“Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz!”

“Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz!”

“Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz!”

“Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz!”

“Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz!”
05 Şubat 2010 - 09:35

* Kırklareli Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan sendika işçileri eylem yaparak “Hepimiz TEKEL işçisiyiz, hepimiz direnişçiyiz” diye haykırdılar.


HABER MERKEZİ
Sendikalı çalışanlar Kırklareli’de TEKEL işçilerini desteklemek amacı ile eylem yaptılar. Kırklareli Öğretmen Evi önünde saat 12.15’te toplanan sendikalı çalışanlar Kırklareli Zincirli Kuyu Caddesi üzerinden Cumhuriyet Meydanı’na geldiler. Medyada Kırklareli Belediye Başkan Yardımcısı Ünal Başkur ve İl Genel Meclis Başkanı M. Tuna Soykan’ın da bulunduğu yaklaşık 300 kişilik bir grup oluştu. 300 eylemci burada; “Gün gelecek, devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz”, “Direne direne kazanacağız”, “Yasalar sizinse, meydanlar bizim”, “TEKEL işçisi onurumuzdur”, “İşçi, memur el ele genel greve” sloganları attılar.
Meydanda İşçi sınıfı adına bir basın açıklaması okuyan KESK, DİSK, Genel İş Şube Sekreteri Mustafa Nizamoğlu; “TEKEL işçileriyle dayanışma için ayaktayız, sendikal hak ve özgürlüklerimiz için ayaktayız, emeğe yönelik saldırıların azalması için ayaktayız
Sadece TEKEL işçileri için değil, sinter işçilerinin nakliyat işçilerinin belediye işçilerinin Kızılay işçilerinin itfaiye işçilerinin Çemen Tekstil işçilerinin, Marmaray işçilerinin yaşadığı ve daha pek çok işyerinde yaşanan hak ihlalleri için ayaktayız.
Taleplerimiz açık ve net!
4-C uygulamalarına karşıyız, hak gasplarına karşıyız, sendikal haklarımıza yapılan saldırılara karşıyız.
İşçilerin, emekçilerin istediği şey, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin zaten yapması gereken şeylerdir. Ve zaten bu haklar, iktidar adayı partiler tarafından seçim dönemlerinde çalışanlara vaat edilir. Nedir bunlar? Sendikal, ekonomik ve sosyal hakların korunması ve çağdaş, insanca yaşanabilecek bir seviyeye çıkarılmasıdır. Özeti budur.
Ne istiyor işçi?
Sendikal örgütlenme özgürlüğü istiyor. İş güvencesi istiyor. Kazanılmış haklarını kaybetmek istemiyor. İnsanca yaşayacağı bir ücret istiyor.
Bunları vereceğini vaat ederek iktidara gelen Hükümet ne diyor? "Sen avucunu yalarsın, avucunu. Önce haddini bil" diyor.
Sendikaların temel görevi, üyelerinin çalışma ve yaşam koşularının iyileştirilmesi için mücadele etmektir ve haklarının korunması için de ülkemizin demokratikleşmesine katkı sunmaktır. Fakat Başbakan haklarının savunusu yapanlara, emeğini, alın terini savunanlara "ideolojik davranıyorsunuz, siyasi uçlarda yer alıyorsunuz ve yasadışı eylem yapıyorsunuz" diyor. Başbakan her demokratik talebe ve eyleme bir kulp takıyor.
1 Mayıslarda işçiyi karşısına alıyor, öğrencileri karşısına alıyor, emekçileri karşısına alıyor, çiftçiyi karşısına alıyor, yani Başbakan, toplumun bütün kesimlerini karşısına alıyor.
Maliye Bakanı ise "72 milyonun hakkını yedirtmeyiz" diyor. Kim bu 72 milyon? Zaten haklarını yediğiniz işçi, memur, esnaf, kadın çoluk, çocuk değil mi?
Biliyorsunuz, Hükümet TEKEL işçisine "Ya işten çık, ya da 657 sayılı yasanın 4-C maddesini kabul et" demektedir. Kazanılmış sosyal, sendikal ve ekonomik haklarını savunan işçiler ise bu dayatmayı haklı olarak kabul etmemektedirler.
Hükümetin bugün dayattığı 4-C maddesi sadece TEKEL işçilerine değil, tüm Türkiye'ye, tüm emek dünyasına dayatılmaktadır. Kamu mallarının yok pahasına özelleştirilmesinin işçi sınıfına düşen kısmı budur. Açlıktır, yoksulluktur, işsizliktir. TEKEL işçisi ve emekçiler elbette bunu kabul etmeyeceklerdir.
Bu gelişmelerle birlikte toplanan 6 sendikal konfederasyon yaptığı toplantıda üretimden gelen gücünü kullanma kararı almıştır.
İşte bugün böyle bir tarihi gün yaşıyoruz.
Tıpkı 1 Mayıslar gibi, 20 Mart faşizme ihtar eylemi gibi, DGM'lere karşı genel yas eylemi gibi, Kahramanmaraş katliamı karşında genel direniş gibi.
4 Şubat tarihi, işçilerin, emekçilerin ve emek dostlarının, Türkiye emek hareketinin mücadelesinde yeni bir gün olacaktır.
TEKEL işçilerinin direnişi toplumun bütün kesimlerince desteklenmiştir ve toplumun vicdanı halini almıştır.
TEKEL işçisinin kazanması aslında Türkiye halkının kazanması demektir.
TEKEL işçisi bugün Türkiye'nin vicdanıdır ve bugün hepimiz TEKEL işçisiyiz” dedi.
Açıklamanın ardından grup olaysız bir şekilde dağılırken Polis eylem süresi boyunca geniş güvenlik önlemleri aldı. (yy)