“Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”

“Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”

“Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”

“Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”

“Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”
03 Mayıs 2010 - 09:39


* Kırklareli Söyleşileri çerçevesinde ‘Şehir ve Üniversite’ konulu Panel Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Merkezi’nde Kırklareli Valisi Aydoğdu’nun katılımı ile gerçekleştirildi.
HABER MERKEZİ
Kırklareli Söyleşileri çerçevesinde ‘Şehir ve Üniversite’ konulu panel 30 Nisan 2010 Cuma günü saat 16.30’da Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Merkezi’nde yapıldı.
4.’ncüsü yapılan Kırklareli Söyleşileri; Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu, Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Bingöl, Vali Yardımcıları, İl Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoğlu, Belediye Meclis Üyeleri, Kamu Kurum ve Kuruluş Müdürleri, Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlileri, Siyasi Partilerin temsilcileri, Üniversite Öğrencileri ve Lise Öğrencilerinin katılımı ile Kültür Merkezi Salonunda gerçekleştirildi.
“Geleceğe ilişkin daha olumlu daha güzel beklentileri, umutları ortaya koyuyoruz”
Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç yaptığı konuşmasında şunları kaydetti;
“Gerçekleştirmek istediğimiz hayallerini, hedeflerini kağıt üzerinde ortaya koymakla birlikte aynı zamanda bunun değişik ilimizin değişik kesimleri tarafından da birlikte dile getirilmek suretiyle paylaşmak suretiyle bunları birlikte oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu anlamada Sayın Valimiz Cengiz Aydoğdu’nun çok büyük katkılarıyla, destekleriyle Kırklareli Söyleşilerini başlatmış bulunuyoruz ve bu söyleşilerin 4. güzel halkasında beraberiz.
Bu toplantıda umuyoruz ki hem şehrimizin değişik açılardan gelişmesine ve bu gelişme çerçevesinde de rol üstlenmek isteyen kesimlere kişilere, kurumlara, özel  sektör kuruluşlarına, kamu sektörünün değerli yöneticilerine de buradan, geleceğe ilişkin onlarında beklentilerini, hayallerini, ümitlerini belirlemesini ve geleceğini ciddi anlamda hep birlikte hazırlanmasını mümkün kılacak bu söyleşiler bizler için hepimiz için çok büyük katkılar sağlamaktadır. Hepimiz bu toplantılara katıldıkça geleceğe ilişkin daha olumlu daha güzel beklentileri, umutları ortaya koyuyoruz. Hepimizin daha gerçekçi belirleme imkanına sahip oluyoruz ve gerçekten geleceğimizin aydınlık olması için üretken bir ülke olmamız için huzur içinde, barış içinde, kardeşlik içinde üreterek, çalışarak, kazanarak, çok daha geleceğe hazırlanmak bakımından burada fikir ve enerjiyle doluyoruz ve bunları adım adım biriktiriyoruz. Geleceğimizi bunlarla sağlam temellerle oluşturmuş oluyoruz. Ben bu çerçevede 4. Kırklareli söyleşilerine katılan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan’a ilimize teşriflerinden, Üniversitemize teşriflerinden dolayı bu söyleşiler çerçevesinde bizlerle fikirlerini paylaşması için buraya geldiğinden dolayı kendilerine şükranlarımı arz ediyorum. Kırklareli söyleşilerinin 4. sünün faydalı geçmesini diliyor hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.
* “İnsan kalabalığının hayali bu konuşmalarla mümkün olacak”
Bir konuyu farklı bakış açılarıyla ele alarak işlendiğini belirten Vali Aydoğdu;
“Şehir dediğimiz şey sözün, konuşmanın, sadece bir girişimden öte iletişim haline geldiği yerdir. Yani konuşma insanlar arasındaki birbirlerine haber vermek istedikleri şeylerden değildir, sonuçta biyolojiktir. Bu biyolojik olayın kültürel bir vaka haline gelişi iletişim yada düşüncenin dile getirilmesi, zihindeki düşünülenlerin konuşmayla ifade edilmesidir. Burada onu yapmaya çalışıyoruz hep birlikte ve hep tekrar ediyoruz.
Gençlerimizin fikrin dönüştürücü gücünü, bazı olayların sadece konuşmayla olabileceğini, konuşmayla bir mesafe alındığını bilmelerini istiyoruz. Türkçemizde bir söz vardır. Çok pratik, çok hoş bir sözdür ‘Lafla peynir gemisi yürümez’. Ancak lafla yapılacak işler vardır. İnsanların hayal ettiklerini, zihinde canlandırdıklarını gerçekleştirirler. Önce hayal ederler, bu hayali insanlar arasında paylaşılması, bireysel hayalin sosyalleşmesi ve bir topluluğun insan kalabalığının hayali bu konuşmalarla mümkün olacak.
Biz diyoruz ki Kırklareli Üniversitesini, Kırklareli şehri kuracak. Git gide Kırklareli Üniversitesini Kırklareli şehri götürecek, birlikte bir yere götürülecek. Bu gün bu çerçevede kıymetli hocam Hüsamettin Arslan beyi dinleyeceğiz. Hüsamettin Arslan adı ve konusu itibariyle oldukça özgün bir tezin sahibi. Tez kitabının adı da ‘epistemik cemaat’ yani az önce söylediğim o zihni faaliyetin insanları tasrif ettiği yada zihni faaliyetine göre tasrif edilen insanların arasındaki ilişkiyi anlattıkları bir kitaptır. Üniversitede esasen o bir nevi Epistemik cemaat konu birlikleri, konu ilişkisinin o cemaatin mensubu olmayan insanlarla, o cemaatin ilişkisinin bilim camiasıyla halkın, şehrin ilişkisini dinleyeceğiz. Bu gün çok avantajlıyız. Daha önce İstanbul’da yetişmiş, Ankara’da yetişmiş hocalarımızı dinledik, oralarda görev yapmış hocalarımızı dinledik. Hüsamettin hocam Bursa’da görev yapıyor ve bildiğim kadarıyla Bursa Üniversitesinin de Bursa’yla nasıl buluştuğunu, Uludağ Üniversitesinin onunda belki emsallerini dinleyeceğiz. Türkiye’de şuanda her vilayette Üniversitede var bunun ülkemizde nasıl gelişeceğini doğrusu şuanda hiç kimse bilmiyor. Türkiye bununda tecrübesini yaşayacak. Biz Üniversiteleşirken, okullaşırken bir yerde toplumu da bir şekilde üniversite katına nasıl çıkartacağız. Doğrusunu bunu hiç kimse bilmiyor ama bunun çok enteresan ve ülkemizi farklı bir yere taşıyacak bir malzeme olduğunu düşünüyorum. Kırklareli’de de şuanda 10 bin nüfusluk bir üniversiteden söz ediyoruz. Üniversite kurulması, ilk olarak iktisadi faaliyetmiş gibi görünüyor ama zaman zaman kültürel ve zihni bir açılımında olacağı insanların düşüncelerine, davranışlarına, dünyaya bakışlarını da etkileyeceğini mutlaka göreceğiz. Ama bunun nasıl olacağı herhalde bir serüven olacak” dedi.
* “Modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır”
Kırklareli Söyleşilerinin 4. gerçekleştiği Şehir ve Üniversite konulu panelde Üniversitelerdeki sınav sistemini ortaçağ kiliselerine borçlu olduğumuzu belirten Hüsamettin Arslan;
“Şehirler, Antik şehirden, Mısır’dan, Atina’dan beri vardırlar ve bu yeni bir hadisedir, yeni bir olaydır. Kent sanayileşmenin ortaya çıkmasından sonra çıkmıştır. Mesela Avrupa şehirlerine baktığımız zaman dimdik ayaktadır. Orta Çağdan, ilk Çağlar’dan kalma şehirler ayaktadır ve modern ülkenin bu şehrin kenarına kurumuştur. Kent kesinlikle modern bir şehirdir ama şehir klasiktir.
Orta Çağ şehrinin örgütlenmesine baktığımız zaman veya daha önceki şehirlerin şehrin birleşimine baktığımız zaman Orta Çağ ve Antik Çağ şehri ibadethaneler etrafında örgütlenmiştir. Şehir ibadethaneleri, bu kilise olabilir, tapınak olabilir veya cami olabilir. Önde cami vardır veya kilise vardır onun etrafında sübyan okulları, eğitim kurumları ve bunun etrafında da Pazar vardır. Mesela Bursa’da, İstanbul’da bu apaçıktır. Şehrin merkezi ibadethanedir. Bizim çıkartacağımız sonuçta budur.
Orta Çağ ülkelerini dikkate aldığımız zaman Üniversiteler, Avrupa’nın özellikle kiliselerinin üniversitesi olduğu için yeri gelmişken söyleyeyim Üniversite fikrini, sınav sistemini, imtihan sistemini, dersler, hocaların ücretleri bunların hepsini kesinlikle kiliseye borçluyuz.
Orta Çağ Kilise Üniversiteleri’nden modern üniversitelerine yansıtılmış geleneklerdir. Demek ki Orta Çağ’da da Kilise Üniversitesi anlamında olsa bile şehirler Üniversitenin ve ibadethanenin etrafında ıskan oluşlardır. Dolayısıyla insanların faaliyetlerinin mekanı, orta çağlarda ibadethane ve onun çağlarda müttefiki olan Orta Çağ Üniversitesidir.
Modern toplum gündemine geldiğimiz zaman kesinlikle sanayileşme ile ortaya çıkmıştır ve bu sanayileşmenin merkezi makine ve fabrikadır. Önce fabrika kurulur sonra fabrika çevresinde işçilerin mülkiyeti olan başka kurumlar yapılır. Daha sonra mahalleleri ve modern kentin merkezi, ibadethane değil fabrikadır” dedi. (ue)