Halebak’tan Gürel Balkan’ın sorularına sert cevaplar!...

Halebak’tan Gürel Balkan’ın sorularına sert cevaplar!...

Halebak’tan Gürel Balkan’ın sorularına sert cevaplar!...

Halebak’tan Gürel Balkan’ın sorularına sert cevaplar!...

Halebak’tan Gürel Balkan’ın sorularına sert cevaplar!...
08 Şubat 2010 - 09:47

* Bu çarpıklığı, Atatürk’ün arkasına saklayarak temizleyebilir misiniz? Atatürk bir halı değil ki, altına süpüresiniz pisliklerinizi. Lütfen, Atatürk’ün arkasından çıkın, öne doğru çıkın, kim nerdeyse bu hesaplaşmamızı yapalım.



LÜLEBURGAZ
Geçen hafta Lüleburgaz ilçesinde yayınlanmakta olan Görünüm Gazetesi 2010 yılı promasyonu olarak basıp gazete ile birlikte dağıttığı masaüstü takvimlerin dağıtımı sırasında Lüleburgaz Belediyesi Zabıtaları tarafından zabıt tutularak cezalandırılmasını “GÖRÜNÜM’E ATATÜRK CEZASI” şeklinde1 Şubat 2010 tarihinde manşetine taşıyarak  kamuoyunun gündemine getirmiş ve 2 Şubat 2010 günü de “CEZA TMM’DE” şeklindeki manşeti ile gündemde tutmuştu.
Bu haberlerin ardından 4 Şubat 2010 günü Belediye Meclisinin olağan toplantısında konu tekrar gündeme geldi ve bu haberi önceki sayımızda “LÜLEBURGAZ BELEDİYE MECLİSİNİN ŞUBAT AYI İKİNCİ TOPLANTISINDA GERGİNLİK” şeklinde duyurmuş ve Meclis’te meydana gelen tartışmanın konu ile ilgili tam metninin bu sayımızda yayımlayacağımızı duyurmuştuk.
Lüleburgaz Belediye Mecilisi Şubat ayı 2. Toplantısının sona ermesinin ardından DSP’li Belediye Meclis Üyesi Gürel Balkan’ın söz alarak; “Belediye Gelirleri Kanununun 14. maddesinde, her türlü gazete, dergi ve kitaplarda yapılan ilan ve reklâmlar vergiden istisna ve muaftır der. Peki, bu uygulamayı neye göre yapıyorsunuz? Ben suç duyurusunda bulunuyorum. Ben 10 yıldır, ticari hayatımda bastırdığım takvimleri piyasadan toplayıp, belediyeye kaç para yatırmışım onu bir inceleyin, gereğini yapın” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Lüleburgaz’da yayınlanmakta olan yerel bir gazetenin okuyucularına hediye olarak dağıttığı Atatürk takvimleri ile ilgili olarak Lüleburgaz Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri zabıt tutmuştu. Meclis üyesi Gürel Balkan da Başkan’a sorduğu soru ile konuyu belediye meclisine taşıyarak toplantıda soğuk rüzgârların esmesine sebep oldu.
Şubat ayı 2. Olağan Toplantısı’nda yaşanan gerginliği sizlere birebir aktarıyoruz:
Toplantının ardından Gürel Balkan söz alarak,
“Ben Takvimlerden alınan ilan-reklam vergisini soruyorum” dedi.
Belediye Başkanı Emin Halebak; “Böyle bir ayırım devletin hesap sisteminde yok. İlan-reklam vergisi olarak bunları topluyoruz, takvim basılı evrak veya başka bir şey olarak ayrılmıyor. İlan- reklam vergisidir. Bizim geçirdiğimiz tarife de budur, bu tarife üzerinden tahsilâtlar yapılıyor.”
DSP Belediye Meclis Üyesi Gürel Balkan; “Ben sizden takvimlerden alınan ilan-reklam vergisini soruyorum?”
Başkan Halebak;  “İlan reklam vergisi olarak topluyoruz, takvim olarak yazılmıyor. Bundan ne gibi bir fayda sağlamak istiyorsunuz? Yani takvim mi bastırmayı planlıyorsunuz?”
Gürel Balkan; “Evet takvim bastırıyorum, senelerden beri, vergisini de ödemiyorum” demesinin ardından, 
Başkan Halebak; “Suç işlemişsiniz o zaman” cevabını verdi.
Gürel Balkan; “Ama benim bununla ilgili hiçbir bilgim yok.”
Belediye Başkanı Emin Halebak; “Ama bununla ilgili mecliste karar aldık, el kaldırdınız ve onayınız var.”
Gürel Balkan; “Dağıttığımız takvimlerden dolayı, bizden ilan-reklam vergisi talep etmiyorsunuz.”
Başkan Halebak, “ Talep etmiyoruz.”
Gürel Balkan; “Tutanak mı tutuyorsunuz?”
Başkan Halebak; “Hayır.”
Gürel Balkan; “Tutanak tutuyorsunuz, suçluyorsunuz.”
Başkan Halebak; “Hayır, konuları doğru konuşun. Biz suçlamıyoruz, zaten suç bu, suçüstü bu, Zabıt ta suçüstü zaptıdır.”
Gürel Balkan; “14. maddeye istinaden mi alıyorsunuz bu vergiyi? Fakat Belediye Gelirleri Kanunu’nun 14. maddesinde, her türlü gazete, dergi ve kitaplarda yapılan ilan ve reklamlar vergisinden istisna ve muaftır der. Pekiyi bu uygulamayı neye göre yapıyorsunuz?”
Başkan Halebak; “Bu soruyu meclis üyesi olarak mı soruyorsunuz? Gazete adına mı soruyorsunuz)”
Gürel Balkan; “Her sorduğum sorunun altında bir şeyler aramayın.”
Başkan Halebak; “Hayır aramıyoruz.”
Gürel Balkan; “Yanlış bir şey var, burada.”
Başkan Halebak; “Hayır.”
Gürel Balkan; “O zaman ben suç duyurusunda bulunuyorum, ben 10 yıldır, ticari hayatımda bastırdığım takvimleri piyasadan toplayıp, belideyeye kaç para yatırmışım onu bir inceleyin, gereğini yapın.”
Başkan Halebak; “Hiddetlenmenize gerek yok, siz sorunuzu bitirin ben cevap vereceğim. Soruyu sorun cevabınızı vereceğim.”
Gürel Balkan; “Pekiyi soruyorum. Takvimlerden ne kadar ücret aldınız?”
Başkan Halebak; “Böyle bir hesap sistemi yok.”
Gürel Balkan; “Ben bir Belediye Meclis üyesiyim, bu soruyu da Belediye Meclis Üyesi olarak soruyorum.”
Başkan Halebak; “Ben de cevabını verdim.”
Gürel Balkan; “Burada beni yargılama hakkı size ait değil. Beni yargılayamazsınız.”
Başkan Halebak; “Yargılamıyorum zaten.”
Gürel Balkan; “Kimin adına sorduğum sizi ilgilendirmez. Ben meclis üyesi olarak soruyorum, siz de buna cevap vermek zorundasınız.”
Başkan Halebak; “Bitti mi? Şimdi cevap verelim, olaylar bahsettiğiniz gibi değil, meclis üyesi olarak soruyorsanız, burası yasamadır, burada karar alırsınız, Devletin Belediyesi’nin memurlarına aldığınız kararların uygulanması ile ilgili talimat verirsiniz. Halk bunu bilir ve gereğini yapar. Belediye çalışanları aldığınız kararlar doğrultusunda işlemler yapar. Vergi beyana tabidir, vergi beyana tabidir, vergi beyana tabidir. Yani beyan verirseniz işlem yapılır. Eğer beyana tabi bir işlemi siz kendiniz yapmamış da suçüstü bir şekilde yakalanmışsanız, bu suçüstü zaptı ile tespit edilir. Bu da yasalarla belirlenmiştir. Beyana tabidir, şimdi sizler on yıldır takvim dağıtıyorum diyorsunuz, siz bu beyanı vermediyseniz, vergi kaçakçılığı yapmışsanız, bu sizin ayıbınız. Biz bunu tespit edemedik diyelim, uyarmaya gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti’nde çıkan yasaların belediyenin, niçin meclisi var burada bu okunduğu zaman Lüleburgaz’da ki herkes bunu biliyor demektir. Bu ilan edilir, bu alınan kararların tamamı ilan ediliyor. Şimdi kimin takvim bastırıp-bastırmayacağını, kimin hayalinden ne geçireceğini nasıl takip edeceğiz? Bu yasayı biz yapmıyoruz. Bu yasa Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılmış bir yasadır. Tamamen tanımı yasadan gelir. Bu yasadaki tanımın kenarında ki nokta nokta olan kısmına Lüleburgaz Belediyesi Meclisi oranları yasalarla belirlenmiş olan verginin oranını kuruşlandırmasını yapar. Bu tamamen yasada, duvar ve cep takvimi diye yazar. Diğer maddeleri de yazdığı gibi,  bu madde olarak yazılır. Ve bunu siz daha Ekim ayında ki tarifelerimizi yaparken, bu mecliste Çağrı Bey okudu, siz buna el kaldırdınız. Ve belediye ile ilgili memurlar bu işlemi yapacaktır. Bu işlem memurlara bir emir, vatandaşların da bilgisine, keyfiyetine sunulmuştur. Vatandaşlar bunu beyannameyle bildirmek zorundadır, yapıyorsa. Yapmadı ve bizim yakaladığımız varsa, biz de buna tutanakla bu işlemi yaparız. Bu da suçüstü zaptıdır, bunun başka bir adı yok. Bunu yasa tanımlamıştır ne şekilde olacağını, encümene gelir ve encümende de ne yapılacağı yine yasa ile tanımlanmıştır. Siz bu sorduğunuz soruyla Lüleburgaz Belediyesi’nin yasa ile yapması gereken işlemleri yapmaması gerekiyor gibi bir kavram çıkıyor ki, o zaman burada bulunma nedeninize aykırıdır. Böyle bir şey yok, bu işlemler yapılıyor. Takvime ne oldu, buna bu oldu, şuna şu oldu, böyle bir şey yok. Beyana tabidir, bizim tespit ettiğimiz bir tane diyelim, şimdi bu herhangi bir şeyi değiştirebilir mi? Siz yasama görevinde olan bir kişi olarak yasayla tariflenmiş bir konunun niçin bu böyle yapılıyor diye sorulabilir mi? Trafikte bin kişi alkollü araba kullanıyor. Durduran polise, bir kişi diğer 999’unu niye durdurmadınız da beni durdurdunuz diye sorulabilir mi? Böyle bir mantıkla yönetim olabilir mi? O zaman sizin önermeniz gereken ne olabilir? Bu neden yapıldı değil? Diğerlerini de takip edelim, buradaki herkes sizin ne söylediğinizi anlayacak ve kavrayacak durumda. Bu arkadaşlar seçim döneminde sizi desteklediler, anlıyorum hala sizin burada gelip nasıl ne yaptığınızı yazmak için muhabir gönderiyorlar. Bu şovları halka yönelik yapıyorsunuz. Ama meclis halka hizmet etmek için var, kişilere veya arkadaşlara eşe dosta yandaşlara hizmet etmek için değil. Bu yapılan işlemlerin tamamı halkın önüne çıkmıştır. Halkın ibrasından geçmiştir. Halk ibra ederek, demiştir ki evet, sizin söylediklerinizi bu söylemlerinizi meydanlarda söylediniz. Gürel bey ve sizi bir kişi olarak gönderdi. Bizim söylemlerimizle de bizi 18 kişi gönderdi. Şimdi demokrasi böyle çalışıyor. Bunu artık kabul etmeniz gerekiyor. Bunu sindirmeniz gerekiyor ve burada bu doğrultuda halka hizmet edecek noktalarda düşünce üretmeniz, hem meclis için hem de Lüleburgaz halkı için çok daha hayırlı olacaktır diye düşünüyorum ben. Bunun dışında, efendim sen benim yandaşıma bunu nasıl yaparsın böyle bir soru şekli meclisin bence onuruna yakışmıyor. Ayrıca orada yapılan ata İş Merkezi üzerindeki restaurant 2004 yılında yapıldı, 2004 yılında ki seçimlerden halkın ibrasını aldı, meclisin onayını aldı, Sayıştay’ın onayını aldı, müfettişlerin onayını aldı, yetmedi bunları söylediniz, 2009 yılında hak bir daha ibra etti. Şimdi, 6 yıl önce, 8 yıl önce yapılmış bir takım işleri tekrar karıştırıp karıştırıp şuydu buydu, buradan elde etmek istediğiniz almak istediğiniz sonuç nedir? Sonuç orada, bu Meclis’te bu faaliyet raporları onaylandı, bunlar onaylandı, efendim geçelim 10 yıl önceki faaliyeti ben kabul etmiyorum diyerek, sizin buraya seçilip, gelmiş olmanız, yasalara aykırı, sizin keyfiyetinize veya duygularınıza hitap edecek şekilde değildir. Burası resmi bir kurumdur ve işlerimiz gayet düzenli ve düzgün gider. Bunun denetimi müfettişler tarafından yapılır, parasal denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Bunun diğer idari denetimlerini meclis faaliyetleriyle yapar, bunla yetinilmez, halkın karşısına çıkılıp, bunların hesabı birde halka da verilir. Bunların hepsini bu meclis bu hesapları verdi. Sizin gitmek istediğiniz nokta, zaten seçim meydanlarında söyledikleriniz. Seçim meydanlarında söylediklerinize karşılık size gelen destek de ortada. Lütfen bakın artık bu sonucu kabul edin ve sindirin. Belediye meclisini de halka hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çalışın, halkın hizmetine uygun sonuç değildir bunlar. Belediye Gelirleri Yasası ile gayet açık ve net belirlenmiş bir konudur ve bu konuda neden tutanak tutuluyor sorusu bir Belediye Meclis üyesine yakışmıyor. Belediye Meclis Üyesine yakışmayınca ben de soruyorum, bu soruyu kimin adına soruyorsunuz? Halk adına mı soruyorsunuz? Yoksa yandaşlarınız adına mı? Bu soruyu sorma hakkım var. Eğer siz bunu, bu diyalogu böyle götürmek istiyorsanız bunu tabi ki, sizin yaptığınız kadar biz de yapabiliriz, bunun cevabını verebilecek her türlü bilgi ve dokümana sahibiz. Bununla ilgili bir sorun yok. Yalnızca sizin sorduğunuz şekliyle değil, bu belediye her türlü inceleniyor. Ama Belediyenin yasayla hesap düzeni belli. Hesap düzeninde bu böyle tutuluyorsa ona göre, efendim birkaç tane takvim, 8 tane takvim ne olacak, 3 tane veya ilk defa tuttum, bu sizi nereye götürecek. Siz belediye meclisinin kabul ettiği bir şeyin, belediye tarafından uygulanıp, uygulanmadığını takip etmeniz gerekiyor, eğer uygulanmıyorsa, görev yapmıyor demektir. Bu vatandaşa tebliğ edilmiştir ve beyana tabidir. Beyanlarınızı siz yerine getirmemekle başka birini suçlayamazsınız. Bu olsa olsa sizin ayıbınız olur veya diğerlerinin ayıbı olur. Ben şimdi size soruyorum, onun üzerinde Atatürk Resmi değil de kabak olsaydı, ben kabak düşmanı mı olacaktım? Doğa olsaydı doğa düşmanı mı olacaktım? Siz bu çarpıklığı, Atatürk’ün arkasına saklayarak temizleyebilir misiniz? Atatürk bir halı değil ki, altına süpüresiniz pisliklerinizi. Lütfen, Atatürk’ün arkasından çıkın, öne doğru çıkın, kim nerdeyse bu hesaplaşmamızı yapalım. Bununla ilgili merak ediyorsanız, tekzibimizi gazeteye göndereceğiz, yasal işlemlerimizi de yapacağız. Ama meclis üyesi olarak, herkesten fazla sizin bilmeniz gereken şudur, bu yasaldır, yasalar adına bu meclisten geçmiştir. Bu bizim işimiz ve görevimiz, bunu herkese yapıyoruz. Biz 114 milyar parayı nereden aldık? Kimleri tespit ettiysek ondan aldık.
Gürel Balkan; “Bitti mi?”
Başkan Halebak; “Evet bitmiştir, sorunuzun cevabı budur. Karşılıklı konuşmak istiyorsanız, meclisin gündemini rahatsız etmeye gerek yok, karşılıklı istediğiniz platformda konuşuruz. Siyaset bu şekilde meşgul edilecek bir konu değildir. Meydanlarda çıkıp söylüyorsunuz, gazetelerde isminizi yazdırıyorsunuz, olayları saptırıyorsunuz ama bunu buraya getirip de burada neymiş efendim basını arayalım, Görünüm’ü arayalım, Gürel Balkan Belediyeyi terletti, bilmem ne. Biz niye sizin karşınızda terleyelim ki, bizim hesap veremeyeceğimiz bir şey yok ki, Savcılık’ta, mahkemelerde, müfettişlerle, Sayıştay’da bunların hepsinin karşısında dimdik duruyoruz 10 yıldır. Ve sizin sorduğunuz diğer konuları, üyesi olduğunuz partinin grubu tarafından yapılmış işlerdi. Eğer utanç duyuyorsanız, gidin onlara hesap sorun. Eğer burada bu işler yapıldı diye gurur duyuyorsanız, bırakın Belediyeyi bunlarla rahatsız etmeyin. Çocukça takıntılardan kendinizi kurtarın.
Gürel Balkan; “Siz öncelikle 29 Mart’a takılıp kalmışısınız.”
Belediye Başkanı; “Ben hiçbir yere takılmadım, ben çok 29 Martlar geçirdim. Kimin orada kaldığını buradaki herkes anlıyor. Buradaki herkes siyasetçi, siyaset meydanından geçmiş gelmiş, burası kahve değil, kimin takıldığı belli, artık kurtarın kendinizi, bu tarafa gelin, gelin buraya da, gelin bu kente hizmet edecek şeyler söyleyin.”
Gürel Balkan; “Benim siyasetçi olmadığımı siz benden daha iyi biliyorsunuz. Ben burada siyaset yapmıyorum”
Başkan Halebak; “Onu meydanlarda anlatacaksınız, bize değil.”
Gürel Balkan; “Ben burada siyaset yapmıyorum, sizin beyninizin başka tarafından başka şeyler var.”
Başkan Halebak; “Kim neyi bahsettiğinizi gayet iyi biliyor burada. Niye bu olay olmadan önce, takvim parası alıyor musunuz ben dağıtıyorum arkadaşlar diye sormadınız gürel Bey, Burada laf salatası yapmanın bir anlamı yok, burada herkes kemale ermiş insanlar, bir laf söylendiğinde nereye gittiğini biliyor arkadaşlar, çocuk mu kandırıyorsunuz?”
Gürel Balkan; “Ben burada görevimi yapıyorum, ben yanlış gördüklerimi söylüyorum”
Başkan Halebak; “10 aydır buradasınız, bu yanlışı şimdi mi hissetiniz, 10 yıldır bunu yapıyorum diyorsunuz, şimdi mi aklınıza geldi, gazeteye düşünce, yandaşlarınıza bu işlem olunca.”
Gürel Balkan; “Ben burada Pazar günleri ekmek çıkmıyor dedim, ertesi hafta ekmek çıktı kötü mü oldu? Neden çıktı bu konu.”
Başkan Halebak; “Bu bizimle alakalı bir konu değil ki, ekmeği çıkaracak adam ben değilim ki, fırıncılar geldi, biz Lüleburgaz’da Pazar günleri ekmek çıkartmak istemiyoruz diye dilekçe verdi, bu sizin bileceğiniz bir şey dedik, biz insanlara zorla Pazar günleri ekmek çıkarın veya çıkarmayın diyebilir miyiz?  Böyle bir şey olabilir mi? Siz dükkânınızı bu şekilde yönetebilirsizin, belediye ve kurumlar böyle yönetilemez. Yasalarla yönetiliyor, keyfiyetle olmuyor ki. Böyle bir yöntem yok. Siz böyle bir şey istiyor olabilirsiniz, sizin işinizde böyle bir şey olabilir, sizin anlayışınız da bu olabilir, bunu yapabilmemiz mümkün değil.”
Gürel Balkan; “Ata İş Merkezine kaç para harcadınız?”
Başkan Halebak; “Daha önce cevabını verdim.”
Gürel Balkan; “Vermediniz.”
Başkan Halebak; “Verdim, 150 milyar civarında.”
Gürel Balkan; “150 milyar civarında değil, kesin ne kadar? Bu evraklar sizin elinizde değil mi?”
Başkan Halebak; “Bu evraklarımız Sayıştay’da evraklarımız, orada da onaylandı evraklarımız, herhangi bir sıkıntısı yok, onaylandığına dair rapor olarak da geldi, ama evraklarımızın tamamı orada, gelmedi?”
Güral Balkan; “Hiç mi elinizde evrak yok.”
Başkan Halebak; “Hayır, yok.”
Güral Balkan; “Tamam, ama siz bunun ne kadara mal olduğunu biliyorsunuz”
Başkan Halebak; “Evet söylüyorum, 150 milyar civarında diyorum.”
Gürel Balkan; “Hayır, 150 milyar civarında olmadığını siz de biliyorsunuz..”
Başkan Halebak; “Pekiyi sen biliyorsan niye söylemiyorsun? Madem biliyorsun niye soruyorsun? Ondan sonra ben siyaset yapmıyorum diyorsun.”
Gürel Balkan; “Tamam 150 milyara mal oldu. Niye boş tutuyorsun? Niye boş duruyor?”
Başkan Halebak; “Boş tutmuyorum, ihaleye çıktım alan yok”
Gürel Balkan; “O zaman yanlış yapıyorsunuz”
Başkan Halebak;“Yanlışların hesabını halka verdik, yanlışların hesabını halka verdik dedim, siz seçime takılıyorsunuz dediniz.”
Gürel Balkan; “Beşinci kata çıkarıp, bir tuvalet yapamazsınız, beşinci kata çıkarmak için bir kişilik asansör yapamazsınız, bir kişilik asansör yapıp, insanları beşinci kata çıkaramazsınız, o zaman baştan düşünecektiniz.”
Başkan Halebak; “Yaparım, her çalıştığı ay bize 20 milyar getirdi. Oradaki mesele orasının çalışıp- çalışamaması ile alakalı değildir. Bizim ihale yöntemindedir anladınız mı? Biz orasını kiraya vermiyoruz, bir orada başka bir işlem uyguluyoruz. Tabi ki, bu sizin anlayışınıza uygun olamayabilir. Biz halka hizmet etme yönünde çalıştırıyoruz orasını, hala da çalıştırmak niyetindeyiz, yine ihaleye çıkarıyoruz, biz orasını yaptığımızda ailece gidilecek bir restaurant yoktu, biz buna örnek olduk, belediyelerin öncülük görevi vardır, biz bunu yaptık. Bu işletmeler açıldı. Lüleburgaz Belediyesi yapıldığı tarihte içinde otel vardı, şimdi otel mi işletiliyor Lüleburgaz Belediyesinde? Şimdi bunları tartışacak halimiz yok, bunları tartışmak için çıktık halkın karşısına, bizim söylediklerimiz var, halk evet dedi, sizin söylediklerinizle bu işleri yapalım, size de bu kadar görev verdi, bunu artık kabullenmeniz lazım. Halk da memnun. Teşekkür ederim” (gk)