“Kırklareli’nin isminin Kırıkkale ile karıştırılmasına alınıyoruz”

“Kırklareli’nin isminin Kırıkkale ile karıştırılmasına alınıyoruz”

“Kırklareli’nin isminin Kırıkkale ile karıştırılmasına alınıyoruz”

“Kırklareli’nin isminin Kırıkkale ile karıştırılmasına alınıyoruz”

“Kırklareli’nin isminin Kırıkkale ile karıştırılmasına alınıyoruz”
06 Ocak 2011 - 09:05

Ziraat Mühendisleri Odası Kırklareli İl Temsilcisi Erol Özkan, yaptığı
yazılı açıklamada, ''Gözümüzün içine baka baka defalarca Kırklareli
yerine Kırıkkale ve Kırklarelililer yerine Kırıkkaleliler denebiliyorsa
ve de biz bunu çok doğalmış gibi karşılayabiliyorsak, fazla
alışmışlıktan öte ne denebilir ki?'' dedi.

HABER MERKEZİ

''Kırıkkale'de değil, Kırklareli'de yaşadığımın bilincindeyim ve bilincinde olmaya da devam edeceğim'' diyen Özkan, Kırklareli denildiğinde insanın aklına, sakin, sevimli, şirin bir şehir akla geldiğini belirtti.
Bu kentte yaşayan insanlar, bu sakinliğe o kadar alışmış ki, yaşadığımız şehrin ismini bile unutacak duruma geldiklerini ifade eden Özkan, şöyle devam etti:
“Tarımda, turizmde, doğal güzellikte, hatta tarihi değerler açısından korunması gereken yöreleri ile Kırklareli'miz Kırıkkale'den çok daha önce gelir elbette. Bunu derken, Kırıkkale'nin kendine özgü özelliklerini, örf, adet ve geleneklerini, sanayisini, ticaretini göz ardı ettiğimi düşünmeyin kesinlikle. Elbette, her şehrin veya yörenin kendine özgü güzellikleri ve öne çıkarılması gereken yönleri vardır ve olmalıdır da. Benim derdim o değil. Benim derdim her şehrin ve yörenin kendisi olarak tanınması ve tanıtılması, bir başkası ile karıştırılmaması yani. Ama yıllardan beri bu karıştırılma olgusu aşılamamış nedense. Belki de Kırklareli yöneticileri ve kamuoyu olarak fazla çaba mı harcanamadı acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Üzülüyorum, hem de çok üzülüyorum. Otuz yıldır bu şehirde yaşayan ve buranın biraz daha tanıtılması adına birçok faaliyetin ve çalışmanın içinde olmaya çalışan bir yurttaş olarak gerçekten üzülüyorum. Ancak, özünde üzüntümün asıl kaynağı daha farklı. Nasıl mı? Belirli bir temsiliyet ile gelinen bir yerde veya şehirde bu hata yapılmaz, yapılmamalı. Bir şehre geliyor ve bir temel atma töreninde bir makam adına konuşma yapıyorsanız, böyle bir hata yapma lüksünüz olamaz, olmamalı da zaten. O törende konuşan kişi benden, sizden, hepimizden daha dikkatli olmak durumundadır bence. Öncelikle hitap ettiği topluma, o kent halkına saygısından kaynaklı olmalıdır bu dikkat ve hassasiyeti. Bir iki dil sürçmesinin ötesinde, sürekli bir şekilde konuşma boyunca aynı hataya devam ediliyorsa, kusura bakmayın beyefendi, herhalde yanlışlıkla buradasınız derler. Belki de daha da kötüsü, sizler, bizler, hepimiz, kısacası bu kent halkı ciddiye alınmıyoruz demektir ki, bu daha da vahimdir. O boyutu ile değerlendirmek bile istemiyorum inanın.
Emeklere yazık oluyor çünkü. Birçok dernek, sivil toplum örgütü oluşumların çabaları boşa çıkarılıyor böylece. Bunca iş yoğunluğumuzun içerisinde, bir kısım sosyal etkinliklerin içerisinde olmaya çaba harcıyorsak, bu kentin bir adım öteye çıkmasını istememizdendir. Meslek örgütleri aracılığı ile kent konseyleri aracılığı ile sürekli bir koşuşturmaca ve çabalamanın içerisinde olunmasının ne amacı olabilir ki yoksa? İşte bu nedenle üzülüyorum, hem de çok üzülüyorum.” (s)