Kendi kendime konuşuyorum

Kendi kendime konuşuyorum

Kendi kendime konuşuyorum

Kendi kendime konuşuyorum

Kendi kendime konuşuyorum
12 Şubat 2011 - 09:35


Satır Arası
          Merve Cankurt


 


Sanırım kitap okumak, kendini alt yazıyla sorgulamaya yöneltiyor. Yani yaptıklarımı, yapmadıklarımı sessiz bir şekilde -alt yazıyla- kendi kendime sorguluyorum. Güzel, hala mantıklı bir şeyler yapabiliyorum 
’Ateşle Oynayan Kız’ın satır aralarında ilk kez özlü bir söz dikkatimi çekti, 'Suçsuz insan yok, suçtaki sorumluluğu değişen insanlar var' nokta. İyi laf. Bu sözü kısa mesaj olarak dostuma geçerken, birden derin bir sızıyla yeni bir önyargımı keşfediyorum, ne kadar gereksiz olduğuyla birlikte... Aynı kişi, okuduğu satır aralarını bana geçerdi, bazıları için neden bu kadar uğraştığını düşünürdüm, herhalde zevk alıyor diyerek kafa yormamıştım. Ama nedense bu akşam tamamen içten içe ona saygı duyarak 'iyi yapıyormuşsun' dedim. O kısa mesajını okurken ben boğazımın kuruluktan yapıştığını fark ettim, günlük su tüketimimin bugün sınırın altında olduğu aklıma geldi. Başucumdaki yarım litrelik şişeden bir yudum içerek kitaba devam ettim. Sayfa 443. Bu akşamki 191. sayfam ve saat 9'dan beri okuyorum (akşam). Şikâyetçi miyim? hayır. En azından bu akşam Fatmagül’ün yine kime tavır yaptığını daha az merak ediyorum (kesinlikle). En azından Lisbeth'in ne kadar zeki olabileceği kitabın sonunda (sanıyorum ki) gözler önüne serilmişse de, beyin hücrelerimi daha çok çalıştıracak bir şey üzerinde teoriler üretiyorum. Daha işe yarar şeylerle uğraşamaz mıyım şu an için, evet uğraşabilirim. Ama standartlarım şu an bu kadarına müsaade ediyor. Kitabı karşı çekyata fırlattım bile, (2 buçuk saattir okuduğumu düşünürsek sanırım zamanı gelmişti), Harry Potter havası veren gözlükler de kutusuna girecek birazdan, hoşça kal 10 Şubat 2011. (Bir Perşembe akşamı yazılmıştır).