Rabia Kuşağı’ndan İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı

Rabia Kuşağı’ndan İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı

Rabia Kuşağı’ndan İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı

Rabia Kuşağı’ndan İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı

Rabia Kuşağı’ndan İnsanlığa
11 Ekim 2013 - 09:54

Genç Memur-Sen Kırklareli İl Başkanı Alpaslan Koç 10 Ekim 2013 Perşembe günü Kırklareli merkezde bulunan Dingiloğlu Parkı’nda saat 12.30’da Rabia Kuşağından İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı .......




HABER MERKEZİ


Genç Memur-Sen Kırklareli İl Başkanı Alpaslan Koç 10 Ekim 2013 Perşembe günü Kırklareli merkezde bulunan Dingiloğlu Parkı’nda saat 12.30’da Rabia Kuşağından İnsanlığa "Yenidünya" Çağrısı konulu bir basın açıklaması düzenledi. 


Yaptığı açıklamada Koç şunları kaydetti:


“Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş hükümete ve Cumhurbaşkanı’na karşı 3 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbe, bugün yüzüncü gününü tamamladı. Mısır halkının yılların mücadelesiyle elde ettiği demokrasi, adil seçim ve demokratik oy hakkı; bir yıl bile dolmadan silah zoruyla rafa kaldırıldı. Birkaç ülke hariç dünya, demokrasiyi, insan haklarını, insan onurunu hiçe sayan bu silahlı zorbalığa ve zorbalara sessiz kalmakta ısrar ediyor. Menfaatlerini korumak adına darbeye darbe diyemeyenler, darbecilere destek verenler; insan onuruna, insan haklarına ve insanlığın yüzlerce asırlık birikimine hatta bizatihi insana ihanet ettiklerini dahi fark edemiyor. Darbeciler ve cunta yönetimi, dünyanın sessiz kalmasından, sözüm ona demokrasi beşiği devletlerin yaşananlara seyirci olmasından aldıkları cesaretle, masum bedenleri ölümle tanıştıran vahşetlerine her gün bir yenisini ekliyor. Mısır, özgürlük isteyenler ve insan onum mücadelesi verenler için ölüm tarlasına dönüştürüldü. 3 Temmuz'dan bu yana tanklar, zırhlı araçlar ve ağır silahlar kullanılarak gerçekleştirilen katliamlarda, aralarında gençlerin, çocukların ve hamile kadınların da yer aldığı binlerce sivil öldürüldü. Zorba kurşunlarıyla ölenlerin ve yaralananların sayısı tam olarak bilinmiyor ve her geçen gün daha da artıyor. Darbe yönetimi ve tetikçileri, yönetime el koymakla, bu duruma karşı çıkanları öldürmekle yetinmiyor. Binlerce insanı, darbeye direndiği ve demokraside ısrar ettiği için hukuka aykırı yollarla tutukluyor, işkenceye tabi tutuyor. Mısırda sadece insanlar değil, insanlık öldürülüyor. Dünya ses çıkarmaz, insanlık vicdanı harekete geçmezse, darbecilerin kirli elleri ölüm yağdırmaya devam edecek. Demokrasinin yeniden tesisi, insan haklarının ve insan onurunun hüküm sürmesi ihtimalini ortadan kaldırmak adına Hürriyet ve Adalet Partisi'nin ve Müslüman Kardeşlerin teşkilatları kapatıldı, faaliyetleri yasaklandı, liderleri tutuklandı ve mal varlıklarına el konuldu. Bağımsız medyanın oluşturacağı riski bertaraf etmek için, bütün medya kuruluşlarına darbe tetikçisi yöneticiler atandı. Dünya kamuoyunu etkileme gücüne sahip uluslar arası yayın yapan televizyonlar, gazeteler, ajanslar kapatıldı, temsilcileri tutuklandı. Basın özgürlüğü, tam anlamıyla yok edildi.


Evet, büyük ve kadim bir medeniyetin beşiği Mısır'da; tam 100 gündür kendi insanına ölüm kusan, işkence yapan cuntacıların darbe iklimi hâkimdir. Bugün, sadece Mısırda kanlı darbenin 100. Günü değil. Tarihin, insanlığın utanç vesikası olarak kaydedeceği, dünya ülkelerinin sessizliğinin, darbeciler eliyle vahşet ve katliamlara seyirciliğinin de 100. Günü'dür. Dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin merkezi Mısır'da, hukuka, insan haklarına, adalete ve vicdanlara aykırı cunta, tam 100 gündür keyfi ve zalimane bir yönetim sürdürüyor. Mısır halkı, tam 100 gündür insan olmanın onurunu yaşayamıyor. 3 Temmuz'da Mısır halkının iradesine vurulan darbeye sessiz kalanlar, darbecilerin akıttıkları kana, ölümle tanıştırdıkları binlerce masum cana 100 gündür ısrarla gözlerini kapıyor. Dün Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da ve bir çok ülkede sözüm ona demokrasi vaadiyle kan dökmekten geri durmayan Batı, kutsadığı demokrasiyi Mısır'da katleden darbecilere ve vahşetlerine son verecek insani tepkiyi vermekten bile geri duruyor. Demokrasi havariliğini kimseye kaptırmayan Batılı ülkeler, hak, özgürlük ve insan onuru aktivistliğini tekeline alan sözde aydınlar, bağımsız ve tarafsız medya manifestoları kaleme almakta mahir gazeteciler. Mısır'da demokrasinin, sivil halkın katledilmesi karşısında tam 100 gündür ısrarla üç maymunu oynuyorlar.


Bizler, "Darbeye karşı direnen gençler" olarak; Mısırda yaşananları, Mısır halkına yaşatılanları, bütün insanlığa karşı tehdit olarak görüyoruz. 3 Temmuz darbesine sessiz kalanları, insanlığın katlinin iştirakçisi olarak kabul ediyoruz. Darbecileri, cunta yönetimini destekleyenleri, insan onurunun kadim düşmanları olarak ilan ediyoruz. Mısır halkının iradesinin, Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş sivil idaresinin yanında olmayı, insan olmanın gereği olarak görüyoruz. Vicdanı olan, insan olan herkesi darbeye, darbecilere, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, insan hayatına kasteden her türlü eyleme karşı çıkmaya, Mısır halkının direnişine, insanlığın dirilişine katkı sunmaya davet ediyoruz. Dini, inancı, milleti, mezhebi, ülkesi, ideolojisi ne olursa olsun milletin iradesine kast edenlere ve eylemlerine her zaman karşı olacağımızı, hiçbir zaman sessiz kalmayacağımızı haykırıyoruz. Dünya Gençliği'ni darbelere karşı sonuna kadar direnmeye, onurlarına ve oylarına, tercihlerine ve seçimlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Herkes için, bütün insanlar ve bütün insanlık için adil, özgür, barışçıl ve inançlara saygılı, her türlü ayrımcılığa ve her türlü ayrıcalığa son verecek "yeni bir dünya" istiyoruz. Bu yüzden, Rabia-tül Adeviyye Meydanı'nda yapılan katliamın sessiz tanıkları olmayacağız. Bu yüzden, Mısır'da darbe son buluncaya millet iradesi yeniden hakim oluncaya kadar isyanda olacağız. Bu yüzden, darbeye itirazlarında, darbecilere isyanlarında Mısır halkının yanında yer alacağız. Merkezinde insan olan,   temeli insan onuru olan "yeni bir dünya" için, "Mısır için direniş, İnsanlık için diriliş" mücadelemizde kararlı olacağız. İnanıyoruz ki; kendisini insana ve insanlığa hizmet etmeye adamış gençliğin darbelere karşı direnişi insanlığın direnişiyle sonuçlanacak. İnsana karşı yapılan zulmü sona erdirmeyi amaçladığımız bu kutlu sefer, Mısır'da darbeyi sona erdiren soylu bir zaferle taçlanacak. Mısırda 100 gündür hüküm süren zulme isyanımızla kendisini Rabia Kuşağı olarak adlandıran bizler; Mısır'da darbenin ikinci yüz gününe ulaşmasına izin vermeyeceğiz. Kim olduğuna bakmaksızın mazlumun yanında, kimden geldiğine bakmaksızın zulmün karşısında duracağız. Adaletin, hürriyetin, meşruiyetin, insan haklarının ve insan onurunun savunucusu olacağız. İnsanlığın ortak birikiminin eseri insani değerleri kuşanmış bir gençlik olarak,   Mısır başta olmak üzere dünya üzerinde yaşanan bütün mezalimlere son verecek "yeni bir dünya "yi mutlaka kuracağız. İnsanlığın dirilişi için direniyoruz. İnsanca yaşamak için  "Yeni bir dünya" istiyoruz.” (Serkan Koçtürk)