'ÖSYM kamu vicdanını rahatlatmalıdır'

'ÖSYM kamu vicdanını rahatlatmalıdır'

'ÖSYM kamu vicdanını rahatlatmalıdır'

'ÖSYM kamu vicdanını rahatlatmalıdır'

'ÖSYM kamu vicdanını rahatlatmalıdır'
07 Nisan 2011 - 09:24


 Eğitim-Sen Kırklareli Şube Başkanı Seyfi Meriç; 'ÖSYM acilen konunu
uzmanları ile sendika temsilcilerinin akıllarda soru işareti kalmayacak
şekilde sorularını sorabilecekleri bir basın toplantısı
gerçekleştirmelidir' dedi.





HABER MERKEZİ
27 Mart 2011 Pazar günü gerçekleştirilen ve yaklaşık 1 milyon 700 bin adayın katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda yaşanan (YGS) Şifre Skandalı İddiası ile ilgili olarak Eğitim-Sen Kırklareli Şubesi tarafından 05 Nisan 2011 Salı günü saat 12.30’da Kültür Anıt Parkı’nda basın açıklaması düzenlendi.
Eğitim-Sen Kırklareli Şube Başkanı Seyfi Meriç, YGS'de şifre iddiaları ile ilgili yaşananları dikkatle takip ettiklerini belirtti. ÖSYM tarafından yapılan, 'Şifre tamamen asılsız ve gerçek dışıdır. Sınav kitapçıkları incelendiğinde bu net ve kesin olarak ortaya çıkmaktadır' şeklindeki açıklamaları hatırlatan Meriç; "Ancak, 40'a yakın soruda şifreleme iddiası ve tespit yönteminin ortaya çıkardığı somut örnekler tesadüften ötedir" diye konuştu.
Meriç, KPSS'de yaşanan hırsızlık iddiaları ile kamuoyu vicdanında ciddi oranda itibar kaybı yaşayan ÖSYM'nin, sınav güvenliği ile ilgili aldığı güvenlik önlemleri takdirle karşılanırken, şifreleme iddialarının soru işaretlerini tekrar beraberinde getirdiğini söyledi. Meriç, "KPSS'de oluşan şaibe iddialarıyla ilgili soruşturmaya ilişkin devletin resmi kurumlarının açıklama yapması gecikmişken, YGS ile ilgili ortaya atılan iddialar, gözleri tekrar ÖSYM'ye çevirmiştir" dedi.
Meriç, ikinci sınava girecek olan adayların motivasyonunu bozan, aileler dahil herkesi kaygılandıran şifreleme iddialarıyla ilgili oluşan kafa karışıklığını gidermeye yönelik, ÖSYM'nin süratli bir şekilde tüm kitapçıkları elektronik ortamda incelemeye fırsat vermesi ve bunu çok kısa bir süre içerisinde gerçekleştirmiş olmasının, son derece isabetli bir adım olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Yaklaşık 1 milyon 700 bin adayın katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) 27 Mart Pazar günü gerçekleştirildi. Hemen ardından da "ŞİFRE" Skandalı patlak verdi. KPSS'de yaşanan kopya skandalının ardından, üniversiteye girmek isteyen adayların yoğun güvenlik önlemleriyle adeta cezalandırıldığı sınavda, soruların şifre aracılığıyla çözülebildiği haberleri YGS'ye dair ciddi şüpheleri beraberinde getirmiştir.
Ülkemizde artık ilköğretimin ilk kademelerinden itibaren çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği test sayfalarının içine sıkışmış durumdadır. Kapitalist düzen, eğitimi üreten, yaratan, sorgulayan bireyler yetiştirmek, sosyal yarar sağlamak gibi temel amaçlarından uzaklaştırmış, alınıp satılan bir meta haline getirmiş ve öğrencilerimizi dershanelerin kucağına iterek halkın parasız eğitim alma hakkını elinden almıştır. Tüm bu çarpıklıklar başlı başına büyük eğitim sorunlarıdır. Bunlar yetmezmiş gibi YGS'de yaşananlar aileleriyle birlikte yaklaşık 8 milyon insanın yaşamını etkileyen devasa bir skandal olarak karşımızda durmaktadır.
KPSS'deki kopya skandalında halen bir sonuca ulaşılamamış olması, İstanbul'da sisteme müdahale edilerek sadece kız öğrencilerin belirli okullarda sınava alınmış olması ve geçmişte yaşanan kopya skandalları YGS üzerinde artan şüpheleri pekiştirmektedir. Silahtar Ağa İlköğretim Okulu’nda sınava yalnızca kız öğrencilerin alınması bu durumun somut örneklerinden yalnızca biridir. Ayrıca sınavda despotça uygulamalar yapılmıştır. İlimiz özelinde de öğrencilerin ve sınavlarda görevli öğretmenlerin potansiyel suçlu olarak görüldüğü, öğrencinin cebindeki kağıt mendilden, salonlarda görevli öğretmenlerin parmağındaki yüzüğe kadar her nesnenin kopya aracı sayıldığı temel insan haklarını çiğneyen kimi yaptırımların yaşandığı bilinmektedir KPSS'de yaşananlar ile toplumun güvenini yitiren ÖSYM bu konulara dair acilen bir açıklama getirmelidir. ÖSYM tarafından gerçekleştirilen basın duyurusu akıllardaki soru işaretlerini artırmak dışında bir şeye hizmet etmemiştir. Geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması ve kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi için akıllarda soru işareti bırakmayacak şekilde yanıtların alınabileceği ve basının geniş katılımıyla oluşturulacak bir basın toplantısı acilen gerçekleştirmelidir. Tüm bunlar yaşanırken adeta başka bir ülkede yaşıyormuş gibi davranarak milli eğitim bakanının ve YÖK başkanının bu dönemde sessiz kalmaları ise oldukça düşündürücüdür. Adeta şaibe iddialarını destekleyen bu tutum "Susmak onaylamaktır." biçiminde değerlendirilmeye çok açıktır."Şifre" iddialarının muhatabı yalnızca ÖSYM değil aynı zamanda hükümettir.
Bu nedenle acilen;
1- Yeri ve zamanı önceden duyurularak ve kamuoyunun bilgisine açık şekilde konuya ilişkin uzmanların ve eğitim alanında faaliyet gösteren sendika temsilcilerinin katılımıyla sorularını sorabilecekleri biçimde düzenlenmiş bir basın toplantısı gerçekleştirilmelidir,
2- Söz konusu "Şifre Yöntemi" birilerine servis edilmişse, adayların tek tek kendi kitapçıklarını görmesinin hiçbir anlamı olmayacak ve bu iddiaları ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla ÖSYM, tüm kitapçıkları adayların kimlik numaraları gizli tutularak kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Adaylara dağıtılan diğer kitapçıklarda da "Şifreleme" yöntemiyle doğru sonuç alınıp alınamadığı açısından net bilgiler verilmelidir.” (s)