“Sosyal projeler üretmek zorundayız”

“Sosyal projeler üretmek zorundayız”

“Sosyal projeler üretmek zorundayız”

“Sosyal projeler üretmek zorundayız”

“Sosyal projeler üretmek zorundayız”
16 Şubat 2015 - 08:21

Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Şubesi “Yönetimde İletişim, Uzak Görüşlülük ve Tanışma Toplantısı” düzenledi










HABER MERKEZİ


Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Şubesi merkez ilçedeki Okul Müdür ve Müdür Yardımcıları ile Öğretmen Evi ve ASO Salonu’nda bir araya geldi.


Toplantı Eğitim Bir Sen’in 23. Kuruluş Yıldönümü olan 14 Şubat 2015 vesilesiyle tanıtım ve kazanımlarla ilgili sunumla başladı. Okullarda yeni görevlendirilen yöneticilerle eski yöneticilerin bir araya gelerek “Yönetimde İletişim, Uzak Görüşlülük, Tanışma ve Kaynaşma Toplantısı”nda konuşma yapan Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Kırklareli İl Başkanı Selahattin Karanfiler;


“Sendika olarak yeni politikalar, sosyal projeler üretmek zorundayız. Ülkenin demokratikleşmesi ve dünyayla entegre olabilmesi için sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Yeni bir Türkiye ve yeni bir medeniyet inşası için üyelerimizin eğitilmesi, yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanması konusunda zaman zaman bir araya geliyoruz bu akşamda okul yöneticileri ile birlikteyiz. Yaşadığımız yakın geçmiş, genelde Memur-Sen’in özelde Eğitim-Bir-Sen’in çalışma hayatı ve eğitim-öğretim alanında kazandırdıkları, eğitim ve sosyal politika tarihinde özel bir yeri olacağını ortaya koymaktadır. Sendikal tarihin kitabı, erdemli sendikal hareketin misyon, vizyon ve uygulamalarına göre yeniden yazılacaktır. Konfederasyonumuzun ve sendikamızın; darbe girişimlerine karşı ortak akıl platformları oluşturması, demokrasi tarihinin en önemli referandumu olan ve Türkiye’nin vesayetten kurtulmasını sağlayan 12 Eylül referandumunda aldığı aktif rol, toplu sözleşme hakkını elde etmesi, kamuda kılık-kıyafet dayatmasına karşı sivil itaatsizlik örneği göstererek başörtüsü sorununu da fiilen çözmesi, ülkemizin 30 yıllık problemi olan terör bataklığının kurutulması için başlatılan çözüm sürecinde elini taşın altına koyması, uluslararası faiz lobisi ile darbe lobisinin ortak senaryosunu yazdığı Gezi Parkı olaylarında oyunun bozulmasında öncülük yapması, dünya mazlumlarının yanında yer alarak insanlığın vicdanı olması, küresel darbe ve oyunlara karşı kitlesel tepkiler koyması, en önemlisi, ürettiği proje ve hazırladığı raporlarla büyük Türkiye idealine katkı sunması sendikal tarihe altın harflerle yazılacak icraat ve faaliyetlerindendir. Memur-Sen, ülkemizde ve dünyada demokratikleşmenin sağlanması, darbeler ve vesayet rejimlerinin son bulması, temel hak ve hürriyetlerin genişlemesi için mücadele verirken; Eğitim-Bir-Sen, bir yandan bağlı bulunduğu konfederasyonun mücadelesine güç kattı, diğer yandan eğitim sisteminin demokratikleşmesi, eğitim alanındaki çifte standartların kaldırılması için birçok mücadelenin başlatıcısı ve öncüsü oldu. Onlarca haksız ve hukuksuz uygulama Eğitim-Bir-Sen’in kararlı mücadelesi ve tutumuyla son buldu. Eğitim sisteminin demokratikleşmesinin temel unsurlarından olan müfredat değişikliklerinde etkin rol alan sendikamız, Milli Güvenlik Dersi’nin müfredattan çıkarılması, din eğitiminin önündeki yaş sınırının kaldırılması, Kur’an ve Siyer derslerinin müfredata girmesi, müfredattan vesayetin izlerinin silinmesi konularında aktif sorumluluk alarak bu noktada başarılı sonuçlar alınmasında etkili oldu. Bunun yanında Türkiye’nin ve toplumun yeni ihtiyaçlarına göre müfredatın yenilenmesi ve kalitesinin daha da artırılması için çalışmalarımız sürmektedir. Eğitim-Bir-Sen, vesayetin izlerinin silinmesi noktasındaki mücadelesini müfredatla sınırlı tutmadı; başta 28 Şubat Darbesi olmak üzere tüm darbeler döneminde pedagojik tartışmalar yapılmadan eğitim sistemine sokulan vesayet ürünü uygulamalara tek tek son verdirdi. Konfederasyonumuzun ve sendikamızın verdiği kararlı ve kapsamlı mücadele sonucunda,  katsayı adaletsizliğine son verilerek mesleki eğitimin genel eğitim içindeki oranının yükseltilmesinin yanında kalitesinde de belirgin düzelmeler başladı. Mesleki eğitimin daha cazip hale getirilmesi için yeni düzenleme ve teşviklere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu noktada akademik çalışmalarımız ve girişimlerimiz sürmektedir. Sendika olarak, millet iradesine rağmen getirilen darbe ürünü müfredatlı kesintisiz eğitime son verdirerek, dört dörtlük kesintili eğitime geçilmesinde öncü rol üstlendik. Milletimizi ve değerlerini dışlayan, ötekileştiren sistem ve anlayıştan, milletle ve değerleriyle barışık bir sistemin kurulmasının öncülüğünü yaparak, hem ülkemizin hem de milletimizin, gençlerimizin önünü açtık. Her türlü kılık-kıyafet yasağının kalkması mücadelesinde Eğitim-Bir-Sen, 90’lı yılların başından itibaren öncülük yaptı, bu mücadelede hep ön saflarda yer aldı. Demokratik ve meşru eylemlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle yaşıt sorunlarımızdan olan kılık-kıyafet sorununu fiili olarak çözüme kavuşturduk. Hukuken çözülmesi için de sivil itaatsizliğimizi kesintisiz sürdürüyoruz, aynı zamanda demokratik girişimlerde bulunuyoruz. En kısa zamanda hukuken de çözüleceğine inancımız tamdır. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, hizmet sendikacılığı, akademik sendikacılık, toplumsal sendikacılık ve erdemli sendikacılık yaparak milletimizin, kamu görevlilerinin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının tek tek çözümüne paydaş olurken, iftira ve hakaret sendikacılığı yapanlar tüm enerjilerini sadece toplu sözleşme döneminde değil, yıl boyunca kazanım üreten konfederasyonumuza ve sendikalarımıza çamur atarak harcadılar. Onlar çamurla oynaşmaya devam ededursun, biz toplumla, kamu görevlileriyle, eğitim çalışanlarıyla olan toplumsal sözleşmemiz gereği hizmet üretmeye, başta üyelerimiz olmak üzere kamu görevlilerine ve emeklilerine kazanımlar üretmeye devam edeceğiz. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, demokratikleşme alanındaki kazanımlarla birlikte kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarında da rekor sayılabilecek artışların altına imza attı. Geçmiş yıllardaki kazanımlarımızdan bahsetmeyeceğim, bu yılki genel toplu sözleşme kazanımlarımızı ve eğitim hizmet kolunda elde ettiğimiz bazı kazanımları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kamu görevlileri için son yılların en büyük kazanımlarının elde edildiği bu toplu sözleşmede imza altına alınan konular incelendiğinde; maaşlar arasındaki makasın daraltılarak sosyal adaletin sağlandığı, ihtiyaçları değişmediği halde emekli olunca aylıkları en az yüzde 40 azalan kamu görevlisi emeklilerinin aylıklarında iyileşme yapıldığı, çalışma hayatının köleleri olarak tanımlanan 4/C’lilerin gelirlerinde ciddi artış gerçekleştirildiği, öğretmenlerin ek ödeme mağduriyetinin giderildiği kendiliğinden görülecektir. 2014-2015 toplu sözleşme döneminde, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi ‘deldirtmeyiz’ diyen bürokratik yaklaşım ve siyasi anlayışla kıran kırana pazarlık yaptık, öğretmenlerin ek ödeme mağduriyetini, özel hizmet tazminatında artış sağlatarak, giderdik. Toplu sözleşme kulislerinde, “İktidar bu yıl da öğretmene ek ödeme vermeyecek” diye yaygara koparan, öğretmenlerin ek ödeme veya özel hizmet tazminatı almaması için el ovuşturan, alınamayan haklar üzerinden sendikacılık yapanlara inat, Kamu İşveren Kurulu’nun ilk teklifini; taban aylık zammında 100 TL’den yüzde 75 artırarak 175 TL’ye, öğretmen özel hizmet zammını 40+40’tan yüzde 87,5 artırarak 75+75 TL’ye, 4/C’li personelin zammını 150 TL’den, yüzde 233 artırarak 350 TL’ye yükselttirdik. Taban aylığına zam yapılması nedeniyle eğitim çalışanlarının yüzde 98’i olumlu etkilenmiştir. Bu kararlı duruşumuz ve ısrarımız sayesinde öğretmen maaşında toplamda brüt 325, net ise 278 TL artış gerçekleşti. Öğretim yılına hazırlık ödeneğini 2014 yılı için yüzde 14,86, 2015 yılı için 28,37 artırdık. 4/C’lilere brüt 590, net 483 TL artış sağladık. Emeklilere her ay net 146 TL zam alarak emekli maaşlarında yüzde 12,46’ya varan artış sağladık. Toplu sözleşme masasına taşıdığımız emeklilerin promosyon talebiyle ilgili çalışmalar sürüyor. 2015 yılı için yüzde 3+3 zam artı enflasyon farkı verilecek. Tüm kazanımların kamu görevlisi başına bütçeye maliyeti 210 TL’dir. Bu yüzden olsa gerek maliyeden sorumlu bakan ve başbakan yardımcısı toplu sözleşmelerin bütçeye planlandığının üstünde bir yük getirdiğini söylüyorlar. Taban aylığa yapılan zam ve diğer artışlarla birlikte kamu görevlilerinin maaşlarında enflasyonun çok üzerinde artışlar sağlanmıştır. Büyük Türkiye’nin mimarları olan kamu görevlilerinin motivasyonu açısından, geçmiş yılların telafisi ve refah payının da verilmesi bakımından önemli bir toplu sözleşmeyi geride bıraktık. “Sendikacılık, bir aylık toplu sözleşme dönemine sıkıştırılamaz” felsefesiyle, “yetmez” diyerek yeni kazanımlar üretmek için çalışmalarımızı hemen başlattık. Kamu görevlilerinin geneli için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, genelde eğitim çalışanları özelde ise akademisyenlerin sorunlarının çözümü için de Maliye Bakanlığı ve YÖK’le görüşmelerimiz sürüyor. İnşallah çalışmalarımız olgunlaşınca yeni kazanımlarımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen olarak, hem yurtiçi vesayetçilere hem küresel vesayetçilere karşı yoğun bir mücadele verdik, vermeye devam ediyoruz. Bu kapsamda, bir yandan Mısır’daki küresel darbeyle mücadele ederken, diğer yandan ülkemizde geçmişte yaşanan darbelerin izlerinin tamamen silinmesi ve milletimizi maddi-manevi zarara uğratanların hesap vermesi için çaba harcıyoruz. “Bin yıl sürecek” denilen ancak 10 yılda tamamlanan 28 Şubat darbesinin mimarlarının yargılandığı dava başladı. Konfederasyon ve sendika olarak davaya müdahil olduk. Davanın başlamasıyla birlikte yaptığımız basın açıklamalarıyla suçluların mutlaka cezalandırılması ve mağdurların mağduriyetinin giderilmesi için çağrıda bulunduk. Değerli dava arkadaşlarım, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, misyonuyla, ilkeleriyle, ortaya koyduğu vizyonla ve ürettiği kazanımlarla milletin, kamu görevlilerinin ve eğitim çalışanlarının sözcüsü olduğunu hatta ta kendisi olduğunu defalarca göstermiştir. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Senlilerin “ortak kimliği” milletin kendisidir. Milletin “ortak kimliğini” taşıyan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen ailesi, hakaret sendikacılığına, iftira sendikacılığına ve düzeysiz sendikacılığa her zaman olduğu gibi geçit vermeyecektir. Bu çatışmacı sendikacılığa rağmen kamu görevlileri ve milletimizin memnuniyetini esas alan büyük Türkiye ideali için erdemli sendikal anlayışımızın da gereği olarak karşılıksız alın teri dökmeye ve kazanım üretmeye devam edeceğiz. Öncelikli hedefimiz, demokratik, özgürlükçü ve sivil bir yeni anayasanın yapılması, bu kapsamda 12 Eylül ürünü YÖK’ün yapısının bilimi ve özgürlükleri esas alan, çalışanlarını önemseyen, akademisyenlerini geçinmek için daha fazla derse girme mecburiyetinden kurtaran çağdaş yapıya kavuşturulmasıdır. YÖK’ün sınırsız yetkileri budanmalı, sadece üniversiteler arasında koordinasyon sağlayacak bir yapıya dönüştürülmelidir. Bu düşüncelerle, 2. Yarıyıl Eğitim-Öğretim Dönemi’nin eğitim çalışanlarımıza, öğrencilerimize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor; eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarılar diliyorum. Ayrıca yeni göreve başlayan yöneticilere hayırlı olsun diyorum” dedi. (Savaş Eskici)