“Sorunları azaltacak kararlar hayata geçirilmelidir”

“Sorunları azaltacak kararlar hayata geçirilmelidir”

“Sorunları azaltacak kararlar hayata geçirilmelidir”

“Sorunları azaltacak kararlar hayata geçirilmelidir”

“Sorunları azaltacak kararlar hayata geçirilmelidir”
01 Şubat 2011 - 08:59

Kırklareli Eğitim bir Sen İl Sekreteri Bülent Kılıç; 2010-2011 öğretim
döneminin 1. yarıyılı, 730 bin öğretmen ve 16 milyon öğrenci için, çözüm
bekleyen birçok sorunla birlikte sona ermiş bulunuyor” dedi.

HABER MERKEZİ

Sorunların birikmesi ve eğitimcilerin sorunlarından arınmış bir şekilde işinin başına gidememesi, ülkemizin geleceği için elzem olan eğitimin gereken faydayı sağlamasına engel teşkil ettiğini belirten Kılıç şunları kaydetti:
“Türkiye’nin pek çok sorununun bu arada eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarının çözümü için bir zihniyet devrimi gerekmektedir. Zihniyet devriminin öncülü, sivilleşmeye, demokratikleşmeye yönelik bir samimi gayretin toplumun tüm kesimlerince ortaya konulmalıdır.
Türkiye’nin sivilleşmesinin, demokratikleşmesinin ve bireyin hak ve özgürlüklerinin önündeki en büyük engel, mevcut darbe Anayasası’dır. Darbe döneminin kalıntılarını ortadan kaldıran, bireyi merkeze alan, devletin milletinden milletin devletine geçişi sağlayacak sivil bir Anayasa’nın hazırlanması olmazsa olmazlarımızdan biridir. 12 Eylül Referandumu’nda milletimizin eğilimi de bu yönde tezahür etmiştir. Milletimizin talebi doğrultusunda temel hak ve özgürlükleri, eğitimde fırsat eşitliğini, inanç ve düşünceyi ifade hürriyetinin önündeki bütün engelleri ortadan kaldıracak sivil bir Anayasa mutlaka hazırlanmalıdır.
* “Zayıf karne sorun yapılmamalıdır”
Her yarıyıl tatilinde veya sene sonunda gündeme gelen zayıf karne konusu veliler tarafından fazla büyütülmemelidir. Karnenin zayıf olması, çocuğun zekâsının göstergesi olarak değerlendirilmemelidir. Karne, başarının ölçütü değildir, sadece bir değerlendirme sistemidir. Karnesi zayıf çocuklar ders çalışmaya zorlanmamalı, bunun için baskı görmemelidir.
* “Başörtüsü Yasağı Ayıbı’ndan kurtulmalıyız”
Özgürlük alanlarını genişleten yeni Anayasa ile inancı gereği başını örten kızlarımızın, hiçbir hukuki dayanağı olmayan yasaklarla eğitim hakkından yoksun bırakılması ayıbından da kurtulmalıyız. Keyfi olarak uygulanan başörtüsü yasağına son verilerek, başörtüsü üniversitelerde serbest olmalı ve başörtüsüyle üniversiteyi bitiren kızlarımız kamuda da çalışabilmelidir.
 İş yükü fazlalığından yakınan yargının, yasamanın görev alanına girmesini engelleyecek adımlar atılmalı, Yargı Açılımı için bir an önce harekete geçilmelidir. Demokratik Açılım, Alevi Açılımı, Roman Açılımı’nın yapıldığı Türkiye’de başörtülü kızlarımızın hala ikinci sınıf muamelesi görmesini ve en temel hakları olan eğitim ve çalışma hayatının dışına yargı marifetiyle itilmesini anlamak mümkün değildir.
 Laikliğin beşiği Fransa’da hiçbir engelle karşılaşmadan okuyabilen, Belçika parlamentosunda ayakta alkışlanan başörtülü kadınların, büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde, ‘laiklik elden gidiyor’ bahanesiyle temel insan haklarından yoksun bırakılmaları utanç vericidir.
* “120 bin Kadrolu Öğretmen alınmalıdır”
Eğitimin en önemli sorunlarından biri olan öğretmen açığının kapatılması konusunda tatmin edici adımlar atılmalıdır. Aralık 2010’da 30 bin öğretmen ataması yapılmasına rağmen açık hala 100 binin üzerindedir. Bakanlık, 30 bini Şubat ayında olmak üzere en az 120 bin öğretmen ataması gerçekleştirmelidir.
 Özellikle zorunlu hizmet bölgelerinde öğretmen açığı giderek artmaktadır. Kurum İdari Kurulu Ekim 2010 Mutabakat Metni’nde imza altına aldığımız, ‘öğretmen ihtiyacının karşılanması amacıyla, zorunlu hizmet bölgelerinde istihdam edilen öğretmenlere, illerin veya yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, kültürel ve ulaşım imkânları dikkate alınarak, kalkınmada öncelikli hizmet tazminatı verilebilmesi için ilgili mevzuatlarında gerekli çalışmaların başlatılması’ kararı uygulamaya geçirilmelidir. Öğretmen açığının yanında derslik açığı da bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. 76 bin derslik açığının giderilmesi yönünde çaba gösterilmesi eğitim çalışanlarının beklentisidir.
* “En az 30 bin hizmetli alımı yapılmalıdır”
Eğitim kurumlarında, hizmetli yetersizliğinden dolayı temizlik ve hijyen yeterince sağlanamamaktadır. Yıllardır hizmetli alımı yapmayan Bakanlık, 2010 yılında 50 milyon TL, 2011 yılında ise 40 milyon TL ödenekle sadece ilköğretim okulları için temizlik hizmeti satın almaktadır. Tüm okullarla birlikte toplamda 116 milyon TL ödenek temizlik hizmeti alımı için tahsis edilmiştir. Bakanlık, hizmet alımıyla okulların temizlik ihtiyacını karşılamaya çalışmakta ama bu yeterli olmamaktadır. En az 30 bin hizmetli alımı yapılmalıdır.
* “Kurum idari kurulu kararları uygulanmalıdır”
Kurum İdari Kurulu Ekim 2010 Mutabakat Metni’nde yer alan, “Lise ve dengi okul mezunu olarak görev yapan personelden, ön lisans ve lisans öğrenimlerini tamamlamak isteyenlere, görevlerini aksatmamak kaydıyla, görev yaptıkları idarelerce gerekli kolaylığın sağlanması; eğitim çalışanlarının müze ve diğer tarihi yerlere ücretsiz olarak girebilmelerinin sağlanması için çalışma başlatılması; öğretmenevi üye aidatı uygulamasının kaldırılarak, tüm eğitim çalışanlarının öğretmenevi üyesi olarak kabul edilmesi çalışmalarının başlatılması; Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında görev yapan hizmetliler için Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nde belirtildiği üzere iki yılda bir sınav yapılmasının sağlanması; ikili eğitim yapan okul yöneticilerinin ek ders ücretlerinin artırılmasına yönelik çalışmaların başlatılması; öğretmenlerin özür durumuna bağlı atama ve yer değiştirmelerinde il emri uygulamasının yapılabilmesi için Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde gerekli değişiklik çalışmalarının başlatılması; sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişi ile ilgili Personel Genel Müdürlüğü’nce hazırlanarak 9/3/2010 tarih ve 14004 sayılı yazı ile Başbakanlığa gönderilen Kanun Tasarısı Taslağı’nın bir an önce sonuçlandırılmasının, kadroya geçişleri ile boşalan pozisyonların, özür durumu yer değiştirme işlemi yapıldıktan sonra boş pozisyonların isteğe bağlı il içi ve il dışı yer değişikliği için kullanılmasının sağlanması; İl Milli Eğitim Müdür yardımcıları, İlçe Milli Eğitim müdürleri, Şube müdürleri, Eğitim müfettişleri, uzmanlar ve şefler ek ödeme almadıkları için, ek ders ücretlerinin artırılmasına yönelik çalışmaların sonuçlandırılması; hizmetlilerin eğitim kurumlarında gece bekçisi olarak görevlendirilmesi uygulamasına son verilmesi gibi, eğitim çalışanlarını bir nebze rahatlatacak konularda adım atılmalıdır.
* “Şura kararları tozlu raflarda unutulmamalıdır”
18. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararlar, geçmiş yıllarda olduğu gibi, tozlu rafların arasında unutulmamalıdır. “Eğitimin kademeli olarak 13 yıla çıkarılması; Milli Güvenlik dersine branş öğretmenlerinin girmesi; eğitim çalışanlarına ödenmekte olan ek ders ücretlerinin 12 TL’ye çıkarılması; öğretmenliğin gelir düzeyi ve statüsünün yükseltilmesine dönük çalışmalara hız verilmesi; öğretmen istihdamında kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmenlik gibi farklı uygulamalara son verilerek tüm öğretmenlerin kadrolu öğretmen olarak istihdamının sağlanması; öğretmen ve yöneticilere mesleki gelişimlerini sağlamak amacıyla uzaktan veya örgün eğitim yoluyla lisansüstü eğitim imkanı sağlanması; okul yöneticilerinin 6 saat derse girme zorunluluğunun ‘6 saate kadar derse girer’ şeklinde değiştirilmesi ve Eğitim Öğretim Sınıfı’ndan Genel İdare Hizmetleri Sınıfı’na geçirilmesi başta olmak üzere Şûra’da alınan kararların tamamı hayata geçirilmelidir.
* Okul kantinleri ve servislerin denetimi sıklaştırılmalıdır”
Öğrencilerin yüzde 73’ü ve öğretmenlerin yüzde 50’si yemek ihtiyaçlarını kantinlerden karşılamaktadır. Şehir merkezlerinde öğrencilerin yüzde 20’si okula servislerle gitmektedir. Bu da kantinlerin ve servislerin ne derecede önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun için okullarda kantinlerin ve servislerin denetimi daha sık ve belirli periyotlarda yapılmalıdır.
* “Eğitim sistemi gözden geçirilmelidir”
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2000, 2003 ve 2006 sonuçları tüm dünyada önemli yankılar uyandırmış, eğitim sistemlerinin sorgulanmasına ve önemli değişikliklere yol açmıştır. Eğitim sistemimizde ise; öğrenci merkezli eğitim, OKS’nin yerine SBS’nin getirilmesi, Fen Bilimleri, Matematik, Türkçe ve Hayat Bilgisi müfredatlarında yapılan değişiklikler, öğretmen eğitimlerinin artırılması ve öğretmen atamalarındaki kriterlerin detaylandırılması gibi köklü değişiklikler yapılmıştır.
Ülkelerin eğitim politikalarını değerlendirmek ve eğitim sistemlerini geliştirmek için yapılan araştırmada, OECD üyesi olan ülkelerin sıralandığı listede Türkiye yine sonlarda yer almıştır. Önceki sınav sonuçlarına nazaran başarısını artırsa da, gelinen nokta hala yeterli değildir. Eğitim sistemimizin daha nitelikli öğrenciler yetiştirebilmesi için PISA sonuçları iyice irdelenerek gerekli önlemler alınmalıdır. Sıkça değişen sınav sistemleri başta olmak üzere eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği, kalabalık sınıflar, öğretmen açığı, yeni müfredatların ve yapılandırmacı yaklaşımın uygulamasından kaynaklanan sıkıntılar, öğretmen yetiştirme ve istihdam biçiminden kaynaklanan sorunlarla öğretmenler için hizmetiçi eğitimin yeterli düzeyde olmayışı gibi konular üzerinde çokça durulmalıdır.
* “Öğretim Üyeleri ve Öğretmenler askerlik hizmetini ihtiyaç duyulan yerlerde yapabilmelidir”
Sayısı her geçen gün artmakta olan üniversitelerde yetişmiş öğretim üyesine ihtiyaç had safhadadır. Üniversitelerde kısıtlı imkânlarla görev yapan öğretim üyelerinin akademik çalışmalarının aksamaması, gerek kendi çalışmalarının verimliliği gerekse verdikleri eğitim-öğretimin kesintiye uğramaması açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak, öğretim üyeleri, vatani hizmetleri nedeniyle görevlerinden ayrılmaları durumunda, sözü edilen olumsuzluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunların yaşanmaması için askerlik hizmetini Milli Eğitim Bakanlığı emrinde asker öğretmen olarak yerine getiren öğretmenler gibi, öğretim üyelerinin de temel askerlik eğitimlerinden sonra askerlik hizmetini akademisyen ihtiyacı olan üniversitelerde yerine getirmelerine imkân sağlanmalıdır.
 Sözleşmeli öğretmenler de, yaz tatilinde bir aylık temel eğitimden sonra askerliklerini asker öğretmen olarak görev yerlerinde yapabilmelidir. Şimdiye kadar kadrolu öğretmenlerle ilgili kısmi uygulama, tüm kadrolu öğretmenleri kapsayacak şekilde yapılmalı, yaz tatilinde bir aylık temel eğitimin sonunda, vatani hizmetini görev yerlerinde yedek subay öğretmen olarak yapabilmelerine imkan verilmelidir.
* “Herkes istediği eğitim kurumuna girebilmelidir”
Eğitim sistemi içerisindeki kurumlardan mezun olan herkesin istediği fakülte, akademi ve bölümleri tercih etme ve okuma hakkı olmalıdır. Bu nedenle okul ayrımı yapılmadan herkes istediği eğitim kurumuna girebilmelidir. Bunun için İmam Hatip Lisesi mezunlarının polis olmaları başta olmak üzere eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.” (s)