. Ben de komisyonu toplayarak 11 bin olan sosyal yardımlaşmadan yararlananları 2 bin 500’e düşürdüm. Bunun sebebi bu yardımların haksız yere verilmesiydi. Karşı çıkanlar da oldu bu duruma. Bu sosyal yardımları insanları çalıştıracak şekilde düzenlememiz lazım. Yoksa hiç kimse çalışmıyor. Bu toplantıda umarım iyi düşünceler ortaya çıkar. Türk çiftçisine, tarımına çözüm önerisi olabilecek konular konuşulur ve yararlı olur” diye temennide bulundu.


* “1 milyon insan açlık çekiyor” 


Hikmet Çakmak’ın ardından Dr. Nüvit Soylu slayt destekli yaptığı açıklamaSINda; “Dünyada bugün 1 Milyon insan açlık çekiyor, gıdaya ulaşamıyor. 2 Milyar insan yetersiz besleniyor. 2014 yılında 18 milyon insan açlıktan ve yetersiz beslenmeden öldü. Artan nüfusa koşut, artan gıda talebinin karşılanması için gıda arzının yüzde 70 artırılması gerekiyor. İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi tarımsal faaliyetlerde üretim, verim ve kalitenin doğaya zarar vermeden arttırılması ile mümkündür. Ülkemiz, çocuklarımız, gelecek yaşam çiftçi faaliyetlerine bağlıdır. Biz sizi önemsiyoruz, siz de kendinizi önemsemelisiniz. 


Dünyanın en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ Çiftçi Milletin Efendisidir’ sözünün değeri günümüzde daha iyi ortaya çıkmıştır. Torunumun yüzüne baktığımda acaba yiyecek bir dilim ekmek, içecek bir bardak su bulabilecek mi diye endişeleniyorum. Kuraklık, etki ve süre olarak doğal afet sıralamasında birinci sırada sayılmaktadır. Çok sayıda ölümlere yol açmıştır. Türkiye de kuraklıktan etkilenmiş ancak bununla ilgili yazılı bir belge yoktur. 


* “Gıda silah olarak kullanılıyor”


2008 de yaşanan gıda krizinde ülkeler ihracatı yasakladı. Tohuma yapılan müdahalelerle gıda risk altında. Ülkenin güvenliği için gıda güvenliği koşuldur. Gıdada dışa bağımlılık, açlık ve yetersiz beslenmedir. Tarım sektörü olmadan gıdaya ulaşılamaz. Tarım ekonomik bir sektör olmaktan çok yaşamsal bir sektör olarak düşünülmedikçe; yaşam kalitesini arttıran ihtiyaçlar ve faaliyetler, yaşamsal olan ihtiyaç ve faaliyetlere tercih edildiği sürece dünyada güven ve huzur asla tahsis edilmeyecektir.  Tarım sektöründe alternatif çoktur. Doğal kaynaklarımızdan tarım toprakları tehdit altındadır. Tarım dışına çıkarılıyor, satılıyor ya da yabancılara uzun vadeli kiralanıyor. Yanlış uygulamalarla tarım toprağı özelliğini kaybediyor. Son 10 yılda Tarım Alanları 3.5 milyon hektar azaldı. 


* “Tüm su kaynaklarının sadece %1’i insan kullanımına uygun”


Dünyadaki tüm su kaynaklarının sadece %1’i insan kullanımına uygundur. Dünya’da Gıda’nın %70’i sulanan alanlardan elde ediliyor. DSİ tarafından sulamaya açılan sulama alanı 2 milyon 123 bin 547 hektar alanda sadece 782 bin 727 hektar alan sulanıyor. En büyük sorun enerji maliyeti. Güneş ışığı alma oranı Türkiye’den iki kat az olan Avrupa genelinde, güneş enerjisinden elektrik üreten sistemler, doğal gaz ve rüzgar enerjisi sistemlerini geride bırakmıştır. Maliyeti Nükleer Enerji Sistemi’nin altına düşen güneş enerjisi neden tercih edilmiyor?  Toplam istihdam içerisinde tarımın payı 2002’de 8 milyon iken 2014’te 5 milyon 600 bine geriledi. Tarım alanlarında çalışanlar da artan yoksulluk, halkın tarlalarını terk ederek şehirlere göçmelerine neden oluyor. Bu durum sosyal dokuyu bozuyor. Kırsal alanda yaşayanlar şehirde taşeron işçi konumunda yaşarken gıdalarını yine köyünden yıllık izinlerinde işçi olarak çalışarak sağlıyor. 2003- 2014 döneminde Türkiye, tarım ve gıda ithalatı için yabancı ülkelere 350 milyar TL ödedi. 


Meralar, doğal hayvancılık açısından çok önemli. Sağlıklı ve besleyici et ve süt öncelikle meralarda beslenen hayvanlardan elde ediliyor. 1960 yılında 28 milyon 700 bin hektar olan mera alanlarımız bugün 14 milyon 617 hektara düşmüştür. İçeride besici iflas ederken, ithalat tam gaz devam etmektedir.


* “Sorunlar giderilemiyor”


Ülkemizde 6 farklı Bakanlığın sorumluluğunda, 13 adet yasal dayanakla faaliyet sürdüren 15 farklı isimli tarımsal amaçlı üretici örgütlenmesi mevcuttur. Ülkemizde, kooperatif, birlik dernek vakıf adı altında kurulmuş farklı yasalara ve bakanlıklara bağlı tarımsal amaçlı örgütler mevcuttur. Nicel bakımdan sayıları artsa da nitel anlamda sorunları giderilemiyor. Ülkemizde örgütlenme planlı ve etkin bir şekilde desteklenmiyor. İşlevselleşmesi engelleniyor.  Bu anlattıklarım gösteriyor ki doğal kaynaklar ve insan kaynakları verimli, planlı, etkin, sürdürülebilir kullanılması gerçekleştirilememiştir. Yasal ve yönetsel düzenin sağlanmadığı kamusal yapılanmada tarımda kullanıcılar olarak çiftçiler sorumlu tutulamaz. Tarım politikalarımızda bütüncül bir anlayışın olması, koordinasyon eksikliği, örgütlenmede yaşanan sorunlar ve bunun gibi bir çok durumdan dolayı çok başlı, çok parçalı, dağınık, koordinasyon eksikliği ve yetki karmaşası içinde bir durum ortaya çıkmıştır. Tarım sektörünün rasyonel ve verimli bir şekilde geliştirilmesi anlayışından uzaklaşılmıştır. Tarım sektörü yasal, yönetsel ve yetkisel olarak karmaşa ve zafiyet içerisindedir. Kaynakların verimsiz kullanımı ve savurganlık sadece iyi çalışmayan kurumsal bir yapı sorunu değildir” dedi. 


* Çiftliğin varsa çiftliğinde oturacaksın


NKÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta ise yaptığı sunumda; “Maalesef çiftçilerimiz de tarlaları satarak bir ev, bir araba, 100 dönüm arazi varken kabinli traktörler, şehirde oturduk, sabah telefonu açıyoruz yağmur var mı, kar var mı geleyim mi gelmeyim mi diye. Oysa Fransızlar diyor ki Kayığın varsa yanında, çiftliğin varsa çiftliğinde oturacaksın. Ürettiğin yerde yaşayacaksın. Ait olduğun sınıfını bileceksin.  Şöyle bir Trakya’yı dolaşacak olursak kerpiç evler, yıkılmaya yüz tutmuş evler ama kapının önünde 120 beygir gücünde kabinli bir traktör. Birleşmiş milletler toprak yılı ilan etti. Benim Aşık Veysel’im 80 sene önce ‘ Benim sadık yarim kara topraktır’ dedi. Toprağımızı satmayalım, sahip çıkalım. Bugün her yerde mesaj da yayınladım ‘ Atalarımızın uğruna kan dökerek, dedelerimizin kara lastik ve çarık ile üzerinde karasaban tutarak ekip diktiği bu toprakları çiftçiler olarak korumak, üretmek ve bu ülke çocukları başta olmak üzere herkesi sağlıklı beslemek görevimizdir. Şahsımın düşüncesine göre toprağını ve suyunu koruyamayan hürriyetini ve zürriyetini de koruyamaz. 


* “Bir koyundan bir post çıkar”


Kredi kuruluşları olan Tarım Kredi Kooperatifleri enteresan bir yapılanma içinde. Çiftçi gidince müşteri geldi diyorlar. Oralara müşteri gitmez üyesi gider. Kapıdan giren adama üye gözü ile bakmak ile müşteri gözü ile bakmak arasında çok fark vardır. İkincisi kredi kuruluşları parayı verir, daha fazla para geri ödersiniz. Bir koyundan bir post çıkar. Tarım Kredi Kooperatifleri sosyal hakları en iyi kurumlardan biridir. Çalışanlarına iyi maaş verir ama bu, onların gözüyle müşteri bizim gözümüzle üyelerin sırtından çıkarılmaya çalışılmamalıdır. Üniversiteler ise okuyanlar bir sürü lisans, doktora yapar sonra Ayçiçeği Tohumu’nu ithal ederler. Bir eleştiri yapacaksak bu eleştiriyi geniş tabanda yapmak ve çare bulmak zorundayız. Eğer derdimiz bu sorunlardan kurtulmak ise hep birlikte yapmak zorundayız. Buralar çok sahipsiz kalmış. Herkesin çok iyi bildiği gibi kırsalda yaşayan ve tarımla uğraşan vatandaşlarımızın gayri safi hâsılasındaki oransal değer Türkiye nüfusunun oransal değerinden çok düşüktür. Bizi yetiştirenler dedi ki bir karar verirken önce aklınız sonra vicdanınız en son cebiniz onaylasın bu kararı. Fabrikalarda asgari ücrete çalışan gençlerimiz buralardan dönmezse bu işin altından kalkamayız.


* “Hep bir araya gelmemiz lazım”


Birlikte bir şeyler yapılabileceğine inanıyorum. Hep bir araya gelmemiz lazım. Türkiye’nin temel sorunlarından biri doğru zaman, doğru mekan ve doğru insanları buluşturamamak. Artık biz orası kirlenmiş bize ne dem lüksümüz yok. Hepimiz bu geminin içerisindeyiz. Tarih batmak üzere olan bir gemiden kaçmaya çalışanları pek kaydetmiyor. Ya o gemiyi yüzdürmek için herkes görevini yerine getirecek yada paşa paşa hep birlikte batacağız. Bölgemizde kurulmakta olan ve 3-4 yıllık kısa vadede bitecek olan atık su arıtma tesisler bölgemizdeki sanayi atık kirlenmesine çözüm olacaktır” sözlerine yer verdi. (Gülcan Kutlu)