“Tarih Emperyalizmin anahtarıdır”

“Tarih Emperyalizmin anahtarıdır”

“Tarih Emperyalizmin anahtarıdır”

“Tarih Emperyalizmin anahtarıdır”

“Tarih Emperyalizmin anahtarıdır”
13 Aralık 2011 - 09:17

Türk Edebiyatı’nın Usta Kalemleri’nden günümüz Türk Yazarı ve Düşünürü Mehmet Niyazi Özdemir 9 Aralık 2011 Cuma günü Kırklareli Üniversitesi’ne konuk oldu.




HABER MERKEZİ


Kırklareli Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öncülüğünde, Kırklareli Üniversitesi Kültür ve Sanat Kulübü’nün katkılarıyla 9 Aralık 2011 Cuma günü saat 14.30’da Rektörlük Kültür merkezi Salonu’nda “Tarih ve Roman İlişkisi Üzerine Değerlendirmeler” konulu bir konferans verildi. Tarihi Romanları ile ön plana çıkan ünlü Türk Yazarı ve Düşünürü Mehmet Niyazi Özdemir’in konuşmacı olduğu konferansa Kırklareli Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yakup Yılmaz, Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdürü Bülent Bayram, Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural ile çok sayıda öğrenci iştirak etti.


İlk önce konferansı verecek olan Mehmet Niyazi Özdemir’in biyografisi okundu. Hangi yıllarda hangi kitapları yazdığı anlatılarak, bulunduğu dalda kazandığı ödüller açıklandı.


* “Tarih ve Edebiyat birbirinden ayrılmaz iki bilim dalı”


Ardından Kırklareli Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural bir açılış konuşması yaparak konferansın konusu hakkında bazı değerlendirmelerde bulundu.


Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural; “Tarih ve edebiyat ilişkisi kavram olarak kısaltılırsa tarihi romandır. Tarih ve edebiyatın ayrı olduğu söylenemez. Bunlar bana göre biraz destanlar ile bağlıdır. Destanlar milletin hayatındaki önemli olayları ifade eder. Ama bir edebiyatçının elinden çıktığı bellidir.” ifadelerini kullanarak, Tarih ve edebiyatın birbirinden ayrılmaz iki bilim dalı olduğunu söyledi.


“Tarih felsefesinde eksiklik var. Bu eksiklikleri romancı tamamlıyor.” şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural, destanlarda tarihçinin görmediği, yorumda bulunamadığı taraflara romancının el attığını söyledi.


Bugün ki tarihi romanları Destan olarak nitelendiren Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural; “Niyazi bey, kendisi romancıdır ama destan yazarı gibidir. Bize tarihi sevdirmiş ve öğretmiştir. Kendisi bunu başarmıştır. Çanakkale Savaşı’nı Yemen Romanı ile anlatmıştır. Tüm savaşlarımızın büyük kısmında yenilgiler vardır. Mehmet Niyazi Bey bu savaşlar ile ilgili yazdığı romanlarda Türk milletinin yenilirken dahi asil olduğunu göstermiştir.” dedi.


Yrd. Doç. Dr. Secaattin Tural, Türk tarihinin baştanbaşa yazıldığında roman olacağını belirterek; “Bizler edebiyatçılar olarak ebedi bir metni incelerken en azından tarihe bağlı kalmak zorundayız. Fakat bazı ülkeler yazdığı eserlerde yaşanmamış olaylar ile suni tarihler oluşturmuştur. Ama bizim tarihimiz doğru yazılmış olsa milli bir roman olurdu. Türk tarihi baştanbaşa yazıldığında roman olur. Tarihimizi sevdirmek önemlidir. Ama biz maalesef bunu fazla yapamıyoruz. Tarihi sevdirmek, tarihi romancılara düşen bir görevdir. Niyazi bey bunu yazdığı romanlar ile başarmıştır” şeklinde konuştu.


 “Tarih ve Roman İlişkisi Üzerine Değerlendirmeler” konulu konferansın sunumunu gerçekleştiren Türk Yazarı ve Düşünürü Mehmet Niyazi Özdemir sunumuna başlamadan önce bu konferansı düzenleyenlere teşekkür ederek; “Sizler ile beni buluşturan öğretim görevlisi arkadaşlara teşekkür ederim” dedi.


* “Avrupalılar kendi tarihindeki nirengi noktasını alıyor. Bütün insanlığa mal ediyor.”


Mehmet Niyazi Özdemir, sunumunda tarih sahnesinde Roma’da yaşananların Avrupa tarafından uyarlanarak tüm dünya insanlarına mal edildiğini savunarak şunları kaydetti;


“Tarih emperyalizmin anahtarıdır. Dünya tarihine bakıldığı zaman ilk çağ, romanın ikiye bölünmesi veya batı romanın tarih sahnesinden kalkması ile sona erer. Orta çağ, İstanbul’un Fethi veya Amerika’nın keşfi ile sona erer. Roma’nın olduğu zamanın dünyasında televizyon, radyo, gazete, dergi yok. Roma’nın varlığı’nı bir Çinli, bir Hindistanlı,  bir Afrikalı’nın bilmesi mümkün değil. Ama Roma Avrupa için önemli bir nirengi noktasıdır. Avrupalılar kendi tarihindeki nirengi noktasını alıyor. Bütün insanlığa mal ediyor. Çok sayıdaki ülke insanı ilk çağın bitimini bu şekilde yapıyor. Eğer siz bir insanı esir etmek istiyorsanız, önce siz onun hafızasını esir alacaksınız. Esirler ile ilgili bir romanda böyle geçiyor. Esirlere yapılan eziyetler sonrasında bir esir hafızasının kaybetmeye başlarsa, karşısındakini yaratıcısı olarak düşünmeye başlarmış, Avrupa’da tüm insanlığın hafızasını esir aldığı için biz artık onlar ile birlikte düşünmeye mahkum olmuşuz.” (cs)