“Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeydik”

“Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeydik”

“Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeydik”

“Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeydik”

“Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeydik”
01 Mart 2013 - 08:07

Kırklareli’de devlet dairelerinde geçtiğimiz gün hayat durdu. Türkiye genelinde olduğu gibi Kırklareli’de de KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası’na üye memurlar haklarını alabilmek için iş bıraktı.




HABER MERKEZİ





Büro Emekçileri Sendikası Edirne Şube Yöneticisi Sait Emir, Kırklareli’de sendikalarına üye olan yaklaşık 250 memurun iş bırakma eyleminde olduğunu söyledi.


Eylemin yalnızca 1 gün sürdüğünü ifade eden Emir, yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti;


“AKP’nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, çalışma yaşamında hayata geçirdiği bütün uygulamalar, en temel haklarımızı gasp etmeyi, güvencelerimizi adım adım elimizden almayı hedeflemiştir.


Kamu emekçilerinin iş güvencelerinin tartışılmaya başlandığı, esnek çalışma, performans değerlendirme ve angarya çalışma uygulamalarının dayatıldığı, rotasyon ya da sürgün tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçte grevimizi gerçekleştiriyoruz.


Son 10 yıl içinde toplumun diğer kesimleri gibi kamu emekçilerinin de maaşları sürekli olarak erimiş, satın alım gücü belirgin bir şekilde azalmıştır. Her yıl yüzde 2-3 gibi sefalet zamlarına mahkum edilen kamu emekçileri, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir yaşam sürmek zorunda bırakılmıştır. 2012 yılı başından itibaren doğalgaz, elektrik ve akaryakıtın yanı sıra temel tüketim maddelerine toplamda %30'u aşan oranlarda zam yapılırken, kamu emekçilerinin maaşları yüzdelik zamlarla artırılmıştır. Hükümet "Ekonomimiz büyüyor, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk" diyerek övünmektedir. Bu büyümeden pay isteyen kamu emekçilerine gelince "kaynak yok" yalanının arkasına sığınılması ise kabul edilemez.


Olmayan şeyleri varmış gibi göstermek, yalanları allayıp pullayıp gerçekmiş gibi sunmak. AKP hükümetinin en büyük "meziyeti" olarak karşımıza çıkıyor. En acımasız saldırıları bile öncesinden müjdeleyerek hayata geçiriyorlar. Bu durumun son örneğini Hükümetin olağanüstü çabalarla çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile gördük. Bu seferki "müjde"nin adı "Kamuda eşit işe eşit ücret geliyor!" yalanı oldu.


666 KHK ile yapılan düzenleme "eşit işe eşit ücret" değil sadece "yukarıdakilerin" mali haklarını eşitleyen, fazla mesai ücretleri, ikramiye gibi emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden bir düzenleme olmuştur.


AKP hükümeti gerçek anlamıyla "eşit işe eşit ücret" getirmek istiyorsa, ek ödemeleri değil, temel ücretleri arttırmalıdır.


Kamu emekçileri yılbaşında aldığı maaşı ancak 3-4 aylık sürede alabilmekte, sonraki aylarda maaşları artan vergi dilimi oranları nedeniyle belirgin bir şekilde azalmaktadır. Hükümetin "kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı" bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemez. Bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşlarımızın vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istiyoruz.


İnsanca yaşam ve çalışma koşullarından giderek uzaklaştırılan, işe giriş çıkışları turnikeler ve yüz okumalarla, çalışma ortamları kameralarla denetlenerek haksız ve hukuka aykırı muamelelere maruz bırakılan büro emekçileri olarak artık yeter diyoruz!


İşyerlerimizde yaşanan hak kayıplarını, istihdam belirsizliğini, gelecek kaygılarını, personel yetersizliği nedeniyle yaşanan iş yoğunluğunu birçok kez ifade etmemize rağmen hükümet tarafından sorunlarımızın çözümü için bugüne kadar tek bir adım atılmadığı için bugün grevdeyiz.


AKP hükümeti döneminde kamuda sözleşmeli, taşeron v.b. farklı statülerdeki güvencesiz çalıştırma uygulamaları hızla artmıştır. Devlet eliyle esnek, güvencesiz, kurasız ve sendikasız çalıştırma özendirilmektedir. Kamuda işçi ya da kamu emekçisi ayrımı yapılmadan bütün esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmesini ve tüm emekçilerin iş güvencesine sahip olarak çalıştırılmasını istiyoruz.


Kamuya yönelik kapsamlı saldırının son ayağı olan kamu personel sisteminin kökten değiştirilmesi, sadece kamu emekçilerini  değil, kamu hizmetinden yararlanan milyonlarca yurttaşı da doğrudan ilgilendirmektedir. Kamu emekçilerinin mevcut haklarını elinden almak isteyen her türlü düzenlemeye karşı kamu hizmetlerini ve kazanılmış haklarımızı savunmak, kamu hizmetini yürütenlerin ve bu hizmetten yararlananların ortak tepkisini örgütlemek bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumdadır.


Siyasi iktidarı son kez uyarıyoruz; iş güvencemizi asla ve asla müzakere konusu yapmayacağız! İnsanca yaşam ve grevli toplu sözleşmeli sendika talebimiz gerçekleşene kadar mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz.


- 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin kamuda yarattığı ücret adaletsizliğine karşı gerçek anlamda "eşit işe eşit ücret" ilkesi hayata geçirilmelidir.


- SGK emekçilerinin ikramiyeleri, yargı emekçilerinin ulaşım ödenekleri derhal ödenmeli, bugüne kadar bir nevi iyileştirme olarak ödenen fazla mesailer maaşlarımıza eklenmelidir.


- Kamu emekçilerinin emekli olduklarında yüzde 60 oranında uğradıkları gelir kaybına karşı her türlü ek ödeme emekli aylıklarına dahil edilmeli, en düşük kamu emekçisi maaşı bugün için yoksulluk sınırı olan 3.481 TL/ye yükseltilmelidir.


- Performans uygulamaları ile kamu emekçilerinin yarıştırılması, rotasyon adı altında il içi ve il dışı sürgün uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir.


- Kamuda istihdam edilen 4/B, 4/C, 50/D, taşeron, kapsam içi, kapsam dışı vb gibi farklı statülerdeki kamu emekçileri 4/A kadrosuna alınarak, iş güvenceli olarak çalıştırılmalı. taşeron ve sözleşmeli çalışma yasaklanmalıdır.


- Toplusözleşme ve grev hakkının önündeki fiili engeller kaldırılmalıdır.


* “Vergide adalet için”


Her yıl hesaplanan açlık sınırı rakamından vergi v.b hiçbir kesinti yapılmamalıdır. Belirlenen yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilendirilmelidir. Temel tüketim maddeleri ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır. Servet vergisi konulmalıdır. Toplanan vergiler savaşa, ranta değil, halkın yararına kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır.


* “Sendikal örgütlülük üzerindeki baskıların son bulması için”


Yukarıda saydığımız taleplerimiz için; mücadele eden yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz disiplin cezaları, sürgün, görevden el çektirme cezalarıyla sindirilmek isteniyor. Bütün bunlara ek olarak gözaltı ve tutuklamalarla sendikal faaliyetlerimiz engellenmek isteniyor. Son olarak 19 Şubat'ta. içerisinde KESK MYK üyemiz Akman Şimşek'in de bulunduğu 147 KESK üyesi gözaltına alınmış, içlerinde KESK MYK üyesi Akman Şimşek, KESK Denetleme Kurulu Üyesi Erdoğan Canpolat, eski MYK Üyemiz Abidin Sırma ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Dursun Doğan'ın bulunduğu 56 kişi tutuklanmıştır.


Bu operasyonun tam da konfederasyonumuz KESK’in kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılmasına dönük hükümet tarafından çalışmaların başlatıldığı bir dönemde illerde örgütlenme çalışmaları başlattığı gün yapılması manidardır. Yine bu operasyonun bugün yaptığımız grev arifesine getirilmesi eylemlerimizin kimi çevreleri rahatsız ettiğini de göstermektedir.


AKP hükümetinin yıllardır kesintisiz sürdürdüğü saldırılarına karşı tek tek işyerlerindeki tüm emekçileri


mücadele içinde birleşmeye, tüm emekçileri baskılara karşı birlik olmaya, haklarımıza ve geleceğimize


yönelik muhtemel saldırılara karşı ortak hareket etmeye çağırıyoruz.” (Ufuk Ertop)