Op. Dr. Tepeli; “Reflü çözümsüz değil”

Op. Dr. Tepeli; “Reflü çözümsüz değil”

Op. Dr. Tepeli; “Reflü çözümsüz değil”

Op. Dr. Tepeli; “Reflü çözümsüz değil”

Op. Dr. Tepeli; “Reflü çözümsüz değil”
14 Ekim 2014 - 07:21


Lüleburgaz Özel Derman Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli, reflü hastalığı, sebepleri, teşhis ve tedavisi hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu.





HABER MERKEZİ


Obezite tedavisinden saç ekimine, karın gerdirme ameliyatından göğüs küçültmeye kadar tüm cerrahi operasyonları başarı ile yapan Lüleburgaz Özel Derman Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli, Reflü ve reflünün tedavi yöntemleri hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli, açıklamalarında şunlara yer verdi;


Reflü; Pek çok insanda yemekten sonra hazımsızlık, ekşime ve yemek borusunda yanma yakınmaları mevcuttur. Bu rahatsız edici durum yemek borusuna ve hatta ağza kadar gelen yemek ve mide asidi ile belirgindir. Bu durum bazı kişilerde geçici olup, belli bir sürede ortadan kalkar. Bazılarında ise oldukça rahatsız edici, sık sık oluşan ve oldukça ağrılı bir hastalık halini alır. Peki, siz reflü hastası olabilir misiniz? 


* Midenizden göğse yükselen yanma, ekşime varsa veya 


* Ağzınıza acı-ekşi su veya yedikleriniz geliyorsa, 


* Ses kısıklığı, farenjit, larenjit varsa, 


* Öksürük-tedaviye dirençli astım sorununuz varsa, reflü hastası olma olasılığınız çok yüksektir.


Reflü konusunda deneyimli çalışmaları ve yaptığı ameliyatlar sonucu hastalarından aldığı olumlu görüşleriyle Lüleburgaz Özel Derman Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli, reflü hastalığı, sebepleri, teşhis ve tedavisi hakkında gazetemize yaptığı açıklamalarına şöyle devam etti;


* Bu hastalık neden oluşur?


Hastalığın oluşumunda pek çok sebep bulunabilir. Bazen mide ile yemek borusu arasında kapak görevi yapan kaslar herhangi bir neden olmaksızın gevşeyip açılabilir. Sonrasında da mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasına bağlı olarak şikâyetler meydana gelir. Kimi zaman da gelişmiş olan bir mide fıtığı, kapağın çalışmasına engel olur. Reflüye sebep olan daha başka pek çok faktör vardır. Hangi nedenden olursa olsun, buradaki temel sorun, mide asitinin yanlış bir ortama doğru geçişi ve oradaki hücreleri tahrip etmesinden ibarettir. Sanıldığı gibi midedeki asit miktarı yüksek seviyelerde değildir. Asit miktarı normaldir, ama bulunduğu yer yanlıştır. 


* Reflü hastalığında şikâyetler nelerdir?


Tipik şikâyetler göğüs kemiğinin arkasında hissedilen yanma hissi ve ağza acı ekşi su gelmesidir. Bazı hastalarda ise alışılmışın dışında farklı yakınmalar söz konusudur. Biz bunlara atipik şikâyetler diyoruz. Hastalarda kalp kriziyle bile karıştırılabilen göğüs ağrısına, boğaz, akciğer ve diş sorunlarına (ses kısıklığı, sık sık boğaz temizleme hissi, ses tellerinde polip, öksürük, astım benzeri yakınmalar) rastlanılabilmektedir. 


* Hastalığın tanısı nasıl konulmaktadır?


Tanıda en önemli noktalardan biri hastanın şikâyetlerinin hekim tarafından ayrıntılı olarak ele alınmasıdır. Zira reflüyle karışabilen farklı hastalıklar olduğu gibi, hastada reflünün yanında ikinci bir sindirim sistemi sorunu da olabilmektedir. 


* Hastalığının tedavisi nedir?


Reflü hastalığının tedavisinde sosyal tedbirlerden başlayan ve cerrahi girişime kadar değişen farklı seçenekler söz konusudur. 


Sosyal tedbirler: Yatak başının yükseltilmesi, reflüjenik olduğu bilinen yiyecek ve içeceklerden uzak durulması (portakal suyu, pizza, kolalı içecekler vb.), çok sıkı giysilerin tercih edilmemesi gibi mevcut pek çok sosyal tedbir, genellikle hafif düzeyde reflüsü olan hastalarda etkili olabilmektedir. 


İkinci seçenek ilaç tedavisidir: Kısaca PPI (proton pompa inhibitörleri) diye bilinen ilaçlar asit salgılanmasını güçlü bir şekilde azaltarak şikâyetlerin ortadan kaybolmasına neden olurlar. Ancak ilaç tedavisi çoğu zaman sürekli bir kullanım gerektirmektedir. İlacın bırakılması yakınmaların yeniden ortaya çıkarak hastalığın nüks etmesine neden olur. 


Cerrahi tedavi: Reflü tedavisindeki en önemli seçeneklerden biri ameliyattır. Elbette arzulanan bu girişimin laparoskopik yöntemle, yani kapalı cerrahi ile yapılmasıdır. Laparoskopik cerrahi ile midenin üst bölümü, yemek borusunun alt ucuna çepeçevre sarılarak dikilmekte, böylelikle reflünün önüne geçilmektedir. Yaklaşık 45-60 dakika süren operasyonun bir gün sonrasında hastalar taburcu olabilmektedir.


Reflü ameliyatından sonra hastaların ilaç kullanma gereksinimleri ortadan kalkarken, 1-1,5 ay kadar uyulması gereken bir diyet dönemi vardır. Ameliyat olan hastaların diyet dönemini tamamlamalarının ardından ameliyat öncesi dönemde sakındıkları gıdaları ve içecekleri de tüketebilmeleri mümkündür. Ameliyat sonrası yaşamda ameliyata bağlı olarak hastalarda gaz ve şişkinlik yakınmaları olabilmektedir.