Savaşan; “Ülkücü Hareket muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır”

Savaşan; “Ülkücü Hareket muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır”

Savaşan; “Ülkücü Hareket muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır”

Savaşan; “Ülkücü Hareket muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır”

Savaşan; “Ülkücü Hareket muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır”
11 Ekim 2014 - 08:21

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırklareli İl Başkanı Şaban Savaşan, son günlerde Türkiye genelinde yaşanan olaylarla ilgili olarak yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:




HABER MERKEZİ


Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırklareli İl Başkanı Şaban Savaşan, son günlerde Türkiye genelinde yaşanan olaylarla ilgili olarak yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:


“Bir süredir devam eden şiddet ve asayişsizlik vakaları Türkiye’nin milli birliğini, milli bekasını ve toplumsal ahengini en üst düzeyde tehdit etmektedir. Türkiye’yi Lübnan’a, Irak’a, Suriye’ye, Afganistan’a dönüştürme emel ve hedefi güden iç ve dış mihraklar tahrik kampanyalarını tehlikeli boyutlara taşımaktadır. Özellikle son birkaç gündür artan toplumsal tansiyon, yaygınlaşan kargaşa ve karışıklık ülkemizin her köşesine dalga dalga yayılmaktadır. İstanbul yanarken 63’lüklerden eser yoktur. Doğu ve Güneydoğu karışırken barış ve özgürlük ahkamı kesen “Akiller isimli” yapay kalpliler ve zehirli diller ortalıktan anında kaybolmuştur.


Hükümet silik ve sessiz bir gölge gibi vahim gidişatı izlemekte, sonuçsuz güvenlik toplantılarıyla, eften püften açıklamalarla, suya sabuna dokunmayan pansuman önlemlerle vakit kaybetmektedir. AKP Hükümeti’nin PKK’ya verdiği tavizler, kurduğu pazarlık masaları, teröristleri taltif ve ödüllendirmesi emniyet ve asayişimizi bozmakla kalmamış, kardeşlik ve birlikte yaşama iradesini de yaralamıştır. Dağdan şehirlere inen/indirilen eşkıyalar, ellerinde silah, taş ve molotof kokteylilerle büyükşehirlerde eylem yapacak cürete, insanımızın günlük hayatını felç edecek noktaya gelmiştir. Maalesef Türkiye, AKP’nin PKK’yla kurduğu kanunsuz ve ahlaksız müzakere çarkının diyetini, süreç hıyanetinin bedelini ödemektedir. Türkiye öyle bir noktaya gelmiş ve getirilmiştir ki, 7 Ekim günü İzmir-Konak Kadifekale Şehitliği’nde bulunan şanlı bayrağımız dahi çekildiği gönderden indirilerek namussuzca yakılmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Atatürk’ün büst ve heykelleri sistematik olarak hedef alınıyorsa önümüzde azımsanamayacak, görmezden gelinemeyecek vahim bir durum olduğu tartışmasızdır.


Ülke genelinde sahnelenen provokasyonlar sonucunda, şimdiye kadar 35 ilde 2’si polis 31 kişinin hayatını kaybettiği 351 kişinin yaralandığı yapılan açıklamalarla sabittir. Başta Bingöl’de hain pusuda şahadete eren yiğitlerimize olmak üzere vefat eden tüm suçsuz günahsız vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve yüce Türk Milleti’ne baş sağlığı diliyoruz. Çıkan olaylarda; okullar, farklı kamu binaları, bankalar, özel mülkler, işyerleri, belediye otobüsleri, sivil ve resmi araçlar yüzü ve vicdanı maskeli teröristler tarafından saldırıya uğramıştır.


Türkmen katliamına suskun kalanların, Türkmeneli’ne yönelik kıyımlara kör bakanların Ayn el-Arap üzerinden felaket tellallığı yapması ikiyüzlülüktür. ‘Kobani’ söylemiyle Suriye’nin kuzeyinde Kürdistan temeli atmaya kalkışanların vicdan ve insaf dilenciliği yapması ihmal edilemeyecek çifte standarttır. IŞİD terörünün saldırılarından yakınanlar, hiç utanmadan insanlıktan bahsedenler; şayet dürüst iseler ‘Kobani’ çığlığı eşliğinde kudurmuş gibi Türkiye’ye zarar vermek yerine ellerine bulaşmış şehit kanlarının hesabını vermelidirler.


PKK-PYD terör örgütünün IŞİD’le hiçbir farkı olmadığı gün gibi meydandadır. “Kobani düşerse Ankara düşer” diyenler aslında Türkiye’yi tökezletmek, Türkiye’yi bölmek amacıyla yanıp tutuşan bir avuç şirret yuvasıdır. IŞİD terörünün Kobani ablukasını Türkiye’ye mal etme kurnazlığı projelendirilmiş, önü arkası düşünülmüş, aynı zamanda içeriğinde küresel ve bölgesel uzantılarının da yer aldığı acımasız bir senaryodur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çözüm sürecinin sabote edilmesinden” bahsetmesi, Başbakan Davutoğlu’nun “hiçbir vandalizme çözüm sürecini kurban vermeyiz” demesi hala devleti yöneten teslimiyetçi ruhun akıllanmadığını, ıslah ve terbiye olmadığını göstermektedir. Kobani’nin arkasına saklanan, Kürt kökenli kardeşlerimizi istismar etmek için el ovuşturan namert ve nankörler, sözde çözüm süreciyle Türkiye’nin milli varlığını dinamitlemeyi hedeflemektedir. Kürt kökenli vatandaşlarımız PKK-PYD-HDP’nin kan ve vahşet üzerine kurguladıkları oyunlarına düşmemelidir. Vatandaşlarımızın sakinlik içinde, aklıselim çerçevesinde sabır ve olgunluğun çizgisinden ayrılmaması en öncelikli tavsiye ve temennimizdir. Ayrıca Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in her mensubu uyanık ve dikkatli olacak, muhtemel kavga ve çatışmalardan kesinlikle uzak kalacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in simge ve işaretlerini kullanarak sokaklara çıkanların karanlık mahfillerin telkin ve yönlendirmesi altındaki ajan-provokatörler olduğu unutulmamalıdır. Birlik ve beraberlik içinde kalınırsa bu kötü günler mutlaka aşılacak, toplumsal huzur ve denge yeniden tesis edilecektir.” (Savaş Eskici)