Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak! (*)

Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak! (*)

Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak! (*)

Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak! (*)

Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak! (*)
01 Nisan 2010 - 09:09


MİSAFİR KALEM



Görkem Evci
gorkem.evci@boun.edu.tr


Toplumumuzun en büyük sorunu; olaylar ve durumlar karşısında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünmek buna karşın sessiz kalmak, sessiz kalanları da suçlamaktır. Ancak burada garip olan şu ki, aynı kişiler bu olaylar ve durumlar karşısında fikir beyan edenleri de kendi ideolojik saplantıları, düşüncelerinin deli gömlekleri sebebi ile hoş görmezler. Kendileri bir tepki vermediği gibi düşünenleri suçlamak modası düşünceye saygısızlık etmekten başka bir şey değildir.
Bu ülkede en zor iş düşünmektir. Zira fikir sahibi olmak suçtur. Eğer bir fikriniz varsa ve çekinmeden söylüyorsanız, sisteme bağlananlar bunun gereği olarak sizi eleştirirler. Çünkü; iman ettikleri doğrulardan başkasını duymak istemeyenlerdir onlar. Düşünceden rahatsız olanlardır. Zaten düşünenler düşünmeyenleri rahatsız etmek, onları düşünceye sevk etmek için vardırlar. Kaldı ki düşünmek elbette tüm insanlığa verilmiş bir yetenektir. Ancak bunu kullanmak, ezberlenmiş fikirlerin yerine düşünerek vardığımız sonuçları söylemek varken niyeyse başkalarının da bizim gibi kalıplara hapsolmasını isteriz.
Üstad Cemil Meriç´in ifadesi ile "Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir çağda" yaşadığımızdan bu olanlara şaşırmamak gerek. Nerede bir düşünce görse insanlık, onun başını ezmek için harekete geçer. Meşru zeminde fikir düzeyinde tartışmaya giremeyecek olanların bu çabaları hiçbir düşüncenin önünü kesemeyecektir.
"Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan" doğar demiş eskiler. Yani gerçeğin ışığı, fikirlerin çarpışmasından doğar... Eğer bir gerçeğe ulaşmak isteniyorsa, hoşumuza gitse de gitmese de başkalarını dinlemek ve münazara ya da mülahazalardan sonra gerçek fikirlere ulaşmaktan başka doğru yol yoktur. Ancak "mahalle kavgaları tefekkürün zirvelerine ulaşmamalıdır" sözünü de bu bağlamda akıldan çıkarmamak gerekir.
Düşünmenin ve yazmanın herkesin yapabileceği bir eylem olduğunu yukarıda belirttim. Ancak açıktır ki insanlar bu haklarını kullanmadıkları gibi kullananları da suçlamaktadır. Oysa düşünmeyenlerin, düşündüklerini söylemeyenlerin ne bu ülke hakkında, ne olan bitenler hakkında ne de bunlar üzerine düşünenlerle alakalı söz söylemeye hakları yoktur.
Herkesi fikirleri yüzünden suçlamak yerine, kendi fikrimizi beyan ederek gerçeklere ulaşılmasını sağlamak tek geçerli çaredir.
Konfüçyüs´ün çağlara olan çağrısını bir kez daha hatırlayalım: Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak!
__________________________________________
(*) Bazı eleştirilere cevaben kaleme alınmıştır.